ISBN13 978-975-342-424-0
13x19,5 cm, 240 s.
Yazar Hakkında
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Yazarla Söyleşiler
LİSTE DIŞI
BASILMAYACAK
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
Niyazi Zorlu diğer kitapları
Şehiriçi Öyküleri, 1998
AYIN ARMAĞANIAYIN ARMAĞANI
Murathan Mungan
Aile Albümü
Murathan Mungan’ın Seçtikleriyle
1. Basım
Liste Fiyatı: 176.00 TL yerine armağan
Diğer kampanyalar için
 
Niyazi Zorlu
Hergele Âşıklar
Yayıma Hazırlayan: Müge Gürsoy Sökmen
Kapak Resmi: Emil Nolde
Kapak Tasarımı: Emine Bora
Kitabın Baskıları:
1. Basım: Ekim 2003
2. Basım: Aralık 2015

Sinsi ya da açık politikaların, aile, okul gibi kurumların, –kısacası hayatın– yalanlarına isyan eden iki gencin öyküsü... Tanrının verdiği harfleri dilediklerince kullanmaya karar verince başlarına gelenler...

"Tanrı bize A vermiş... Bak, Tanrı bize B vermiş. Sonra C, D, sonra bize E vermiş. F vermiş, G, H, I, İ, J, K. Tanrı bize taaaaaaaaaA Z'ye kadar, sonuna kadar söz vermiş.

"Biz tA en başlangıçta n'apmışıZ? Biz: Cemicümle, bu söze güvenmişiz. Almışız harfleri, özlemden kavrulmuş kahve çekirdekleri gibi –ince ince dürülüp ağırlık ve kıymetlerine göre yerleştirilmiş el işi umutlarmış gibi çeyiz sandıklarındaki– çıkarıp yerlerinden her birini koklayıp göğsümüze bastırmış ve dizmişiz karşımıza. Bir güzel seyretmişiz ki! Aa, sanki yeni bir cümle basamağı! Hemen oracığa, merdivenlere çöküp oynamaya başlamışız. Onları yan yana getirmişiz, harfleri yan yana. Sıcak bir ekmek gibi bölünebildiğini görünce artmış hayranlığımız. Mutlu bir son dilemişiz kendimize, mutlu bir Z."

OKUMA PARÇASI

s. 33

Biz her şeyi bacalardan duyduk. Kuş olup uçmak mı, bir çatının damında böyle tüneyip kalmak mı, dedik, allah kimseye vermesin, tövbeler olsun. Gittik, olup bitenleri annemize yemin ede ede anlattık. Annemiz, "Gel," dedi bize, kollarını açıp gülerek. "Gel bakayım benim hergele oğlum!"

Bizi sarıp sarmaladı, "Ben seni hiç öcülere, cadılara bırakır da, çarşıya gider miyim hiç! Ben senin kılına dokunur ve dokundurur muyum hiç?"

Annemize inandık. El ele verip çarşıya dondurma yemeye gittik. Agatha'nın romanlarından aldık. Kasa çakıyorduk. Ağır öğrenciydik. Çalışıyorduk. Terimizi silmeye vaktimiz yoktu, ama bir yanda tahtaları çivilerle örüyor, öte yandan merakla soruyorduk: "Eee," diyorduk, "sonra?"

s. 54-57


(...)

Ben Optalidon! Ben kararımı bu mahzenden çooook önce verdim Mediha Hanım! Ben büyüyünce korkutucu olacağım, dedim. Herkesin ödünü patlatıcam. Adımı Optalidon'a çıkarmak için az çabalamadım. Korkunç bir ağrı gibi başlara saplandım. O başlara ispirtolu çatkılar bağlattım, ispirtosuz olanları ise çenelere dolattım.

Ben bebekken hiç öyle emekleyip sürünmeden birdenbire ayağa dikilivermişim, bir gün avludaki tulumbadan su çeken annemin arkasına sessizce yanaşmışım, annem birdenbire dönüp de beni karşısında ayakta görüverince küçük dilini yutayazmadan koca bir çığlık atmış ve korkusu sevincinin önüne geçmiş ve beni bir tokatla yere savuruvermiş, sonra sevinci skoru eşitlemiş "maşallah çocuğuma" diye beni iftiharla kucağına almış. Bakın şu saf gülümsemeye, melek gibiyim, kim kuşkulanır benden. Basın açıklamalarını, siz de takdir edersiniz ki hakkını vererek yaparım. E, biz, mikrofonların iltifatına varana epey yollar katettik!

Hiç unutmam; bir gün kar...

Devamını görmek için bkz.

s. 65-66

Sonra Düş ya! Çukursinemasıkalabalığından bir kadın öne doğru çıkıyor, yumruk yaptığı elin iç kenarına sol elinin avucuyla altı patlatarak fedailerden birine bağırıyor.

"Sakın bu akşam eve geleyim deme... Sana mmmammam yok bu gece... Çok istiyorsan, doooğrukerhaneye!"

Düş ya! Bir ağızdan dolu dolu gülüyorlar!

Başka bir kadın, 1 VALİDE yere saçılmış güllerden birini alıp havaya kaldırıyor ve bas bas VALİye bağırıyor. "Size evlat mevlat da yok bundan böyle! Bakın komşular benim kızım kırmızı bir güldü. Yavrum bütün gün kitaplara gömülürdü. Çok ama çok düşünceliydi. Bizi, sizi düşünürdü. Başın belaya girecek kızım, kapa bu meseleleri derdim ama... Unutmazdı, dedim ya, ayraç olarak sizi kitaplarının aralarına koyardı... Kaldığı yeri sizinle bulurdu, sizin sayenizde durduğu yerden devam ederdi. Sizinle romanlar arasında benzerlikler kurardı. Ona kalsa sizin hayatınız ne kadar romansa, romanların hayatı da o kadar sizdi. Hallihamur olup çıkmıştınız. Onu, ...

Devamını görmek için bkz.
ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER

Asuman Kafaoğlu-Büke, "Hergele Âşıklar", Cumhuriyet Kitap, 6 Kasım 2003

... Hergele Âşıklar okuyanı daha ilk sayfalardan içine çeken bir roman. Niyazi Zorlu, inanılmaz dil yeteneğine sahip bir yazar. Bu romanda argoyu, şiirsel ve gerçeküstü ile karıştırıp önümüze atıyor. "Önümüze atıyor" diyorum, çünkü roman boyunca anlayıp anlamamamızı hiç umursamadan yazıp durmuş. Belki de bu yüzden uzun zamandır okuduğum en şaşırtıcı romanlardan biri.

Üstelik şaşırtıcı olmasının nedeni anlattığı eşcinsel aşkta gizli değil; sürekli konu içinde sıçramalar, deforme edilmiş bir yapı içinde okuyanı sanki bir yandan diğerine savuruyor. Konunun can alıcı bir noktasına ulaştığımızda ve tam da konuyu çözdüğümüz hissine kapıldığımızda, asıl anlaşılacak şeyin bizden uzaklaştığını görüyoruz, hem de öylesine uzaklaşıyor ki absürd bir noktada bırakıyor bizi.

Hergele Âşıklar'ın konusu basit sayılır, romanda az sayıda kahraman yer alıyor. Romanın asıl kahramanları A'dan...

Devamını görmek için bkz.

A. Ömer Türkeş, "Varoşların isyankâr çocukları", Radikal Kitap Eki, 2 Ocak 2004

1998 yılında Şehir İçi Öyküleri adlı hikâye kitabı yayımlanan Niyazi Zorlu, yazarlık serüvenini sessiz sedasız sürdürenlerden. 1965 Bingöl doğumlu Zorlu, Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi'ni bitirmiş, TRT için radyo oyunları ve skeçler yazmış, 1994 Yaşar Nabi Nayır Gençlik Ödülleri'nde "dikkate değer öykücü" olarak anılmış; ikinci kitabı Hergele Âşıklar onun ilk romanı. Ancak belirtmek gerekir ki, Zorlu'nun ilk kitabı Şehir İçi Öyküleri, İzmir'in Taşmaşalık mahallesi sakinleri etrafında dönen hikâyelerin ardında kendilerini sürekli hissettiren yoksulluk, dışlanmışlık, şiddet gibi temalarla bir bütünlük arzediyor ve romana yaklaşıyordu. Yazar, şehir tarafından yutulmuş gecekondu semtlerinin

hikâyeleştirilerek kurtarılmayı bekleyen insanlarını, o şehir ve o insanlara ulaşmayı engelleyen 'araya gerili dil perdesini yırtarak' anlatmış, farklı bir dil ve uslu...

Devamını görmek için bkz.

Murat Uyurkulak, "Bu Ne Hoş Bir Cüret!", Milliyet Sanat, Ocak 2004

Neyse, kendime tayin ettiğim bu mühim yeni yıl projesi, bir kez daha paldır küldür çökmüş bulunuyor. Çünkü yazıyorlar kardeşim, deli deli romanlar yazıyorlar, şiir yazıyorlar, öykü yazıyorlar, insanı rahat bırakmıyorlar. Al işte, beni kasvetli hayat koltuğuma gerisin geri mıhlayan, muvaffakiyet ihtimallerimi hızar gibi biçen bir roman: Hergele Âşıklar...

Ama ben başıma geleceği tahmin ediyordum; ben kendi ayağımla düştüm tuzağa... Daha baştan isminde hayır yok... Hem hergele hem âşık... Arka kapağında, "Tanrı," diyor: "Bize A vermiş. Bak, Tanrı bize B vermiş..." Bak sen! Ve devam ediyor: "Sonra C, D, sonra bize E vermiş, G, H, I, İ, J, K. Tanrı bize taaaaaaaaaa Z'ye kadar, sonuna kadar söz vermiş..."

Niyazi Zorlu'nun romanından bahsediyorum, bir Türkçe şöleninden, insanın iflahını kesen bir aşk hikâyesinden... Hayatlarımızı delik deşik eden ne kadar müessese varsa karşısında bir gıdım ...

Devamını görmek için bkz.
 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X