ISBN13 978-605-316-009-0
13x19,5 cm, 80 s.
Yazar Hakkında
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Liste fiyatı: 92.00 TL
İndirimli fiyatı: 73.60 TL
İndirim oranı: %20
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
Simon Critchley diğer kitapları
Sonsuz Talep, 2010
İmansızların İmanı, 2013
Futbol Düşünürken Aslında
Ne Düşünürüz?
, 2018
AYIN ARMAĞANIAYIN ARMAĞANI
Andrey Platonov
Muhteşem Vahşi Dünya
3. Basım
Liste Fiyatı: 140.00 TL yerine armağan
Diğer kampanyalar için
 
Simon Critchley
Bellek Tiyatrosu
Özgün adı: Memory Theatre
Çeviri: Tuncay Birkan
Yayıma Hazırlayan: Semih Sökmen
Kapak Tasarımı: Semih Sökmen
Kitabın Baskıları:
1. Basım: Ekim 2015
2. Basım: Kasım 2023

Simon Critchley boşaltmak üzere geldiği ofisinde, ölmüş bir filozof arkadaşının yayınlanmamış yazılarını, hazırladığı tuhaf bir takım kartları içeren ve her birinin üzerinde burç işaretleri olan kutular bulur. Yalnız bir burç eksiktir. Karıştırdığı bu kutular arasında kadim hatırlama sanatı hakkında parlak bir metin ve çeşitli filozofların hayatlarının dönüm noktalarını kaydedip ölecekleri tarihleri tahmin eden astroloji kartları bulur. Bunlardan birisi de kendisi hakkındadır; çok ciddiye almamış gibi yapar ama fena halde meraklanmıştır. Neden sonra son kutuyu da bulur, onun içinden de Giulio Camillo’nun on altıncı yüzyılda dönemin bilgi birikiminin neredeyse tamamını içerecek şekilde tasarladığı bellek tiyatrosunun maketi çıkar. Maketle birlikte sanrılar da başlar...

Felsefi metinleriyle tanıdığımız Critchley’in bu kitabının türünü belirlemek biraz zor. Edebi bir dille yazılmış bir kurmaca, yer yer otobiyografi, felsefi bir risale ve tarihsel bir inceleme... güzelliği de burada.

OKUMA PARÇASI

Açılış bölümünden, s. 7-13

Ölüyordum. Orası kesin. Gerisi hikâye.

Ölüm korkusu gündüzleri çoğunlukla uykuya geçiyor, gecenin geç saatlerinde uyuşukluktan silkinip gırtlağıma çöküyor, o akşam ne kadar içmiş olursam olayım uyumayı imkânsızlaştırıyordu. Uykusuzluk zaten yetişkin olduktan sonraki ömrümün büyük kısmında hep eşlik etmişti bana gizliden gizliye; en azından kazadan sonra. Ama kutuları bulup bellek tiyatrosunu kurduktan sonra yoğunlaşıp amansız bir mantık kuvvetini kazanmıştı. Zaten öleceksem uyumak niyeydi ki?

Sonra sidik torbası oyunu başlardı. Diş fırçalayıp diş ipiyle oynamaca, tuvalete “tamam bu son” hissiyle bir işemece, 1960 tarihli o harika ciltli Bodley Head basımı Ulysses’in birkaç sayfasını okumaca derken, uyku usul usul gelirdi... ama karnımın alt bölgelerindeki, sanki orada bir yaratık varmış gibi belli belirsiz hissettiğim basınç hemen bölerdi uykumu. Çişim geldi mi gelmedi mi? Sonra bütün gece bir yukarı bir a...

Devamını görmek için bkz.
ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER

Can Semercioğlu, "Bellek soruşturmaları", Sabit Fikir Dergisi, 4 Kasım 2015

Bugüne kadar roman yazan felsefecilere bir şekilde rastladık. Bilhassa 20. yüzyıldaki varoluşçuluk dalgası felsefi kurguyu ön plana çıkardı. Jean Paul Sartre’ın Özgürlük Yolları ve Duvar kitapları ile Albert Camus’nün Yabancı kitabı bu alanda hem bir açıdan öncü rol üstlenmiş hem de popülerliğini koruyan –en popülerinin ise Freidrich Nietzsche’nin Böyle Buyurdu Zerdüşt olduğunu söylemek yanlış olmaz– örnekler olarak karşımızda duruyor. Bu alandaki romanların çoğunda kahraman radikal biçimde merkezi bir konum işgal eder. Olaylar onun etrafında şekillenir ve o sadece olanlarla, olaylarla ve nesnelerle etkileşime girer: Felsefi romanların alameti farikası tam da bu etkileşimdir. Bunların sonucu oluşan edimler ise roman formuna bürünmüş bir felsefi açılımın ve kuramın çerçevesini çizer.

Gelgelelim, son örneklerinden birini veren felsefeci Simon Crit...

Devamını görmek için bkz.

Berkay Üstün, "Belleğin mimarisi üzerine", K24, 10 Aralık 2015

Bellek var olanın biriktiği bir depodur. Öyleyse hatırlamak bu depoda nelerin biriktiğini ve birikenlerin geçmişle kurdukları ilişkileri görünür kılma eylemi olacaktır. Belleği kuran ve bu depoyu inandırıcı yapan ise hafızanın tamlığı ve devamlılığıdır. Çünkü hayat belleğimizde depoladığımız anıların ardıllı ve öncelli olmasını gerektirir. Öyle ki hafızasında boşluk olan kişi ne belleğinin güvenilirliğinden emin olabilir ne de geçmişinde var olmuş olanın hakikatinden.

Simon Critchley Bellek Tiyatrosu’nda tam da böyle bir yerde duruyor. Yazar otobiyografik ögelerin ağırlıklı olduğu anlatısını kurarken geçmişinde yaşadığı bir kaza sonucu elinin üç parmağıyla birlikte hafızasının üç haftalık bölümünü de yitirdiğinin altını çizmiş. Kitabın gidişatı itibariyle okuyucunun odaklanması muhtemel hadiseler arasında ön planda bulunmasa da, Critchley’nin bu kitapta işleyişini anlattığı kuramını a...

Devamını görmek için bkz.

Ali Bulunmaz, "Yaşam ve ölüm kartları", Cumhuriyet Kitap Eki, 19 Kasım 2015

Yapıbozum ve Pragmatizm, Sonsuz Talep, Kıta Felsefesi, İmansızların İmanı ve David Bowie gibi kitaplarıyla tanıdığımız Simon Critchley, edebiyat ve felsefe arasındaki bağdan etiğe, anarşist sol hareketlerden dine kadar geniş bir alanda çalışmalarını sürdürüyor. Hegemonya kavramına yoğunlaşan ve bunun siyasetle ilişkisini inceleyen, politikacıların insanları nasıl ve neden hayal kırıklığına uğrattığını anlamaya çabalayan, din ve şiddet arasındaki akıl-dışı yakınlığı anlatmaya uğraşan Critchley bu kez, Bellek Tiyatrosu'yla bizi selamlıyor ve felsefenin romana yedirilişinin güzel bir örneğini veriyor.

Tinin küresel tiyatrosu

Critchley, Essex Üniversitesi'nden ayrılmadan önce ofisine gelip “döküntülerini” toplamaya koyulduğunda, eski arkadaşı Michel Haar'ın ölmeden evvel kendisine yolladığı kutuları bulur. İç...

Devamını görmek için bkz.

Gül Yıldız, "Anımsa ya da anım değilse, işte bütün mesele", Edebiyatta Üç Nokta Degisi, Kış 2015

Yaşam bir düş... Belki de sadece bunu hatırlamalı. Belleklerimizdekiler hayati mi? Yani yeterince hayali mi?

Tüm o anılar, hatırlanmaya değer mi? Ya da bir telefon numarası, sevdiğimizinki... Telefon yokken telefon numaraları da yoktu. Şimdi de akıllı telefonlar sayesinde, bu numaraları kendi belleklerimize yüklememize gerek kalmadı. Hafıza, gerekli enformasyonu ayıklayarak, zamanın ruhu bağlamında bilgi kodlaması gerçekleştiriyor. Fakat, esasında neyi hatırlamalı? Gündelik yaşamın pratik bilgilerini mi yahut rasyonel düzlemde daha karmaşık teori ve kuralları mı? Yoksa Sokrates’in önerdiği gibi tüm bireylerin belleklerinde örtük bir biçimde var olan ortak bir hakikati mi? “Öğrenmek, hatırlamaktır...” Sözün özü “mutlak bilgi”yi nasıl anımsayabiliriz; bunun yordamı nedir?

Çağdaş filozoflardan Simon Critchley, 2014 basımı kitabında bu anımsama meselesini k...

Devamını görmek için bkz.
 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X