ISBN13 978-975-342-973-3
13x19,5 cm, 144 s.
Yazar Hakkında
İçindekiler
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Yazarın Metis Yayınları'ndaki
diğer kitapları
Çalgın, 2006
Efsus'a Yolculuk, 2017
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Soner Demirbaş, "Son Akşam Yemeği", Varlık, Aralık 2014, Sayı: 1287

Yücel Kayıran’ın Son Akşam Yemeği adlı şiir kitabı Ekim 2014’te çıktı. Hayaline Firar Edemeyenlerin Afsunu (Ekin, 1997), Beni Hiç Göremezsin (Ekin, 2004) ve Çalgın (Metis, 2006) adlı şiir kitaplarıyla tanıdığımız Kayıran’ın Felsefi Şiir (YKY, 2007) ve Kritiğin Toprağında (YKY, 2010) adlı eleştiri kitapları da bulunuyor. Beni Hiç Göremezsin ile 9. Altın Portakal Şiir Ödülü’nü (2005) alan Kayıran için 2005 Altın Portakal Şiir Ödülü Sempozyumu’nda sunulan bildirilerden oluşan Yücel Kayıran Şiiri ve 'Beni Hiç Göremezsin' adlı bir kitap hazırlandığını da anımsatalım.

Kayıran’ın 47 şiirden oluşan Son Akşam Yemeği adlı kitabı Nisan adlı bölüm-şiirle açılıyor. Bu bölümde tek şiir bulunuyor. Takiben on ikinci kitap, on birinci kitap ve onuncu kitap adlı üç bölümün sonrasında yine tek şiirden oluşan soğuk bira adlı bölüm-şiirle kitap sonlanıyor.

Felsefeci olarak da tanıdığımız Kayıran, şiirleriyle felsefe yapmadan ama dizelerinde felsefi dokunuşlar da sergileyerek imge ormanları oluşturuyor okurunun belleğinde. Söz konusu şiir olunca bilim ve felsefenin de ötesinde çağrışımlara kapı aralanmış oluyor böylelikle. Sonuç olarak felsefe ile de uğraşan bir şairin şiirlerinde mantıksal uslamlamadan çok imgesel-şiirsel göndergeleri sezdirdiğini görebiliyoruz.

Felsefede amaç doğruya ulaşmakken ve onu kavramak üzerine kurulurken felsefeci olarak da tanıdığımız Kayıran’ın şiirlerinde doğruluğu amaçlamanın ötesinde estetik bir değeri ve güzelliği gözettiğini görebiliyoruz. Zira felsefi derinlikler taşıyan Son Akşam Yemeği adlı şiir kitabı bu söylenenleri kanıtlar nitelikte.

ütülü giysi gibiydi dildeki ben/..yıkılmış sütun../ eğilip çimenlere seslendim/ bir atlas vardı içimde/ dünyaya Nisan’ı görmeye geldim” (s.13) dizeleriyle kitabın ilk şiirini kuran Kayıran şiirini oluşturan kelimeleri de özenle seçtiğini ve ütülü bir giysi gibi düzenlediğini gösteriyor. Bunu yaparken özenle seçtiği bazı kelimeleri ve metaforları sonraki şiirlerinde tekrar okurun karşısına çıkardığına şahit oluyoruz Kayıran’ın. Örneğin ilk şiir içindeki ‘sütun’ kelimesi kitabın 33. sayfasındaki şiirde ‘sessizlikte büyüdü vücut/ sütun ve kale’ dizelerinde tekrar karşımıza çıkıyor. Yine aynı şiirdeki ‘bir atlas vardı içimde’ (s.13) dizesi ‘bir dağ vardı içimde’ (s.34) dizesine dönüşebiliyor. Avlu, ev, anne, baba, an'nan'ne, baban'ne, çocuk, oğul, her-ben vb kelimeleri sık sık kullanarak hafızasında ve iç evreninde yaşadıklarını okurla paylaşan Kayıran pencereden dışarı bakmayı unutmuyor ve dışarıdaki dünya ile içerideki dünya arasında yaşanılası bir bağ kuruyor: 'yaşamak'ın olduğu bir yer vardı dünyada' (s.72).

Kayıran'ın Son Akşam Yemeği adlı kitabındaki anlatıcı ben (şiirin öznesi) varlık ile yokluk, yer ile yukarı arasında gezinirken durmadan bir şeyler fısıldıyor okurun kulağına ve "beni hikâyenin dışında bıraktın/ bir kalbin vicdanına../ ellerim var sanıyordum../ kelam daha güçlü gövdemin doğasından..// yer yoksa yukarı da yok..// yitirdim kelamı.." (s.17). diyerek anlatısını vücudunun önüne çıkarıyor. Ama aynı vücut ki "yaprağın terkinden sonra varlığın dal hali" (s.19) olsa da zihinde çatlaklar oluşturarak imgenin bu çatlaklardan dışarıya-dünyaya sızmasına neden oluyor.

Şiirlerinde "sürmekteydi kendinde devam etmekte olan" (s.22), "başlamamış başlangıcıma bakardım" (s.24), "terk ederek yeniliyordum kendimi, kendimden vazgeçerek" (s.25), "fakat eksiklikte oldu varolma" (s.34), "solgundu solmuş olan" (s.53), "bana gelmiş değil idi henüz gelmekte olan" (s.55) ve "yürür bende, bende gizlenmiş olan" (s.60) vb söylemlerle "çalıda ıslık sesi" (s.84) misali imgelerin içinden dizelerin içine yürüyor, Kayıran.

Kayıran şiirlerinde varoluşu, yok olmayı ya da kısaca "olmak"ı sorgularken kendisi dışında olanlara ve insanlara da yabancı kalmıyor. Tek-ben üzerine kurulan ve kurumsallaşan bir dünyada sosyalist bir söylem olan "herkesten yeteneğine ve herkese emeğine göre" (s.22) argümanını öne çıkarıyor Kurumuş Ot adlı şiirinde. Nasıl ki doğa, yaşam ve insan kendini yeniliyorsa o da terk ederek yeniliyor kendini, kendinden vazgeçerek. Varolmanın bir eksiklikten olduğunu bize anımsatan şair "Gelecek uzun sürer" diyen Althusser'e de bir göndermede bulunuyor Taun (s.36) adlı şiirinde. Ve Kuyu Teolojisi adlı şiirinde "engelleyemedim kardeşlerim arasındaki sınıf farkını" (s.79) dizesiyle dünyadaki sınıf farklılıklarının da altını çiziyor şair.

Her şair içinde bir dağ taşır, diyecek olursak Kayıran'ın içinde taşıdığı dağın nedeni ve sonucu da şiirdir diyebiliriz. Kendisine fazla gelen bir şairin varoluştan yokoluşa kadarki sürecinde içindekileri, yaşadıklarını ve gelecek tahayyülünü şiir diliyle anlatması ve yüzünü geleceğe dönmesi doğal bir durum olarak karşımıza çıkıyor: "aklım gelecekte asılı" (s.40)

Kayıran'ın, Ekim 2014 tarihinde çıkan kitabındaki Spinoza Okumaları'ndan 3. şiir olan Natura Naturata'yı (s.45-46) Yasakmeyve şiir dergisinin Eylül-Ekim 2014 tarihli 70. sayısında Ethika Okumaları'ndan 3. Natura Naturans Natura adıyla yayınladığını ve kitaptaki şiirin sondan iki önceki "sonsuzluğun zorunluluğu/ ayrık otlarıyla dönüyordu bahçeye" (s.46) dizelerini dergideki şiire almadığını da belirtelim.

Beni Terk Eden Organ adlı uzun şiirde "imla bir ceza sömürgesi varmak istediğim cümleye" (s.48) dizesini kuran Kayıran, ilerleyen bölümlerde şiiriyle-dizeleriyle soru sorarken neden bir anlatıda toplandığının da ipuçlarını veriyor ve yürümeye devam ediyor: "ark yolundan da denilebilir buna/ imgenin içinden dizeye yürümek de" (s.51). Bir şiiri bitirmeyi annenin evine geri dönmeye benzeten Kayıran, "oğullar oğulluktan sessizce çekilmesini bilmeliymiş güya" (s.59) dizesiyle Ece Ayhan'a da bir göndermede bulunuyor. Aynı şiirin finaline yaklaşırken "çocukluğum idi beni koruyan organ" (s.60) dizesini kuran şair, şiirin adı olarak seçtiği Beni Terk Eden Organ imlemesi ile kendisini koruyan çocukluğunun yine kendisini terk etmesinden bahsediyor.

Kayıran'ın şiirlerinde 'baba' figürü uzakta olan ve eve gelmeyen bir figür olarak da karşımıza çıkıyor. Böylelikle de hafızadaki yeri hiç silinmiyor: "babamda kalmış aklım" (s.65).

Kitabın Onuncu Kitap-Ronin bölümünde Kayıran'ın ağırlıklı olarak dörtlüklerden kurulu bir şiiri gözettiği dikkatlerden kaçmıyor. "sadece bir kelime idi aradığım;../ bende olduğu söylenene inebilmek için" (s.114) diyen şair "kuşlar gökyüzünde değil muallakta uçar" (s.118) gibi imgesel ve "kişisel deneyim şiirden gizlenmelidir" (s.118) gibi poetik göndermeleri olan dizelerle okuruna sesleniyor.

Son Akşam Yemeği'nin Nisan adlı ilk-bölüm şiirinde "dünyaya Nisan’ı görmeye geldim" (s.13) diye seslenen Kayıran yine kitabın Soğuk Bira adlı son-bölüm şiirinde "dünyanın sabahına geldim" (s.139) diye sesleniyor.

"varolmayan diye bir kelime var ise varolmayan vardır.." (s.131) dizesini kuran Yücel Kayıran'ın kitabı için biz de Son Akşam Yemeği diye bir kitap var ise Son Akşam Yemeği vardır, diyerek bitirelim.

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X