ISBN13 978-975-342-369-4
13x19,5 cm, 247 s.
Yazar Hakkında
İçindekiler
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Serhan, "İyi Bir Babayım, Oğlum Beni Seçti", s. 22-31

Serhan, 34 yaşında. Bir şirkette hukuk danışmanı olarak çalışıyor. Askerliğini bitirir bitirmez, sevdiği kadınla evlenip baba olmuş. Evliliği süresince de eşcinsel ilişkiler yaşamış, ancak İstanbul'da yerleşmeye karar verdikten sonra, yaşamını buna göre düzenlemek istemiş. Evliliğindeki sorunlar içinden çıkamadığı bir duruma gelince de ayrılmış. Oğluyla yaşıyor. Serhan'la yaşadığı deneyimleri ve "eşcinsel baba" olma durumunu konuştuk.

• Hayatınızı evliliğinizden önce ve evliliğinizden sonra diye ikiye bölmek mümkün mü? Evlilik hayatınızda kesin dönüşümlere yol açtı mı?

Elbette. Sanırım bekâr her erkeğin evlendikten sonra yaşadıklarını yaşadım ben de. Sosyal statüm değişti. Ama gay olarak ne değişti, diye sorarsanız, hiç. Çünkü henüz kişiliğimin bu yönünü tam anlamıyla yaşamamıştım ve hayatım hep böyle, evli bir adam olarak geçip gidecek diye düşünüyordum.

• Evlenmeden önce eşcinsel ilişkileriniz oluyor muydu?

Sık olmasa da, evet. Sadece bir kişiyle. Ama ne yaptığımızı bilmeden. Onun beni mi, yoksa salt cinsellik mi istediğini hiç düşünmeden yaşanan şeylerdi.

• Yani erkeklere ilgi duyduğunuzun farkındaydınız.

Elbette, ama anlam veremezdim ilk zamanlar. Sonra kabullendim farklı olduğumu. Tek rahatsız olduğum nokta, başkalarının bunu anlayacak olmasıydı. Gerisi ilgilendirmiyordu beni. Halimden memnundum. Erkekleri düşündüğümde mutlu oluyordum çünkü. Ama aynı şeyi kadınlar için düşünmüyordum bile.

• Bu duygunuzu, tamamen gizli yaşamanız gereken bir duygu olarak mı görmüştünüz?

Evet, kesinlikle. Gizli yaşanacaktı. Hep hayallerimde kalacaktı. Başka çözümü var mıydı, bilmiyordum. Nasıl yaşanırdı, ne zaman yaşanırdı, bilemiyordum. Bu arzularımı hiçbir zaman tatmin edemeyeceğimi düşünürdüm. Yaşadığım ortam buna müsait değildi çünkü. Anlaşıldığı an toplum dışına itilir, alay konusu olurdum. Göze alamazdım bunu.

• Taşıyamayacağınız kadar ağır bir şey miydi?

Hayır, ağır olduğundan değil, sadece hiçbir zaman yaşayamayacağımı, başkasıyla paylaşamayacağımı düşündüğümden. Çevremin anlayıp beni ayıplamasından, dışlamasından korkuyordum. Çok uzun aralıklarla salt cinsellik yaşadığım biri vardı. Ama artık onunla da çok az görüşür olmuştuk. Çünkü o benim gibi değildi. Benimle sadece cinselliğini yaşadığı için birlikte oluyordu. Yani gözünü kapatıp, erkek olduğumu düşünmeden, birlikte oluyordu. Yerimde kim bilir kimleri düşlüyordu? Ama ben farklıydım, onunla sadece erkek olduğu için birlikteydim. Bir süre sonra evlendi o da. Artık hiç görüşemez olmuştuk. Kendisi cinselliğini rahatça yaşayabileceği bir durumdaydı. Bana ihtiyacı yoktu. Oysa benim bir erkeğe her zaman ihtiyacım vardı. Kendimi porno dergiler ve filmlerle tatmin etmeye çalıştım. Dışarıda sıradan bir erkektim, ama beynimin ücra köşelerinde erkeklerle seks yapan, hatta duygusal ilişkilere giren biriydim. Yani zor olmadı gizlenmem.

• Kendinize nasıl bir gelecek tasarlıyordunuz?

Evlenecektim herkes gibi. Babam gibi, onun babası gibi. Başka bir hayat bilmiyordum ki! Bir erkekle nasıl bir araya gelmeyi düşünebilirdim. Sadece bendim belki de böyle olan. Ama cinselliğimi ilk keşfettiğim andan itibaren, her mastürbasyon yapışımda erkek bedenini düşünecektim.

• Karınıza âşık olduğunu söylüyorsunuz.

Evet karıma âşık oldum, ama ilginçtir ona sıra gelinceye kadar birçok kıza da âşık oldum. Hatta karımdan önceki sevgilimle beş yıl gibi bir süre birlikte olduk. Seks dahil her şeyi paylaştık. Karımla yaşadığım aşk da gerçekten bir aşktı. Kendimi veya başkalarını aldatmak, eşcinselliğimi gizlemek gibi düşüncelerle değil, gerçek bir aşkla sevdim onu.

• Kadınlarla olan cinsel deneyimlerinizi bitiren ne oldu?

Aslında bu durum biraz karışık ve cevabını ben de uzun zaman düşündüm, bulamadım. Çünkü karımla cinsellik dışındaki konulardan dolayı problemlerimiz vardı. Uzun yıllar devam etti bu süreç. Bu süreçte de aşkım gibi cinselliğim de bitti. Araya başka kadınlar girseydi eğer, kendimi bu anlamda ölçmüş olurdum; ama başka kadın olmadı. Belki de, eşcinsel duygularım olmasaydı asılırdım evliliğime. Belki de onu artık sevmediğim için bitti cinselliğim. Bilemiyorum gerçekten.

• İlişkinizi bitiren somut durumlar neydi?

Eğer aramızda kavgalar olmasaydı belki de yürürdü evlilik. Sürekli olarak her konuda anlaşamaz olmuştuk. Basit sebepler bile hep eski olaylarla bağlanıyor ve eskiye dönülerek kavgaya devam ediyorduk. Ama şu da var: İstanbul'a yerleştikten sonra bir erkekle birlikte olabileceğimi anladım. Birçok yaşanmış örnekleri vardı yakın çevremde. Ben de artık gerçek anlamda beğendiğim, istediğim biriyle beraber olabilme ihtimaline kavuşmuştum. Ve bir gün biriyle ilişkim oldu. Evliliğimin son iki senesine, bir erkek de ortak olmuştu. İki ayrı hayat yaşıyordum. Ev hayatım, ki bu geneldi, herkese açıktı; diğeri de bana özel, kimselerin içeri giremediği hayatım.

• Erkeklerle yaşama cesaretine ya da şansına sahip olsaydınız, kadınlar hiç olmayacaktı, diyebilir miyiz?

Evet, belki de olmayacaktı. Dedim ya bilmiyordum böyle hayatlar olabileceğini. Babamdan, dedemden ne gördüysem aynısını yaptım, evlendim. Şu anki aklım ve imkânım olsa asla evlenmezdim. Bundan eminim artık.

• Evliliğiniz sürüyorken yaşadığınız ilişkiyi anlatır mısınız?

Çok güzeldi her şey. Yıllarca aklıma gelip de yapamadığım, yaşayamadığım ne varsa yaşıyordum. Bu sadece cinsellik değildi, başka şeyler de vardı: Duygusallık, sahiplenilmek, arzulanmak vs. Âşık bile olmuştum o kişiye. Hâlâ görüşürüz, en iyi dostlarımdan biridir.

• Eşinize yansıdı mı?

Eve yalan söyler, iş gezisi diye ona giderdim. Birkaç gün evden çıkmadan onunla olurdum. O işe giderdi, ben beklerdim akşama kadar. Eşime olan ilgim de azaldı iyice. Dedim ya, aramız gittikçe kötüleşmişti. Evden de, ondan da soğumuştum. Cinsel anlamda da çekmiyordu artık beni. Zaten cinselliğimi yaşıyordum. Daha güçlü hissediyordum kendimi. Cinselliğimi daha iyi tanımaya başlamıştım. Eşimi kaybetmek eskisi kadar korkunç gelmiyordu. Bana karşı cinselliğini kullanamıyordu ve bu konuda beni üzemiyordu.

• "Cinselliğini kullanarak üzmek"le neyi kastediyorsunuz?

Hani vardır ya kadınlarda, cinselliğini kullanarak istediklerini yaptırabilecekleri düşüncesi. Bunu yenmiştim. Diğer erkekler gibi sırf yatak uğruna her şeye boyun eğmiyordum. Çünkü özgürdüm bu konuda. İstediğim zaman tatmin olacağım, hem de beni kadınlardan daha iyi anlayıp daha çok mutlu edebilen biri vardı hayatımda.

• Eşinizle yaşadığınız seks, sizin için ne ifade ediyordu?

Aslında bir kadınla seks yapmak değildi o. Sadece seksti. Yani kim olursa olsun çıplak iki vücudun birbirine değiyor olması çok tahrik edicidir. Bu nedenle, seksi de çok seviyor olduğumdan çok zorlanmadım. Aynen ilk ilişki kurduğum erkek gibi. Elbette zevk de alıyordum. Düzenliydi ilişkilerimiz. Çocuk olduktan sonra kısmen azaldı, her evli çiftte olduğu gibi. Sorunlarımız da artmıştı. Bütün bunlar yavaş yavaş soğuttu bizi birbirimizden. Bazı geceler ilişkiyi yarım bırakmak zorunda kalıyordum. Tahrik olmuyordum artık. Başka nedenler ileri sürerdim, yorgunluk ya da kafa karışıklığı gibi. O hep beni bir doktora görünmem konusunda ikna etmeye çalışıyordu. Bir türlü kendinden soğumuş olduğuma inanmak istemiyordu sanırım.

• Ama başka kadınlar olmadı?..

Hiçbir zaman olmadı, dönüp bakmadım bile. Hatta nefret ettim onlardan bir süre sonra. Çünkü tüm kadınları eşim gibi görüyordum son zamanlarda. Hepsi aynıydı. Aynı şeylere sevinir, aynı şeylere kızar, aynı şeylere üzülürlerdi. Bundan hareketle hepsinin kaprisli, kıskanç, her an kavgaya hazır, bunalım yaratan insanlar olduğunu düşünüyordum. Hiçbiri erkek ruhunu anlayamazdı. Bir erkeği yine başka bir erkek mutlu edebilirdi.

• Çocuk sahibi olmak sizi nasıl etkiledi?

Çocuk hayatıma giren en güzel şeydi. Ama bu benim istediğim gibi yaşamama engel değildi. Çocuğum da olsa ben bir eşcinseldim, her ne kadar biseksüel bir hayat yaşıyorsam da. Asla bundan vazgeçmeye niyetim yoktu. Çünkü insanlar kendi hayatlarını yaşamalı. Ben de öyle yaptım. Bu kötü bir baba olduğum anlamına gelmez. Aksine iyi bir babayım. Bunu ben değil çevremdeki herkes söylüyor. Oğlumu çok iyi anlayabiliyorum. Duygusal yanım ağır basar benim. Çocuk yetiştirirken bu çok önemli. Onu anlamamı sağlıyor.

• Eşcinsel baba nasıl bir adam?

İyi bir babayım. Bu konuda iddialıyım. Tamam, bütün gün işteyim, sürekli ilgilenemiyorum onunla. İyiyi ve kötüyü öğretiyorum. En önemlisi bizim babalarımızın veremediği, o hep annelere özgü olarak bilinen sevgi ve şefkati veriyorum ona. Bu nedenle sanırım, boşandıktan sonra benimle kalmak istedi, benden ayrılmadı. Ayrıca eşcinselliğim sadece yatakta ve kalbimde yaşanıyor, hiçbir zaman sosyal yaşantıma taşımadım. Dolayısıyla heteroseksüel bir babadan neden farklı olayım? Onlardan tek farkım eşimden ayrılmış olmam. Bunun dışında o tür babalar gibi işine gidip gelen, çocuğuna derslerinde ve her türlü sorununda yardımcı olan, maddi ihtiyaçlarını karşılayan, boş zamanlarını mümkün olduğunca çocuğuna ayıran, birlikte sinemaya, tiyatroya giden biriyim.

• İlk erkek sevgilinizle nasıl tanıştınız?

Özel bir yerde tanıştım, gay'lerin gittiği bir hamamda.

• Oraya partner bulmak için mi gitmiştiniz?

Evet, birileriyle tanışmaktı amacım. Yakın bir arkadaşımın önerisiyle gitmiştim. Çıkışta beni arabasıyla bırakmak istedi. Kabul ettim. Arabada konuştuk biraz. İnerken kartlarımızı verdik birbirimize. Birkaç gün sonra telefon açtı ve görüşmek istediğini söyledi. Kabul ettim. Evine davet etti. Gittim. Oturduk, bir süre kahve içtik. Sonrası malum işte. Ondan sonra sıkça görüşür olduk.

• Aşk mıydı?

İlk görüşmelerimiz sadece seks amaçlıydı. Bir süre sonra daha fazla yakınlaştık, birçok şey paylaştık. Zamanla ben âşık olduğumu hissettim. Çünkü gerçek anlamda ilk seksi onunla yaşamıştım. Çok kibar, düşünceli ve ilgili biriydi. Onsuz yapamaz hale gelmiştim. Uzaktan kumandalı aletler gibiydim. Ne istese yapıyordum. Ama o bana karşı pek öyle hissetmiyordu. Eski ilişkilerinin etkisindeydi ve artık üzülmek istemediğini söylüyordu. Söylediğine göre gönül kapılarını kapatmıştı. "Benden bu yönde bir şeyler bekleme," diyordu. Ama kendime söz geçiremiyor, buluşmak için can atıyordum. Bazen bahaneler yaratır arardım, sabredemezdim.

• Eşinize, erkeklere ilgi duyduğunuzu, hatta bunu yaşadığınızı anlatmayı düşündünüz mü?

Evliyken hayır, ama boşandıktan sonra ciddi düşündüm bunu. Beni anlayacakmış gibi gelmişti.

• Peki neden söylemediniz?

Sonrasında yaşanan olaylar iyi ki söylememişim dedirtti bana. Bir gün kavga ettik ve bana ağzına geleni söyledi. Bunlardan biri de eşcinsel olduğumu bildiğiydi.

• Eşcinsel ilişkiniz nasıl bitti?

Eşcinsel ilişkim iki yıl sürdükten sonra bitti. Ben bitirdim. Artık bıkmıştım partnerimin sevgisizliğinden. Bu konuda ne zaman konuşmaya kalksam susturur olmuştu beni. Duymak istemiyordu sevgi sözcüklerini. Rahatsız oluyordu. Sadece çok iyi anlaşırdık. Ben âşıktım ve ondan da bunu bekliyordum. Bir süre sonra ilişkimiz zayıfladı. Sekse dayalı bir ilişkiyi daha fazla sürdüremezdim. Seksi ben de seviyordum, ama evde mutsuz bir adamın aşka da ihtiyacı vardır. Çok yıprandım sürekli bana âşık olmasını beklemekten.

• Karınız ilişkinizi fark etmedi mi?

Sanıyorum fark etmedi. Sadece çok yakın görüşen iki arkadaş olarak biliyordu, tanıştırmıştım. Eve geldi bir gün, ben çağırmıştım. Zaten sürekli lafını ederdim evde, saklasaydım eğer elime yüzüme bulaştırır, belli ederdim. Bu şekilde çok rahattım. Rahatlıkla evden telefonla görüşürdük. Dışarıdaysam onunla olduğumu rahatlıkla söyleyebilirdim. Rahat oldu bu bakımdan.

• Onlar birbirini nasıl karşıladı?

Biraz mesafeli. Düşünsenize yıllar sonra bir adam çıkıp geliyor ve benim en yakın arkadaşım olduğunu söylüyor. Daha birkaç hafta önce adı bile yok evin içinde. Zaten eşim bilmiyordu onun kim olduğunu, ama sevgilim durumdan rahatsızdı. Çünkü sonuçta eşimle aynı kişiyi paylaştığını biliyordu.

• Eşinizle sevgilinizi tanıştırmak rahat etmeniz amacıyla yapılan bir şey miydi, yoksa bir şeylerle yüzleşmek, bir kıyas yapmak mı istediniz?

Kıyas yapmak gibi bir düşüncem yoktu. Sadece rahat etmek istedim. Aslında iki arada bir derede kalmıştım. Eşimle severek evlenmiştik. Onu üzmek istemiyordum. Fakat sevgilimden de ayrılmak istemiyordum.

• Eşinize hissettiğiniz neydi?

Eşimi severdim. Acırdım bazen de. Ona kötülük yaptığımı düşünürdüm. Belki dürüst olup ona her şeyi anlatmalıydım. Aldatmamalıydım. Bu sürekli bir vicdan azabıydı benim için. Şefkat ağırlıklıydı. Ailemden biriydi benim için. Hiçbir zaman onun üzülmesini istemedim, ama istemeyerek de olsa üzdüm. Şu an bile düşündüğümde içim sızlar. Evet, onu aldattım. Aldattığım kişinin erkek olması önemli değil. Aldatmış olmam yeter. Keşke hiç tanışmamış olsaydık, keşke sevmemiş olsaydık derim, ama nafile tabii ki.

• Ve eşiniz hâlâ onu neden aldattığınızı bilmiyor.

Eşim biliyor sanırım bu konuyu. Ayrıldıktan sonra, bir gün boşanmayla ilgili bir meseleden dolayı kavga ettik. Bana ağza alınmayacak küfürler etti. Alışkındım onun kızgınlıklarına, ama bu defa çok fazla olmuştu. Ben de, artık ilişkimizin bittiğini, ona katlanmak zorunda olmadığımı söyledim. Bunun üzerine bana "Sen ibnesin bunu biliyorum, iğrenç ilişkiler içinde olduğunun farkındayım," gibi sözler söyledi. Ben sadece "İğrençsin," diyebildim. Bugüne kadar bunları hiç söylememişti bana. Ama o günden sonra defalarca tekrarladı bunu. Hatta daha ileriye gidip bunu tehdit unsuru olarak kullanmaya çalıştı. Bunu kullanarak çocuğumuzu mahkeme kararıyla alacağını söyledi.

• Evlilik nasıl bitti?

Evliliğim başından beri iyi gitmiyordu. Ailelerden kaynaklı bir yığın sorunumuz vardı. Kavgalarımızın konusu hep aynıydı: Senin annen, benim annem. Bu yıllarca sürdü. Sonra bunlara yeni şeyler eklendi. Çok hırslı biriydi. Sürekli beni de yanına çekmeye çalışırdı. Kazanmak, başarılı olmak, ev-araba almaktan bahsederdi hep. Hatta benden habersizce, ev almak için bir kooperatifle görüşmeler yapmıştı. Ben paraya pula fazla önem vermezdim, bu da onu çıldırtırdı. Bir süre sonra bu tavrım onun gözünde küçülmeme yol açtı. Daha önce de defalarca boşanma davası açmıştık. Her defasında davayı geri aldık. Hep bir oğlumuzun olduğunu düşünür, tekrar bir araya gelirdik. Son iki yıl birbirimizden iyice uzaklaşmıştık. Çünkü sürekli kavga ediyor, yaklaşık bir ay kadar konuşmuyorduk. Aynı evin içinde, ama konuşmayan, ayrı yaşayan iki insan. Farklı şeyler denedik düzelmek için. Mesela yalnız tatile çıktık, oğlumuzla tatile çıktık, ama olmadı. Her defasında başka sorunlar çıktı. Ona olan ilgimi ve sevgimi tümüyle yitirmiştim. Zoraki konuşuyor, zoraki gülüyordum yüzüne. Ona olan saygımı asla yitirmek istemiyordum, çünkü oğlumun annesiydi ve ölene kadar görüşmek zorundaydık. Ama olan oldu ve kavga edip konuşmadığımız o uzun sürelerin birinde bana boşanmak istediğini, artık dayanamayacağını, aynı evde iki yabancı olduğumuzu ağlayarak söyledi. Benim de istediğim buydu, ama onu kırmak istemediğim için söyleyemiyordum.

• Gerçek neden eşcinsel oluşunuz muydu sizce?

Gerçek nedeni ben de hâlâ bilemiyorum. Belki de eşcinsel olmasaydım daha fazla dayanabilir, katlanabilirdim.

• Eşinizle genel olarak iyi anlaşsaydınız evliliğiniz sürebilir miydi?

Kesinlikle sürerdi sanıyorum. Gerçi yaşamadan bunu kestirmek zor.

• Kadınlara ve eşinize cinsel istek duymadığınızı söylemiştiniz...

Ama bu ayrıldıktan sonra oldu. Önceleri eşimle ilişkilerimde problem yoktu. Sadece başka kadınları arzulamıyordum.

• Biseksüel bir yaşam seçmiştiniz ve bu sadece eşiniz için geçerliydi, öyle mi?

Evet, sadece onun için.

• Bir kadın olmaması ahlaki bir şey mi, yoksa bir karar mı?

Hayır. Bu karar vererek olan bir şey değil. Yaşadıkça ortaya çıkan bir durum. Çok üzüldüm, evlilik hayatı boyunca. Karım, kız kardeşi ve annesi tarafından hep ezildim.

• Karınız karakter olarak güçlü biri miydi?

Kesinlikle çok güçlü biriydi. Annesi de öyle bir kadındı. Sürekli benden bir şeyler beklerler, olmayınca sinirlenirlerdi. Her şey mükemmel olmalıydı hayatlarında. Olmadığı zaman kendilerini de, beni de harap ederlerdi.

• Zenginlik, lüks gibi şeyler mi?

Evet, onlar da var, bunun yanında birtakım duygusal istekleri de olurdu. Diğer kadınlar gibi çiçeklerle, hediyelerle mutlu edilmek isterdi. Tabii bir kadının hakkı bu. Ancak viranenin ortasında gül yetiştirmeye çalışmak gibiydi her şey. Neyse boşanmayı kabul ettim ve ertesi gün evden ayrılmamı istedi benden. Ben ısrar ettim, boşanma şart değil, çocuk var aynı evde yaşayalım, diye. Ancak çok kararlıdır böyle durumlarda. "Aynı evde bir yabancıyla oturamam, bir süre benim burada kalmama izin ver, sonra toparlanınca ayrılırım evden," dedi. Ertesi gün ayrıldım evden. Bir arkadaşımın evine yerleştim. Birkaç ay sonra da boşandık. Ama bu arada çok iyi görüşen iki arkadaş olmuştuk. Artık daha iyi anlaşıyorduk. Biz bile inanamıyorduk buna. Boşanma günü geldiğinde adliyede buluştuk. Güle oynaya gittik duruşma salonuna. Daha önceden bir anlaşma metni oluşturduğumuz için mal mülk ve çocuk problemimiz yoktu. Velayetini bana verdi çocuğun. Evin mülkiyeti ve araba onda kaldı.

• Neden velayeti size verdi?

Çünkü bir süre maddi anlamda toparlanması gerekiyordu ve çocuğa bakacak gücü yoktu. Benim yanımda daha rahat edeceğini düşünmüştük. Evet boşanma kararı verildi ve biz adliyeden çıkıp yanaklarımızdan öptük birbirimizi. Bir hafta sonu çocuğu ona götürdüm, ancak yine hâlâ anlayamadığım bir sebepten ötürü çok kızmış bana. Biraz atıştık ayaküstü. Bir arkadaşa gittim o gece. Moralim çok bozuktu, telefonu da kapamıştım. Bana ulaşamayınca kardeşimi ve karısını aramış, "Gelin çocuğunuzu alın," demiş. Kardeşimle karısı gece saat 10 gibi almaya gitmişler çocuğu. Onlara gittiğimde ve oğlumu orada gördüğümde beynimden vurulmuşa döndüm. İstenmeyen çocuk gibi muamele görmüştü oğlum.

• Boşandıktan sonra neler değişti hayatınızda?

Önceleri sarhoş gibiydim, resmen yalpaladım. O güne kadar olan sorumluluklarım artık yoktu. Eve erken gitmek gibi mesela. Çok hoş gelmişti bu bana. Sürekli gergin bir ortamdan rahat ortama, huzura kavuşmuştum. Böyle sakin hayatlar da varmış demek ki diye düşündüm. Artık dırdır olmadan istediğim saatte eve girip çıkabilecek, birine ihanet etmenin verdiği suçluluk duygusu olmadan doyasıya yaşayacaktım. Öyle de oldu. Kimseye hesap vermeden yaşamaya başladım. Kimse "Nerede kaldın?", "Neden geç geldin?", "Kimlerleydin?" gibi sorular sormuyordu. Annemler bu konuda oldukça özgür bıraktılar beni. Unuttum söylemeyi, ayrıldıktan sonra annemlere yerleşmiştik oğlumla. Annem, babam, kardeşim hepsi oğlumu çok seviyordu. Bu nedenle her şey daha kolay oldu. Annem bakımını üstlenmişti zaten.

• Eşcinsel kimliğinizi yaşayarak, daha rahat yaşadığınızı düşünüyor musunuz?

Elbette daha rahat. Ben ilişkilerimi hep uzun ömürlü yaşamak isterim. Gecelik ilişkiler bana göre değil. Bu nedenle partnerimi seçerken benim gibi düşünen ve yaşamak isteyen kişilerden seçerim. Fakat bu tür ilişkiler evli biri için çok zor. Karşımdaki insan da evli olmamdan rahatsız olurdu. Boşandıktan sonra sorun kalmadı. Artık "Evli değilim," diyebiliyordum soranlara. İstediğim hayatı yaşıyorum. Bir sevgilim var. Çok seviyoruz birbirimizi, imkân olsa resmi nikâh yapıp evlenecek kadar hem de. Onu sevgilimden çok hayat arkadaşım, eşim olarak görüyorum hatta. Çocuğumla ilişkileri mükemmel. Ailemden yana bir sorunum yok. Beni bilmiyorlar, gizli yaşıyorum hâlâ, ama yine de bir sorun yok.

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X