ISBN13 978-975-342-563-6
16x21 cm, 184 s.
İçindekiler
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Burcu Aktaş, “Felaketin yirminci yılı...”, Radikal Kitap Eki, 28 Nisan 2006

Yirmi yıl... Bir felaketi unutmak, unutturmak, aklın ve vicdanın kuytu köşelerine saklamak için yeterli bir süre. 26 Nisan 1986'da meydana gelen Çernobil felaketi yirmi yılı geride bıraktı. Ama biz çoktan bu felakate kimlerin maruz kaldığını, onların ödediği ve ödemeye devam ettiği bedelleri unuttuk gitti... Aslında Çernobil öyle unutulacak gibi bir şey de değildi. Çünkü o, anne babaların çocuklarına bıraktıkları ve kuşaklar boyu devam edecek olan ölümcül bir miras ve insanın insanı gözden çıkarmasının en somut kanıtı. Ukrayna'nın Çernobil şehrindeki nükleer santralde meydana gelen patlamada çevreye yayılan büyük miktarda radyasyon, hastalıklı bir geleceğin ve aynı zamanda bu hastalıklı geleceği kaderiyle baş başa bırakacak bir dünyanın habercisiydi. Peki bunca zamandan sonra Çernobil'in günümüze yansıması ile yüzleşebilir miyiz? Bunu Sertifika No: 000358 adlı kitap ile deneyebiliriz.

Sertifika No: 000358, Çernobil felaketinin 20. yılında Greenpeace'in hazırladığı fotoğraf sergisinin kitaplaşmış hali. Çernobil'in insana ve tabii ki doğaya ödettiği bedeli hatırlatan sergiyi, dünyanın birçok kentinde görmek mümkün. Londra, Roma, New York, Berlin, Amsterdam, Melbourne, Ankara, Sinop ve İstanbul serginin açıldığı şehirler arasında. Sertifika No: 000358, Mayak (Rusya), Çernobil (Ukrayna), Semipalatinsk (Kazakistan) ve Tomsk'taki (Rusya) kuşaklar boyu sürecek acıları Robert Knoth'un fotoğrafları ve Antoniette de Jong'un metinleri ile anlatıyor. Kitabın ismi oldukça manidar. Çünkü 'Sertifika No: 000358', devletin Beyaz Rusya'da yaşayan Annya Pesenko'ya verdiği bir kimlik numarası. Annya böyle tanınıyor... Annya'nın kimlik numarası, devletin çok sayıda nükleer mağdura verdiklerinden sadece biri. Sertifika No: 000358 çok güçlü bir simge. Artık tek hayali, bir zamanlar çok sevdiği memleketinden uzaklara gitmek olan ama oraya çiviler gibi çakılı kalmış yaşamların; hayatları gözden çıkarılmış insanların simgesi.

Çernobil reaktörü de 'güvenlidir' onayı almıştı

İktidar hesaplarının karıştığı bir yarışa dönen nükleer enerji, bir tehdit olarak burnumuzun dibinde. Tehdit bu kadar yakınımızdayken biz de Greenpeace Akdeniz Enerji ve İklim Kampanyası Sorumlusu Hilal Atıcı ile nükleer tehdit üzerine konuştuk...

İran'daki son gelişmeleri de göz önüne aldığımızda nükleer enerji ve nükleer silah hortladı mı?

Henüz hortlamadı. Örneğin Avrupa ve ABD'de 70'lerin sonu ve 2004 arasında tek bir başarılı reaktör siparişi dahi yapılmadı. Nükleer enerjinin krizde olmasının en büyük sebebi olan atık sorunu çözülemediği için ve bir türlü tam bir güvenlik sağlanamayan santrallerin maliyetlerindeki hızlı artıştan sonra nükleer enerji 70'lerden sonra Batı'da tercih edilmediği için nükleer endüstri, pazarını gelişmekte olan ülkelere kaydırdı. Bu ülkelere büyük vaatler, rüşvetler ve masallarla girmeye çalıştı. Türkiye de bu ülkelerden biri. Nükleer endüstrinin bir diğer atılımı da kesinlikle teknolojik bir gelişmeyle değil, dünyanın iklim değişikliğiyle ilgili kaygılarını kullanarak kendisini temiz bir enerjiymiş gibi sunmak oldu. 2000 yılında başlatılan bu küresel kampanya henüz bir sonuca ulaşmış değil. Zaten fark ederseniz, ABD'de Bush'un nükleer taraftarı söylemleri nükleer enerjiye hazine garantisi vermeyeceğini çoktan açıklamış olan Senato tarafından; İngiltere'de ise Blair'ın girişimleri gerek siyasetçiler, gerek kendisine bağlı kuruluşlar gerekse toplumsal muhalefetle geri püskürtülüyor.

İran'a gelirsek...

Onaylamış oldukları 'Nükleer Silahların Yayılmasının Önlenmesi' anlaşmasına sadık olduklarını sıkça dile getiriyorlar. Bölgede asıl dikkat etmemiz gereken şu anda İncirlik'te 90 atom bombası bulunduran ABD. İran, aldıkları çevresel riskler açısından götürüsü getirisinden daha fazla olan nükleer enerji için başını belaya sokuyor.

Nükleer enerjideki ısrar niye?

Nükleer lobiler büyük vaatlerle tehlikeli olanı tehlikesiz ve kirli olanı temizmiş gibi göstermek için büyük paralar harcıyorlar. Çernobil reaktörü de döneminde uluslararası kurumlardan 'güvenlidir' onayını almıştı. Bugün yüz binlerce insanın ölümüne ve 350 milyar dolarlık zarara neden olan dünyanın en büyük teknolojik felaketi olarak anılıyor. Bütün nükleer enerji teknolojileri de benzer ölçekte bir kaza riskini taşımakta.

Çernobil'den sonra dünya ve Türkiye nükleer enerji tehlikesini ne kadar ciddiye alıyor?

Her devletin farklı tepkisi oldu aslında. Örneğin İtalya kazadan hemen sonra iki yeni reaktörünü kapattı. Almanya ve İsveç 2020'ye kadar nükleer enerjiyi devreden çıkaracaklarına dair yasalar çıkardılar. Hollanda yeni reaktör yapmadı. Fransa'da dahi nükleer enerjinin payı yavaş yavaş azalıyor. Aslında Çernobil, tüm insanlığın 'imal edilmiş' risklerle baş etmenin ne kadar güç olduğunu anlamamıza yardımcı oldu. Teknokrasinin güvenirliliğini sorgulamamız için bir dönüm noktası oldu. Bugün rüzgâr, güneş, su ve jeotermal gibi kaynaklarının kullanımının dünyada bütün enerji türlerine göre daha büyük bir artış göstermesi bu sorgulamanın, aldığımız bu büyük dersin sonucudur.

Bu enerjiye mecbur muyuz...

Enerjiye ihtiyacımız olsaydı önce Türkiye'nin ürettiği enerjinin dörtte birini kaybeden şebekeler düzeltilirdi. Oysa kimse bu şebekelerin düzeltilmesi yönünde politika geliştirmiyor. Diyelim ki enerji ihtiyacımız var, ki çok şükür, önceden söyledikleri gibi karanlıkta da kalmadık, yenilenebilir enerji kaynakları açısından çok zengin bir ülkeyiz. Almanya Çevre Bakanlığı tarafından hazırlanmış Med-CSP adlı bir rapora göre Türkiye'nin yenilenebilir enerjilerden karşılayabileceği elektrik enerjisi yıllık 491 terawatsaat. Yani 2020 yılına kadar ihtiyaçlarımızı fazlasıyla karşılıyor. Bir de enerji verimliliği uygulamalarındaki geri kalmışlığımızı düzeltsek hiçbir sorunumuz kalmıyor. Üstelik bu enerjiler nükleer enerjiye göre hem daha ucuz, hem barışçıl, hem de çevre dostu.

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X