ISBN13 978-975-342-556-8
13x19,5 cm, 126 s.
Yazar Hakkında
İçindekiler
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Yazarın Metis Yayınları'ndaki
diğer kitapları
Hiç Niyetim Yoktu, 2007
Hep Yazmak İsteyenlerin Hikâyeleri, 2010
Küçükburun, 2015
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Kaya Genç, "Sorumsuzca bir şey", Zaman Kitap Eki, 3 Nisan 2006

Fatih Özgüven'in yazılarını okumak her zaman bir zevktir. Düşünce akışının mutluluk verici hareketi, cümlelerinin sonunda her an belirmeye hazır olduğunu hissettiğimiz tam gediğine oturmuş kelimeler ve aniden parlayan şakalarıyla bu yazılar, tam da iyi bir denemeden beklediğimiz gibi, sâfi içlerinde dolaştığımız için bile mutlu ederler bizleri.

Aynı yazarın, başka kitaplarla birlikte Nabokov'un en karışık ve güzel romanlarından üç tanesini de Türkçeleştirmiş olması bu mutluluk hissini yoğunlaştırır: pek çoğumuz için başka dünyalarla aramızda yazarlar, yazarlarla aramızda ise çevirmenler yer alır ne de olsa. Bir Şey Oldu, en parlak denemecilerimizden olduğu kadar en iyi çevirmenlerimizden de birinin ilk hikâye kitabı ve yazarının yıllar yılı cümleleriyle cebelleştiği tüm o başka romancılara karşın, çok kendine has 'bir şey'.

İçinde uğursuz miktarda (13 tane) hikâye barındıran bu kitabın girişinde yer alan "Penguen Masalı"nı, tıpkı onu izleyen "Akıllı Şey" gibi, ben ben diyen bir ses anlatıyor. Hünerli denemeci Özgüven'in en başarılı olduğu şey de bu birinci tekil şahısla yazılmış hikâyeler: edebiyatın tarihsel, toplumsal ve felsefi "sorumlulukları"ndan gösterişsiz bir biçimde kendini sıyıran ve bu yüzden çok eğlenceli olan ilk hikâyeden başlayan bir arkadaş ve âşık erkek dostlukları motifi, yer yer 'Acaba hamile bir kadın olmak nasıl olurdu'?, ya da 'İstiklal Caddesi'nde hep çalan o berbat müziği günde sekiz saat arka arkaya dinleyen kişiyi hayal edeyim bir.' tarzı edebî yer değişimleriyle kesiliyor. Hikâyelerdeki anlatıcı sesler başka birinin düşüncelerini 'aktardıkları' vakit o kadar da iyi değiller -'ama aniden karakterin kendi sesini duyduğumuz anlarla renklendirilmişler de. Bu iyi. Elle tutulamaz, hayaletimsi, tarifi mümkün olmayan şeyleri anlattığı bölümlerde Fatih Özgüven'in yazarlığı ve hissiyatı olağanüstü.

Bir kısmı Nişantaşı'nda, bir kısmı İstiklâl Caddesi'nde ve her zaman İstanbul'da geçen bu hikâyeler çevrelerine bir İstanbulluluk hissi yayıyorlar, ama bu his, yazarın muzır ve derin sorularıyla çevrili hep. Kendisini 'iriyarı' Melih'in ya da her zaman haklı annesinin gölgesinde yaşayan Gürol'un yerine koyduğunda Özgüven'in ilgilerinin hep bu sorularda olduğunu hissetsek de, şöyle ikinci bir niyetle de karşılaşıyoruz: Tanıdık şehrimizin tanıdık iç mekânlarında yaşayan kahramanlarını birer taslak gibi hızlıca çiziveren hikâyeci, popüler kültürün kendisinden de medet umuyor gibi ve doğrusunu söylemek gerekirse popüler kültür, denemelerde olduğunun aksine, bu hikâyelerden ikisinin ("Seyahatte ve Ölümde" ile "Boğaziçi Cinayetleri") aleyhine çalışmış.

Tarif ettiği şey kadar güzel olan bir hikâyeyle biten ve ilk baskısı iki günde tükenen Bir Şey Oldu'yu okumak, içinde, iyi edebiyatta olması gerektiği gibi bir parça suçluluk duygusu da barındırmakla birlikte, çok zevkli.

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X