ISBN13 978-975-342-652-7
13x19,5 cm, 184 s.
Yazar Hakkında
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Orhan Kâhyaoğlu, “Eskimeyen prangalar”, Radikal Kitap Eki, 28 Mart 2008

Türkiye'de hak ve özgürlük mücadelelerinin büyük bir yükseliş yaşadığı 1960'lardan 1980'e uzanan zaman diliminde, kendini bu mücadelenin içinde varsaymış hemen her bireyin kitaplığında bir dönem mutlaka bulunan bir şiir kitabını anımsatalım; Hasretinden Prangalar Eskittim. O zaman diliminde, geçmiş on yılların toplumcu duyarlılığını simgeleyen şairlerin eski ve yeni kitaplarıyla tanışırken; sayısı bunları çoktan aşan, katlayan yeni şairler ve kitapları da beliriyordu. 1940'lardan bu yana, toplumcu kimliğini şiirine direkt taşıyan hemen her şairin öncüsü, atası hep Nâzım Hikmet şiiri oldu. Bu etki, inanılmaz bir riski de beraberinde getirecek, yazılan şiirlerde Nâzım'ın şiirinin büyük esinleri olacak ve belki birkaç istisna dışında, toplumsalcı şiirini yenileyen, dönüştürebilen şaire pek rastlanamayacaktı.

Ahmed Arif ve şiiri, bu bağlamda inanılmaz bir ayrıcalığı temsil eder. Bu toplumcu ve gerçekçi şairler, yaşadıkları dünya savaşının yarattığı kaosun da etkisiyle, şiirlerini büyük ölçüde yenileyemediler. Yine aynı zaman diliminde, birçok şairi etki alanına alan bir Garip şiiri doğmuştu. Garip şairleri, şiirin geleneksel formlarını değiştirip, şiire Batı esinli bir serbestlik kazandırıp, bir tür yeni halk şiiri ortaya çıkarınca, birçok yeni şair de onların şiir diline hapsolup, yeni açılımlara gidemediler. Birkaç istisna hariç. Onlar zaten Garip şiiriyle hiç akrabalık kurmamışlardı.

Ahmed Arif, 1950'lerin başına gelindiğinde, Garip'ten hemen hiç etkilenmemenin yanında, Nâzım Hikmet ve onun etkisiyle beliren şairlerin toplumcu kanalın tamamen dışında bir şiir damarı oluşturacaktı. Nazım, başlangıç cümlesinde, onun da ustasıydı. Ama, bu dönem, şiirinin dili, imge sistemi ve kaynakları noktasında, Nâzım şiirinden de kopan yeni bir şiir yapısını oluşturuyordu. Bambaşka şiirsel kaynaklara evrilmişti. O dönemin şiirdeki modernleşme sürecinde Batı ve Divan şiiri önemli referanslardı. Şiirde farklı modern deneyimler kıyasıya Türkçe yazılan şiirin bir parçası oluyordu. Bunlar tabii ki çok genel bir saptama ama, çok başarılı, yeni şairlerin de ürediği bir zaman dilimiydi. En azından, bunlar, Garip'in yeniliğine bir tepki olarak da biçimlendiler.

Ahmed Arif, bu dönem, baştan beri andığımız hiçbir etkilenim odağına yaslanmadan, tamamen kendisinin olan bir şiiri ortaya çıkarmıştı. Özü, toplumsalcı duyarlılığa yaslanan bir şiirdi bu. Ancak; kaynaklarını, duyargasını ve imgelemini Doğu ve Anadolu kültürlerine yaslayan, ama bu kültürlerin şiir geleneğine tam olarak eklemlenemeyen, tamamen kendine ait bir toplumculuğu üretiyordu. Sevda, umut ve eşitlikçi bir dünya düşü bu şiirin de damarları durumundaydı. Anadolu'nun ama özellikle de Doğu'nun yoksul, emekçi halkının yaşadığı, duyumsadığı her şey bu şiirin kaynakları olacaktı. Daha önemli olan bu duyarlılıkları şiire dönüştürürken, bu kültürlerin efsaneleri, türküleri, masalları ve ağıtlarından kıyasıya yararlanarak kurmuştu kendi imgelemini. Anadolu'nun halk şiiri de belki kısmi bir esin perisiydi. Bu şiirde benzersiz bir sözcükler dünyası oluşmuştu. Ve bu sözcükler yoluyla ortaya çok ilginç bir ses ve anlam beliriyordu. İmge sisteminde yararlandığı sözcük ve dizelerde hiçbir şairin şiirinde rastlanmayan bir ritim oluşturmuştu.

Bu özel şiir evreniyle kurduğu şiirler uzun yıllar saklı durdu. O dönemin birtakım dergilerinde yayımlananlar da oldu. Ahmed Arif, tevkifat dönemi ve hemen sonrası bir komünist olarak tutuklandı, hapislerde yattı. Şiirinde bir suskun dönem yaşandı. Şairin eski çıkan şiirleri 1967'de Soyut dergisinde toplu olarak tekrar yayımlanmasının ardından, bu şiirlere gösterilen ilgi, 1968'de tek ve efsane kitabı Hasretinden Prangalar Eskittim'in yayımlanmasına neden oldu. Ve bu kitap, yıllar içinde en çok ilgi gören, sol kültür geleneğinin kopmaz bir parçasına dönüştü. Bu kitaptaki şiirler dillerden hiç düşmedi. Birçoğu bestelenip, türkü ve şarkı olarak belleklere kazındı. Sosyalist hareketin kutsal kitaplarından biri oldu.

Darbe de durduramadı

Hasretinden Prangalar Eskittim, 40. yılında, özel bir basım olarak, kısa süre önce tekrar yayımlandı. Bu kitap, 12 Eylül darbesi sonrası da okunmaya devam etti. Ama, 1980'e kadar yarattığı büyülü atmosfer sonraki yıllarda aynı ilgiyi görmedi. Ancak yeni kuşak sosyalistler; müzik grubu ve şarkıcılar için yine kaynak olmayı sürdürdü. Birtakım şiirleri belleklerden hiç silinmedi. Dolayısıyla, baskı yapmaya hep devam etti.

Metis Yayınları'nca hazırlanan bu özel baskının özenli hazırlanışında, çok eski baskılarında da yer alan Arif'in şiirine dair yazı ve röportajlar özenli bir iki yer oynamasıyla bu baskıda da bulunmakta. Arif'in adına yazılan iki oldukça güzel şiir de yer almakta. Elimizdeki kitabın eski, 1978 yayını 16. baskıya baktığımızda, burada bulunan Yaşar Kemal ve Gülten Akın metinlerine rastlanmıyor. Bunlar yerine, yeni baskıda Metin Demirtaş'ın anı yazısı ve Adnan Binyazar'ın özgün metniyle karşılaşılıyor. Ama, bu şiiri duyumsama ve kavrama noktasında Cemal Süreya'nın Ahmed Arif denemesi son derece çekici bir örnek.

Özel baskının bir başka önemli yanı, bu kitaptaki tüm şiirler yanında Ekler adlı özel bir bölüme de rastlamamız. Şairin oğlu Filinta Önal'ın hazırladığı bu Ekler'de kitapta yer almayıp, şairin ilk ve son dönemlerinde yayımladığı şiirleri bir arada buluyoruz. Örneğin, Ekler'de çoğunun kaynağı belli olan yedi şiiri yer alıyor. Bunlardan ilk olan Kalbim Dinamit Kuyusu, Arif şiirinin tam bir devamı. Buna benzer bir-iki örnek daha var. 1952'de Yeryüzü dergisinde çıkan Tutuklu şiiri ise yapı olarak biraz daha farklı özelliklere sahip. Bizi en çok şaşırtan ve ilk kez karşılaştığımız Basübadelmevt adlı şiir, Arif şiirinden çok uzak bir örnek. Hem de ilk gençlik yapıtı olmadığı halde. Yapı olarak güçlü olmasının yanında, ilk kez 2. Yeni esinli bir Arif şiiriyle karşılaşılıyor. Şairin kumaşındaki yetkinliğin yanında, meşhur kitaba niye almadığı da anlaşılıyor. Ekler'de, bu yedi şiirin yanında, dört tane de isim verilmemiş şiir var. Bu on bir şiirin neredeyse hepsinin kaynaklarının, yıllarının tespit ve dipnot açıklamaları, özellikle araştırmacılar için yapılan özenli bir çalışmayı gösteriyor.

Bu tanıtım yazısı, Ahmed Arif şiiri üzerine örnekler düzeyinde bir değerlendirme yazısı yazmamızı önlüyor. Bu kült kitap, yoksul ve emekçi halkının yaşadığı drama bir isyan özelliği taşıyor. Cumhuriyet dönemi modern şiirinin ilk has 'Doğu Şiiri' olarak anılmaya değer bir kitap bu. Ulusalcığın ön planda olduğu bir duyarlılık bu. Halkın özel dil ve hatta argosundan bile tüm hakikiliğiyle yararlanıyor şiirinde. Benzersiz bir ritim ve tonlamalarla biçimlenen bir şiir bu. Daha da önemli olan artık kırın kentin değil, dağın duygusu bir metafor olarak çoğu şiirine yedirilmiş durumda.Topyekün okunduğundaysa, tüm kaynakların bileşeni olan bir destansılık bu şiirin ana özelliği. Yarım yüzyılı aşan bir geçmişi olan bu şiirler, yine de haslığını, hakikiliğini, heyecanını koruyor. Öte yandansa, her şiirin aynı yetkinlikte olduğunu söylemek zor. Teknik, yarattığı ses, ritimve sorunsalı açısından daha zayıf duran örnekler de var. Ama, bu şiirler bile, bugünün toplumsalcı şiirini okuduğumuzda, daha ileri bir noktada durabiliyor.

Hasretinden Prangalar Eskittim, bu teknik, ruhani ve siyasal gücüyle, kırk yıldır ardından gelen birçok şairi etkiledi. Has bir Doğulu duyarlılığın yollarını açtı. Önümüzdeki zamanlarda da bu rolü üstleneceğe benziyor. Ahmed Arif, tek ve kendinin olan bir şiir yazdığı için önemli. Şiirde ustalık da bu noktada başlasa gerek.

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X