ISBN13 978-605-316-310-6
13x19,5 cm, 192 s.
Yazar Hakkında
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Yazarın Metis Yayınları'ndaki
diğer kitapları
Görme Biçimleri, 1978
G., 1984
Ve Yüzlerimiz, Kalbim,
Fotoğraflar Kadar Kısa Ömürlü
, 1987
O Ana Adanmış, 1988
Picasso'nun Başarısı ve Başarısızlığı, 1989
Düğüne, 1996
Fotokopiler, 1997
2000 Yılında 25 Yaşına Basacak Olan Yunus, 1997
Görünüre Dair Küçük Bir Teoriye Doğru Adımlar, 1999
Buluştuğumuz Yer Burası, 2006
A'dan X'e, 2008
Kıymetini Bil Herşeyin, 2009
Bento’nun Eskiz Defteri, 2012
Uçuşan Etekler, 2014
Bir Fotoğrafı Anlamak, 2015
İstanbul'dan Gelen Telefon, 2016
Hoşbeş, 2016
Sanatla Direniş, 2017
Portreler (sert kapak), 2018
Yedinci Adam, 2018
Portreler (karton kapak), 2018
Manzaralar (karton kapak), 2019
Manzaralar (sert kapak), 2019
Top Sende, 2020
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Ercan Dalkılıç, “ Yeni bir barbarlık çağının, köpekler çağının habercisi”, Birgün Kitap Eki, 22 Aralık 2010

Bir Sokak Hikâyesi altbaşlıklı Kral, daha çok Görme Biçimleri kitabıyla bilinen ünlü İngiliz sanat eleştirmeni John Berger’in kaleminden süzülen uzunca bir hikâye denemesi aslen. Kitap, evsizlerle dolu bir arsada yaşayan, aynı zamanda oranın bekçiliğini de yapan Kral adındaki köpeğin, bir gün boyunca yaşadıklarının kurgulanması ile oluşturulmuş. Sabahın ilk saatlerinden, gece yarısına kadar, köpeğin arsada birlikte yaşadığı evsizlerin gündelik uğraşlarını, umutsuzluklarını, sevgilerini, varkalma çabalarını ve en önemlisi de bu yoksulluğun yanı başında sürüp giden büyük zenginlikleri usta bir incelikle anlatmış yazar.

Kral’ın gözünden, bir paltonun geometrik şekline benzetiliyor üzerinde yaşanılan arsa. Köpeğin ağzından, sözgelimi; paltonun sol manşetinde Joachim’in oturduğunu, yakanın arkasında Anna’nın kulübesinin olduğunu öğreniyoruz. Köpeğin en yakın olduğu ikili, Vico ile Vica adında yaşlı bir çift. Zaten hikâye, bir nebze onlar üzerinden de şekilleniyor, omurganın büyük kısmını onların yaşadıkları teşkil ediyor. Diğer karakterler, yan motifler olarak hikâyenin rengini güçlendiren unsurlar.

Vico, eski bir İtalyan girişimci, Vico ile de Venedik’te tanışmış, orada âşık olmuşlar ve hayatlarını birleştirmişler. Fakat hikayenin bunla pek bir ilişkisi yok. Yani Berger, dramatik bir kurgu yerine, esintilerle bir geçmiş oluşturmayı yeğlemiş. Bir hikaye kitabı için oldukça farklı bir deneme türü bu. Yazar, gün içinde, Vico ile birlikte su almaya giden Kral’ın ağzından, geçmişe dair kulağına çalınanları aktarıyor sadece. Bu şekilde, bir geçmiş ve şu an kurgusu içinde ilerliyor hikâe. Hikâyenin gücünü de hayli artırmış bu varoluşçu esintiler. İnsanoğlunun, yaşayış içinde fark edemediği olguları, açık açık dile getirebilmiş yazar. Hikayenin bir yerinde, müşterek bir birlikteliğin asgari gereksinimleri hakkında o kadar hoş tespitler var ki. İnsanların birbiriyle sağlıklı bir iletişim kurabilmeleri için konuşmaları ama gerçekten paylaşarak konuşmaları gerektiğini söyler yazar; “gelecek olmadığında pek konuşacak şey de kalmaz, onun için konuşacak konu çıkması sevindiricidir.”

Hikâyenin beni en çok etkileyen özelliği ise, girişte belirttiğim gibi, zengin ile yoksul, iki dünya arasındaki farkın bir anlatısı olması. Gerçekten de, bu iki dünya arasındaki gerçekliğin, taraflar açısından nasıl da büyük bir yanılsama içinde algılandığının izlerini bulmak mümkün kitapta. Hikâyenin ilk anlarında, Kral’ın gözlerini önünde yakılarak öldürülen evsiz bir kadının, etraftaki insanlar üzerindeki intibası şu şekilde açıklanıyor; “Bir münafığın ölümü!”, “Zavallı sefil kitapsızın tekiydi?” Buna karşılık, yazar soruyor; “Münafıklığı parasızlık olmasın?” Kapitalizmin dönüştürdüğü, ve gayet olumlu görülen, farkına varamadığımız bu ötekileştirici insan tipini ‘açığa vurmuş balığa’ çevirmiş yazar bu noktalarında hikayenin.

Kral, yeni bir barbarlık çağının, Köpekler Çağı’nın habercisi. Hikâyenin finaline doğru, belediye ekiplerinin, arsadaki zehirli gazları bahane göstererek, bu öteki yuvasını temizlemesine şahit oluyoruz. Bu çok tanıdık manzara, bizim de varoşlarımıza sık sık karşılaştığımız türden. Hikâyenin, çok üst düzey, üslup olarak da kusursuz olduğunu iddia etmiyorum. Yer yer kopmalar yaşayabileceğiniz, fakat asıl bu kopmaların, sizi bir yerlere, bilmediğiniz bir yaşam parçasına sürüklediği bir eser bu. Şu ana kadar, batı edebiyatında, açlığı ve gelir adaletsizliğinin yarattığı gerilimi bu nevi güçlü verebilen bir esere rastlamadım ben, bilmem siz rastladınız mı?

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X