ISBN13 978-975-342-838-5
13x19,5 cm, 168 s.
Yazar Hakkında
İçindekiler
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Yazarın Metis Yayınları'ndaki
diğer kitapları
Tarihten Çıkan Siyaset, 2010
Halkın Çözülüşü, 2018
Neoliberalizmin Harabelerinde, 2021
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Birinci Bölüm: Zayıflayan Egemenlik, Duvarlarla Çevrili Demokrasi, s. 11-26.

Savunma amaçlı tahkimat 1944'te Atlantik Duvarı'nda açılan gedikle nereden bakılırsa bakılsın son buldu. Bundan sonra da asli bir savunma aracı olarak resmi duvarların hiçbir hükmü kalmamıştır.

– Paul Hirst, Space and Power (Mekân ve İktidar)

Artık esnek sınırlara ihtiyacımız var, katı, geçirimsiz sınırlara değil... Yirmi birinci yüzyılın eşiğinde, egemenliği güçlendirmemizin bir esprisi kalmadı.

– Şimon Peres, Yeni Ortadoğu

Onlara söyledim: Yerleşim yerlerinizin etrafını tel örgüyle çevirmeyin. Tel örgü koyarsanız, genişlemenize de sınır koymuş olursunuz. Bize ait yerlerin değil, Filistinlilerin etrafına tel örgü örmemiz gerekiyor.

– Ariel Şaron, aktaran Neve Gordon, Israel's Occupation
(İsrail'in İşgali)

Duvar kampı yaratmamış, kamp kurma stratejisi ve gerçekliği duvarın yapımına yol açmıştır.

– Adi Ophir ve Ariella Azoulay, "The Monster's Tail"
(Canavarın Kuyruğu)

Kalelerin genellikle yarardan çok zararı dokunur.

– Niccolo Machiavelli, Titus Livius'un İlk On Kitabı Üzerine Söylevler

Artık "Küresel Dünya" diye adlandırır olduğumuz bu dünya, açma ile set çekme, kaynaşma ile ayrışma, silme ile yeniden yazma arasında esaslı gerilimler sergiliyor. Bu gerilimler bir taraftan sınırların giderek liberalleşmesiyle, bir taraftan da sınır tahkimatına görülmemiş düzeyde kaynak, enerji ve teknoloji yatırımı yapılmasıyla somutlaşmaktadır. Küreselleşme birbiriyle bağlantılı birçok gerilimi belirleyici birer özellik olarak taşıyor bünyesinde: Küresel ağlar ile yerel milliyetçilikler, sanal güç ile fiziksel güç, özel mülkiyet ile açık kaynak, gizlilik ile şeffaflık, yurtlaş(tır)ma ile yersiz-yurtsuzlaşma arasındaki gerilimleri. Bunun yanında, ulusal çıkarlar ile küresel piyasa, dolayısıyla ulus ile devlet ve tebaanın güvenliği ile sermaye hareketleri arasındaki gerilimler de küreselleşmenin belirleyici özellikleri olarak karşımıza çıkıyor.

Bu gerilimlerin yuvalandığı yerlerden biri, yerküreyi çizgi çizgi bölen yeni duvarlardır. Soğuk Savaş Avrupası'nın son kaleleri ile Güney Afrika'daki apartheid rejiminin yıkılışı dünya çapında sevinçle karşılanırken dahi, bu duvarların yapımına büyük bir şevkle devam edilmiştir. En iyi bilinenleri, ABD'nin güney sınırına inşa ettiği heyula ile İsrail'in Batı Şeria sınırı boyunca uzanan duvardır. Aynı taşeron firma(1) tarafından, aynı teknolojik donanımla gerçekleştirilen bu iki proje meşruiyetini de birbirinden almaktadır. Bunlar gibi daha birçok duvar var. Kendi sınırları dahilinde iç duvarlar ve kontrol noktalarıyla bir labirente benzeyen apartheid sonrasının Güney Afrikası, Zimbabve sınırına tartışmalara yol açan elektrikli bir güvenlik bariyeri inşa etmiştir. Yemen sınırında inşasına giriştiği üç metre yüksekliğindeki beton güvenlik duvarını yakın zamanda tamamlamış olan Suudi Arabistan, Irak sınırına da benzer bir duvar inşa etmeyi planlamaktadır; Suudilerin dediğine göre, böyle giderse bütün ülkenin duvarlarla çevrilmesi olasılık dahilindedir. Hindistan ise, daha yoksul komşularından gelen sığınmacı akınını kesmek, olası bir toprak anlaşmazlığı durumunda kendi topraklarını korumak, İslamcı gerillaların Pakistan sınırından sızmasının ve silah kaçakçılığının önüne geçmek amacıyla Pakistan, Bangladeş ve Burma sınırlarına derme çatma duvarlar örmüş ve ihtilaflı Keşmir bölgesini ablukaya almıştır.(2) Bu sınırlardaki duvarlar derme çatma olmakla birlikte, görünüş bizi yanıltmamalıdır, zira Hindu-Keşmir sınırındaki iki sıra dikenli tel arasında kalan alana mayın döşenmiştir. Özbekistan, resmi açıklamasında "İslamcı teröristlerin" ülkeye girişini engellemek için olduğunu söylese de aslında yine bir toprak anlaşmazlığı nedeniyle, 1999'da Kırgızistan, 2001'deyse Afganistan sınırına duvar örmüştür; gelin görün ki şimdi de Türkmenistan bu ülkeye set çekmektedir. Botsvana 2003'te Zimbabve sınırına elektrikli tel örgü çekmeye başlamıştı, bunu yaparken her ne kadar büyük baş hayvanlarda görülen şap salgınını engellemeyi gerekçe göstermiş olsa da, asıl amacı Zimbabvelilerin girişini engellemekti. Tayland'ın güneyindeki isyan dolayısıyla, yasadışı göç ve kaçakçılığa karşı Tayland ve Malezya birlikte çelik-beton alaşımı bir duvar inşa etmiştir. Mısır'la Gazze'yi birbirinden ayıran duvar ise, ancak 2008 yılının Ocak ayında gıda, yakıt ve başka temel ihtiyaç maddelerine ulaşmaya çalışan Gazzelilerin açtığı tünellerle delindiğinde dünya kamuoyunun dikkatini çekmiştir. İran da şimdilerde Pakistan sınırına duvar inşa etmektedir. Limbang'dan gelen göçmen ve kaçakçıların ülkeye girmesini önlemeyi amaçlayan Brunei, bu sınırı duvarlarla tahkim etmektedir. Çin, Koreli sığınmacı akınını önlemek için Kuzey Kore sınırına duvar çekerken, Kuzey Kore de bu duvarın bir kısmına paralel başka bir duvar inşa etmektedir.

Bir de duvar içinde duvarlar vardır: ABD'nin her yerinde güvenlikli konut siteleri peyda olmuştur, bu yerleşimlere en çok da Meksika sınırına yakın güneybatı şehirlerinde rastlanıyor. Batı Şeria'daki İsrail yerleşimlerini çevreleyen duvarlar "güvenlik bariyerinin" bitişiğindedir, Kudüs Hoşgörü Müzesi'nin büyük tartışmalar koparan yapım yerini çevreleyen duvarlar ise şehri bölen duvarlara çok yakındır. Beytüllahm devasa beton duvarlarla Kudüs'ten tamamen ayrılmış durumdadır. Avrupa Birliği Fas'taki İspanyol yerleşim bölgelerini kuşatan üç sıralı duvarların inşasını finanse ederken, Fas da uzun süre tartışma yaratan Batı Sahra kaynaklarını koruma amaçlı uzun bir "banket" yapmaktadır. Kuzey İtalya'da, Padua'nın sosyalist belediye başkanı "Fransız hadiseleri" diye tabir ettiği durumu önlemek adına, beyaz orta sınıfın yaşadığı mahalleleri çoğunlukla yeni göçmenlerin mesken tuttuğu "Afrika gettosu" denen bölgeden ayırmak için geçtiğimiz yıllarda Via Anelli Duvarı'nı inşa ettirmiştir.

Her geçen gün yeni duvarlar inşa edilmektedir: 2007'de Bağdat'a yapılması önerilen duvarın yarattığı infiale rağmen, ABD ordusu bu şehirde Yeşil Hatla belirtilen bölgenin etrafını duvarla çevirme sevdasındadır. ABD zaten Ademiye ve Azamiye gibi Sünni mahallelerinin etrafına tartışmalı duvarlar çekmiş, böylece ABD işgaliyle birlikte kontrolden çıkan kanlı mezhep çatışmalarına cevaben Irak kentlerinde inşasına başlanan "güvenlikli konut sitelerine" de model oluşturmuştur.(3) Brezilya, Paraguay sınırına çelik-beton alaşımı bir duvar yapmayı planlarken, İsrail Sina Çölü'ndeki Mısır sınırına eski tel örgünün yerine yeni bir güvenlik bariyeri inşa etmeyi tasarlamakta, Birleşik Arap Emirlikleri de Umman sınırında bir duvarın inşasına hazırlanmaktadır. Kuveyt ise, sınırlarında tel örgü bulunmasına rağmen, Irak sınırının yakınındaki silahsızlandırılmış bölgeye bir duvar inşa etmeyi amaçlamaktadır. Bunun yanı sıra, ABD-Meksika sınırındaki duvarın Kanada sınırına yapılacak bir duvarla tamamlanması; Avrupa'ya geçişte aktarma noktası işlevi gören adalara Kuzey Afrika'dan gelebilecek göçmenlere set çekilmesi için de ciddi tasarılar ortaya atılmaktadır.

Bu duvarlar engellemeyi amaçladıkları şeyler –yoksullar, işçiler yahut sığınmacılar; uyuşturucu ve silah gibi kaçak mallar; vergiye tabi kaçak mallar; kaçırılan veya köleleştirilen çocuklar; terör; etnik veya dinsel grupların iç içe geçmesi; barış ve başka siyasi istikballer– açısından çeşitlilik gösterse de, dünya tarihinin bu anında sayılarındaki artışın birtakım ortak boyutları olduğu muhakkaktır. Öncelikle, siyasi yelpazenin çok farklı noktalarında yer alan birtakım kişiler –neoliberaller, kozmopolitler, yardımseverler ve solcu aktivistler– (ister küresel girişimciliğin, piyasaların, vatandaşlığın, isterse küresel yönetimin sonucu olsun) sınırları olmayan bir dünya hayal etse de, zenginiyle yoksuluyla ulus-devletler duvar inşa etmeye pek hevesli görünüyor. İkinci olarak, görünüşe göre zafer kazanmış evrensel siyasal biçim olan (ve Avrupalı post-Marksistlerin, seküler Müslümanların ya da Amerikan neo-muhafazakârlarının her biri kendi istediği yere çekmekle birlikte, yeğe göğe sığdıramadığı) demokrasinin sınırları içinde sadece barikatlar değil, bu barikatlar arasında geçiş yolları da çıkıyor karşımıza; söz konusu geçiş yolları da üst-düzey işadamları, sıradan yolcular ve kökeninden yahut görünüşünden ötürü şüpheli görülen yolcular arasında ayrım güdüyor.(4) Üçüncü olarak, birleşik tesirleri, gitgide küçülen boyutları ve canlı bombalardan tutun gözle neredeyse görülmeyen biyokimyasal toksinlere dek çok farklı biçimlerde yer değiştirebilmeleri bakımından tarihte eşi benzeri bulunmayan imha kapasitelerine sahip bir çağda yaşadığımız göz önünde tutulursa, bu ölü ama gayrimaddi güçlere duvarların katı fizikselliğiyle karşılık vermenin akla mantığa sığar bir tarafı yoktur. Öyleyse üç paradoks var karşımızda: Bu paradokslardan ilki eşanlı bir açma ve set çekmeyle, ikincisi dışlama ve katmanlaşmaya koşut bir evrenselleşmeyle, üçüncüsü de fiziksel barikatlarla karşılanan şebekeleşmiş ve sanal güçle öne çıkıyor.

Bu yeni bariyerlerin dikkat çeken yanlarından biri de şudur: Her ne kadar ulus-devletlerin sınırlarını çiziyor veya bu sınırları belirlemeyi amaçlıyor olsalar da, istilacı ordulara karşı yapılan kalelerden, hatta devletler arası savaşlarda fırlatılan füzelere karşı devreye sokulan kalkanlardan farklı olarak, başka egemen güçlerden gelebilecek potansiyel saldırılara karşı savunma niyetiyle inşa edilmiyorlar. İnşalarına gerekçe oluşturan tehditler farklılık gösterse de, bu bariyerler daha ziyade –kişiler, gruplar, hareketler, örgütler, iş kolları veya alanları gibi– birtakım devlet dışı, ulus-aşırı aktörleri hedef alıyor. Uluslararası ilişkilerden ziyade ulus-aşırı ilişkilere, askeri teşebbüslerden ziyade süreklilik gösteren ekseriya gayriresmi veya gizli güçlere tepki olarak inşa ediliyorlar. Duvarlarla önüne geçilmesi amaçlanan şeyler (göç, kaçakçılık, suç, terör, hatta siyasi emeller) genellikle devlet destekli olmadığı gibi, ulusal çıkarları da temsil etmiyor. Bunlar daha çok egemen ulusları hâkim siyasi aktörler olarak konumlandıran uluslararası Vestfalya düzeninin teamülleri dışında biçimlenmekte, bu halleriyle de Vestfalya sonrası dünyanın göstergeleri olarak karşımıza çıkmaktadır.
(...)

Notlar


(1) İsrail duvarını inşa eden, İsrail'in en büyük sivil savunma şirketi olan Elbit 2006'da imzalanan bir sözleşmeyle Meksika sınırındaki duvarın yapımını Boeing şirketiyle birlikte üstlenmiştir. Jerusalem Post, 22 Eylül 2006, www.jpost.com/ servlet/Satellite?pagename=JPost%2FJPArticle%2FShowFull&cid=11579136 83759 adresinden ulaşılabilir (erişim tarihi 6 Ekim 2009). Bu iki bölgede, özellikle duvar inşasına karşı direniş hareketleri arasında da birtakım ulus-aşırı bağlar kurulmuştur: Meksika duvarı üstünde muhalif sanatlarını icra eden Meksikalı sanatçıları Filistinli bir grup geçtiğimiz aylarda İsrail duvarına resim yapmaya davet etmiştir. Yukarı
(2) Rama Lakshmi, "India's Border Fence Extended to Kashmir: Country Aims to Stop Pakistani Infiltration", Washington Post, 30 Temmuz 2003; "Border Jumpers: The World's Most Complex Border: Pakistan/India", PBS: Wide Angle, www. pbs.org/wnet/wideangle/episodes/border-jumpers/the-worlds-most-complex-borders/pakistanindia/2340 (erişim tarihi 6 Ekim 2009). Yukarı
(3) Alissa J. Rubin, "Outcry over Wall Shows Depth of Iraqi Resentment", Haber Analizi, New York Times, 23 Nisan 2007. Yukarı
(4) Yeni bariyerlerin çeşitli giriş yerlerinde cereyan eden akışların bu katmanlı yapısını, hızlandırılmış havaalanı güvenlik sistemlerinden ("Clear" adlı özel güvenlik soruşturması servisi buna örnektir) Kanada ve Meksika'dan ABD'ye ve Filistin'den İsrail'e giriş yapan yolculara uygulanan ayrımcı giriş işlemlerine kadar birçok yerde gözlemlemek mümkündür. "Ekonomik liberalleşme ve ulusal güvenlik önlemleri kimilerinin karşısına yurttaşlığa getirilen kısıtlamalar şeklinde çıkarken, tam bu sırada, işadamı sınıfı ya da birinci sınıf yurttaşlığın ulus-aşırı mekâna nasıl yayıldığına" (s. 1) örnek oluşturan NEXUS adlı hızlandırılmış sınır geçiş programı ve diğer Akıllı Sınır programları hakkında izanlı bir tartışma için bkz. Matthew Sparke, "A Neoliberal Nexus: Economic Security, and the Biopolitics of Citizenship of the Border", Political Geography (Ocak 2006). Yukarı

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X