ISBN13 978-975-342-845-3
13x19,5 cm, 544 s.
Yazar Hakkında
İçindekiler
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Irmak Zileli, “Kurmaca üzerine bir başucu kitabı”, Remzi Kitap Gazetesi, Mayıs 2012

Okur, yazar ya da eleştirmen, bir edebiyat eserine hangi gözle bakıyor olursanız olun ufkunuzu açacak bir kitap Kurmacanın Retoriği. Ne tuhaftır ki birinci baskısının üzerinden 51, ikinci baskısının üzerindense 29 yıl geçtikten sonra ancak kazandırılmış Türkçeye. Wayne C. Booth’un, cüssesiyle insanı ürkütse de, işi yokuşa sürmeyen anlatımıyla benzerlerinden ayrılan bu çalışması başucu kitabı niteliğinde. Bu tür eleştiri ve kuram kitaplarında sıkça karşılaştığımız “anlaşılmazlık” sorunu Kurmacanın Retoriği için tümüyle geçersiz. Kuşkusuz herkesin bir “ağrı eşiği” vardır. Bir metnin anlaşılırlık düzeyiyle ilgili değerlendirme, kişinin alışkın olduğu okuma biçimine, aşina olduğu kavramlara göre değişir. Yine de Kurmacanın Retoriği için şunu gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki, belli bir oranda edebiyatla ilgili, kurmaca üzerine okumayı seven okurun rahatlıkla içine girebileceği, keyif alacağı bir kitap elimizdeki. Açıkçası, bunun üzerinde bu kadar durmamın nedeni “ağrı eşiğimi” belirleyen kimi yaralara sahip olmam. Yeri gelmişken, çevirilerden mi, yazarın kendisinden mi kaynaklandığını bir türlü çözemediğim, bu tür eserleri okunmaz hale getiren dil sorununa da parmak basmış olayım.

Bir kurmacada yazar sesi ne kadar yer almalıdır? Anlatmak mı makbuldür, göstermek mi? Muğlaklığın derecesi ne olmalıdır ki okur yazarın hayal ettiği okumayı yapabilsin? Güvenilir anlatıcı ile güvenilmez anlatıcının metne kazandırdıkları ile kaybettirdikleri nelerdir? Bu ve benzeri sorular soran ama soruların içindeki netlik arayışına rağmen, yanıtları keskin doğrulara bağlamayan bir kitap Kurmacanın Retoriği .Tam aksine, o güne dek verilmiş yanıtların içinde barındırdığı kesin yargılara itiraz eden bir yapıt. Herhangi bir eseri kurgularken ya da eleştirirken “yazar sesi baskın olmamalıdır”, “edebiyatta anlatmak değil göstermek daha sanatsal olandır” gibi genel yargıların sakıncalı olduğunu döne döne vurguluyor Wayne C. Booth. Onun temel ilkesi, herhangi bir kurmaca yapıtı genel doğrulara göre değil, o yapıtın kendi iç sesine ve mantığına göre değerlendirmek. Bu ilkenin en basitleştirilmiş ifadesi, yazarın kelimeleriyle şöyle: “Herhangi bir şeyi kötü yaparsan sonuç kötü olur.” Buradan hareketle, bir eseri değerlendirmemizde bize hiçbir dogmanın yön vermemesi gerektiğini söylüyor aslında Booth. Edebiyat tarihinin çeşitli dönemlerinde oluşan yaklaşım farklılıklarının neredeyse geçersizleştiği bir bakışı var yazarın. Bu bakışıyla, aslında egemen eleştiri anlayışları üzerine eleştirel bir okuma yapılabileceğini de düşündürmüş oluyor. Sözgelimi, modern edebiyatla birlikte yazar sesinin öne çıktığı eserlerin yerden yere vurulmasına varan eleştiri anlayışını eleştiren Booth, kimi haklı sorular soruyor okura. Bu sorular ışığında yazar sesinin sıfırlandığı izleniminin yaratıldığı hallerde bile, yazarın olmamayı seçmesinin de aslında onun varlığının işareti olduğunu vurguluyor. Yazar sesinin asla gerçekten kesilemeyeceğini örnekleriyle anlatırken, yazar ortalarda yokmuş gibi davranmanın bir kandırmaca olduğunu belirtiyor. “Bu bakımdan, sadece yazarın kendi sesinden konuştuğu yerlere değil, her dramatize edilmiş karaktere dair güvenilir ifadelere karşı çıkmamız gerek, çünkü fazla dramatize edilmiş anlatıcının icra ettiği anlatı edimi bile başlı başına yazarın bir karakterin uzatılmış ‘içeriden görüşünü’ sunmasından ibarettir.” O halde diyor, neden tek tek eserler üzerinden değerlendirme yapmak mümkün olmasın? Bir eserde baskın bir yazar sesi makbulken, bir başka eserde yazarın “yokmuş gibi davranması” daha yerli yerinde olamaz mı? Wayne C. Booth, iki biçimin de iyi ve kötü örneklerini sayarak bu savını destekliyor. Şöyle soruyor. “Nasıl oluyor da bazı kitaplarda yazarın yorumu eseri mahvederken, ‘Tristram Shandy’deki uzun yorumlama bize büyüleyici gelir?”

Aslında meselenin, genel kurallara bağlı olarak değil, tek tek eserlerin kendi bünyesinin neyi istediği üzerinden değerlendirilmesi gerektiği çok açık bir biçimde görülüyor. Booth’un da kitap boyunca vurguladığı şu ki, önemli olan, bir eserin “dramatik zorunluluğu ile retorik işlevin birleşmesi”.

Yazar, Homeros’tan Shakespeare’e, Henry James’ten Laurence Sterne’ye, Proust’tan Joyce’a dek, pek çok yazarın eserinden somut örnekler vererek kurmacanın retoriği üzerine önemli konuları tartışıyor. Demin örneğini verdiğim yazar sesinin ne düzeyde kullanılması gerektiğinin yanında, kurmacanın gerçeklik boyutu, anlatma ile gösterme arasındaki farklılıklar, yazarın metni kaleme alırken okurunu ne derece dikkate alacağı sorunu, anlatıcı sesi belirlerken karşılaşılan riskler ve muğlaklık gibi sorunlar, yine yukarıdaki temel yaklaşım ekseninde ele alınıyor. Örneğin bir eserde birinci tekil bir anlatıcı sese ne derece güveneceğiz? Kendiyle ilgili algısı baştan aşağı yanlış olan bir karakterin yorumsuz anlatısı ne gibi riskler barındırır? Tam da bu konuda, “Anlatı Türleri” başlıklı bölümde anlatıcının birinci tekil mi olacağı sorusuna yanıt vermenin yeterli olmadığını, bunu belirledikten sonra şu soruları sormak gerektiğini vurguluyor Booth: “Nasıl bir birinci tekil şahıs? Ne kadar eksiksiz karakterize ediliyor? Anlatıcı olarak kendisinin ne kadar bilincinde? Ne kadar güvenilir? Gerçekçi çıkarımla kısıtlanmışlık düzeyi nedir, ne ölçüde gerçekçiliğin ötesine geçen bir imtiyazı olacak? Hangi noktalarda hakikati söyleyecek ve hangi noktalarda yargıda bulunmayacak, hatta yalan söyleyecek?”

Özellikle modern edebiyat sonrası gelişen eleştirinin temel argümanlarını tartışan Booth, zaman zaman “geleneksel” biçimlerden yana olduğu izlenimi yaratmış gibi görünse de, 1983 yılında yapılan ikinci baskıya sonsözde bunu da açıklığa kavuşturuyor.

Kurmacanın Retoriği ders kitabı niteliğinde, edebiyat eleştirisi ve okumalarında yol gösteren, tutarlı, anlaşılır, açık ve kapsamlı bir kitap. Booth, retoriğin temel soru ve sorunlarını yan yana getiriyor. Başucu kitabı olma hakkını da oradan alıyor.

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X