| |  |  | ISBN13 978-975-342-404-2 |  | 13x19,5 cm, 139 s. | 
 Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | Diğer kampanyalar için |  | 
 | 
 |  | Özgürlükçü Düşüncenin Peşinde | Yayıma Hazırlayan: Semih Sökmen | 
 Özgürlükçü Düşüncenin Peşinde daha önce Kovulanın İzi adlı deneme kitabını yayımladığımız Yaşar Çabuklu’nun ikinci kitabı. Günümüzün koşullarında özgürlük mücadelesi nereden boy verebilir? Yeni sosyal hareketleri eski muhalefet biçimlerinden ayıran ne? Yaşar Çabuklu bu sorulara yanıt ararken, iktidar kurumlarının ve tahakküm biçimlerinin geçmişten günümüze geçirdiği değişimleri ve bunun karşısında özgürlükçü muhalefetin yeni deneyimlerini ele alıyor. Farklı zamanlarda farklı nedenlerle kaleme alınmış bu yazıları, bir kitap için yazılmış bölümlermişcesine uyumlu kılan ve yazarın tutkuyla takip ettiği bir tema var: Özgürlükçü düşünce nerede? Gündelik hayat, alt kültürler, otonomlar, rizom, doğrudan demokrasi, dayanışma, küreselleşen medya, yaşam tarzı anarşizmi, Marx, Tolstoy, Weil ve Nietzsche bu arayışın belli başlı uğrakları. Aynı arayışı içinde duyan okurun severek okuyacağı denemeler bunlar.|  | İÇİNDEKİLER | 
Kurumlar ve TahakkümKapatılma ve İktidar
 Güvenlik Toplumu
 Medya Küreselleşirken
 Kurumların Gölgesinde
 
 Gündelik Hayat, Otonomi ve Dayanışma
 Gündelik Hayat ve Anarşi
 Yeni Sosyal Hareketler
 Altkültürler ve Mikro Politika
 Otonomların İzinde
 Rizom ve Anarşi
 Geçici Doğrudan Demokrasi Bölgeleri
 Popüler Kültür ve Muhalefet
 Şenlik ve Muhalefet
 Karşılıklı Yardım ve Dayanışma
 Dayanışmacı Toplumlar
 
 Anarşik Tonlar
 Klasik Anarşizmden Postyapısalcı Anarşizme
 Anti-Otoriter Düşünce Karşısında Marx
 Yirmi Birinci Yüzyıl Anarşizmi
 Anarşist Bağbozumu
 Tolstoy: Bir Hıristiyan Anarşisti
 Weil: Mistik Bir Özgürlükçü
 İlkellik ve Anarşi
 Toplumsal Anarşizm Marjinallere Karşı mı?
 "Olumsuzun" Anarşisi
 Nietzscheci Anarşizmin Düşündürdükleri
 Anarko-Feminizm ve Beden
 |  | OKUMA PARÇASI | 
"Kapatılma ve İktidar", s. 9-12 Bir cezalandırma biçimi olarak düzenli kapatma uygulaması ve hapishane sistemi esas olarak on sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıllarda ortaya çıkar. Daha önceki monarşiler sert ve baskıcı niteliklerine rağmen toplum üzerinde yaygın bir kontrol sağlayamamıştır. Birtakım yasalar vardır ama bunlar ne keyfi krallık yönetimi ne de halk tarafından umursanır. Öte yandan gümrük, ticaret vb. konularda yasaları ihlal eden burjuvazi, vergi kaçıran köylülere karşı hoşgörüyle yaklaşır. Suçlular genellikle adaletten kaçar, ancak yakalandıklarında da konulacakları bir hapishane yoktur. Aynı şekilde deliler de toplum içinde serbestçe dolaşırlar, on dokuzuncu yüzyılda kurulacak olan akıl hastaneleri gibi yerlere kapatılmamaktadırlar henüz. On sekizinci yüzyıl sonu ve on dokuzuncu yüzyılda kapitalizmin gelişmesiyle birlikte toprağa bağlı nüfus kentlere göçüp fabrikalarda çalışmaya başlar. İşgücünün serbest dolaşımına eşlik eden sosyal ve politik hareketlilik burjuvaziyi ürkütür. Burjuvazinin mülkiyetindeki üretim araçlarının, makinaların proleter sınıfın elinin altında olması toplumun denetim altına alınmasını gerekli kılar. Köyden gelip fabrika disiplinine alışamayan, işten kaytaran işçilerin disipline edilmesi, eğitilmesi, üretim aygıtına sıkı bir şekilde bağlanması, düzenli, hiyerarşik, otoriter bir şekilde işleyen fabrika içine kapatılması gerekir. Aynı disipliner süreç içinde öğrenciler yeni kurulan okullara, askerler kışlalara, deliler akı... | Devamını görmek için bkz. |  | 
 |