 | ISBN13 978-975-342-673-2 | 16X21 cm, 160 s. |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için |  |
|
| | ‘68 Afişleri ODTÜ Devrimci Afiş Atölyesinin Öyküsü Kapak ve Kitap Tasarımı: Yılmaz Aysan |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Mayıs 2008 |
‘68’in devrimci ruhunun en önemli parçası, üniversitede, sokaklarda, grev ve işgallerde kendini afişlerle ifade etmesiydi. Devrimci afiş atölyesi, ODTÜ Mimarlık Fakültesi’nde, ilk deneyimlerini Mimarlık Balosu afişlerinin basılmasından edinmiş bir grup öğrencinin inisiyatifiyle ortaya çıktı. Kısa zamanda devrimci kampanyalar yazmaya, tasarlamaya girişti. El yordamıyla baskı teknikleri geliştirdi. Sonunda yüz binlerce afiş üreterek Türkiye’nin dört bir köşesine dağıtan bir organizasyona dönüştü...Yılmaz Aysan, atölyenin kuruluşunda ve gelişmesinde rol oynamış, orada bizzat çalışmış Ahmet Sönmez, Ali Artun, Ertuğrul Kürkçü, Hasan Barutçu ve Sait Kozacıoğlu’nun tanıklıklarını ve 68-70 döneminin afişlerinden bulunabilen örnekleri bu kitapta bir araya getirdi.  | İÇİNDEKİLER |
Önsöz: Yılmaz Aysan Hasan Barutçu Ahmet Sönmez Doç Ofset Ali Artun Ertuğrul Kürkçü Dev-Genç iddianamesinde yer alan afişler Sait Kozacıoğlu İpek baskı tekniği elkitabı ODTÜ afişleri Aynı dönemde yapılan diğer afişler Biyografiler Sonsöz  | OKUMA PARÇASI |
Giriş: Hep genç ve özgür olmak, Yılmaz Aysan, s. 6-9. Aradan kırk yıl geçti ama o yaşlanmadı. Kâğıdı sarardı, yırtıldı ama 1968’lerden kalan bu afişteki sol yumruğu havada, haykıran, isyankâr genç hâlâ gepgenç, hâlâ özgür ve hâlâ yakışıklı. Bazılarınız bu kitaptaki afişlerin hiçbirini görmedi, görünce ve hikâyelerini okuyunca, olan bitene çok şaşıracak. Bazılarınız ise hiç unutmadı. Bu afişler, herkesi eski günlere götürecek, o günlerin ruhunu; eşit, kardeşçe ve özgür ruhunu, cesur ruhunu yeniden tattıracak. Ankara’da, ODTÜ’de 1968-70 döneminde öğrenciler yeni bir afiş stili geliştirdiler. O güne kadar, profesyonel afiş tasarımcıları ve reklamcıların tasarım tekelinde olan ve ticari matbaalara bağımlı olan afiş sanatında güçlü bir kopuş yaşandı. Teksir, serigrafi ve bunlara ek olarak kendi icat ettikleri tekniklerle çoğu anonim ve kendiliğinden, o anda orada bulunanların katkısıyla oluşmuş afişler ürettiler. Sloganları da kendileri yazıp, o sloganlara en uygun imajları, o günlerde erişebilecekleri kısıtlı kaynaklardan, dergilerden, fotoğraflardan yararlanarak kendileri yarattılar. 1917 devriminde, 1936’da İspanya iç savaşında, 1960’larda Küba’da ve eşzamanlı olarak Fransa’da olduğu gibi; amatör, profesyonel, öğrenci, hoca, tasarımcı veya değil, hep birlikte “kooperatif“ bir anlayışla çalıştılar. Afişleri, satılsın, koleksiyoncular saklasın diye veya sanatsal bir faaliyet olsun diye yapmadılar. O anda kullanılsın diye yaptılar ve anında kullandılar. Afişler... Devamını görmek için bkz. |  |
 | ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Kerem Morgül, "68 Afişleri: ODTÜ Devrimci Afiş Atölyesinin Öyküsü", Bianet, 24 Mayıs 2008 Yılmaz Aysan'ın kitabı, "kentlilerin henüz 'billboard'larla tanışmadığı ve duvarların boş olduğu" bir dönemde ODTÜ Mimarlık Fakültesi'nde basılan devrimci afişlerden yola çıkarak bir kuşağa ışık tutuyor. Belki de o coşkulu ruhu yakalamak için yeniden isyankâr, canlı ve kardeş afişler üretmek lazım. "Bağımsızlık için omuz omuza (elinde kitap bir öğrenci, elinde buji anahtarı bir işçi, elinde kazma bir çiftçi, omzunda tüfek fişeklik miğfer bir asker resmi)." 12 Mart 1971 askeri muhtırasından sonra açılan Dev-Genç davası iddianamesinde "devrimci hareketin ne kadar yaygın ve ürkütücü olduğunu vurgulamak için" örgütün imzasını taşıyan afişlerin listesine yer verilmişti. Sahiden de 1960'ların sonunda geniş bir kitlesellik ve eylemlilik yakalayan devrimci hareketin önemli unsurlarından biriydi afişler. "Kentlilerin henüz 'billboard'larla tanışmadığı, sokak duvarlarının neredeyse bomboş" olduğu yıllarda şehirleri rengarenk fikirlerle donatan onlardı. Ve onlar, "özel radyo ve televizyonlarla internetin olmadığı" bir dönemde devrimciler için en "canlı" iletişim araçlarıydı. Devrimciler onlar aracılığıyla özlemlerini, taleplerini, öfkelerini ve en güzel ütopyalarını dile getirdiler. Kent duvarlarında kol kola veren afişlerde öğrenci, işçi, köylü ve askerleri omuz omuza getirdiler. ODTÜ Devrimci Afiş Atölyesi İşte o yıllarda Orta Doğu Tekn... Devamını görmek için bkz. |  |
Sennur Sezer, “ ‘68 Afişleri”, Evrensel Kültür, Temmuz 2008 Fransız devrimini, o kısacık komün günlerini anlatan bir dizeyi unutmak mümkün değil: Ne de çabuk geçti kiraz zamanı... Bu dizenin söylenceleri de var elbet. Ama o yalın anlamıyla yiten bir aşkın, bir güzelliğin ağıtı bir dize. Bir iç çekişi... Benim için ‘68 bir kiraz zamanıydı. Birçok yaşıtım için de. O coşkuyu bir kez daha yaşamıştık gerçi, sekiz yıl önce. O zaman biraz gençtik alanlarda haykıranlardan, şimdi biraz büyüğüz o kadar. Ve çoğumuz o dönemde sevdalıyız. Başımız dönüyor sevdamızdan, umutluyuz gelecekten. O kadar umutluyuz ki, dünyayı çocuklar doğurmaya değer buluyoruz. Üniversite işgallerini desteklemeye giden aydınlar içinde, o dönemin Güzel Sanatlar Akademisi’nde açılan bir şiirresim sergisinde (Faşizm geliyor uyarılı) karnı burnunda bir genç kadınım. Tomris Uyar, Kanlı Pazar’da hırpalandığında H. Turgut Uyar’a hamile... Bunlar küçük ayrıntılar ama yine de bilinmeli. Çünkü 12 Mart 1971 balyozu hepimizin yüreğinde, beyninde yeşeren o yediveren umudu sindirmek için indi. Bizim ‘68’in tanıkları, belgeleri... ‘68, tanıkları henüz bütünüyle kocamamış bir dönemdir. Türkiye’deki ‘68’in dünyadaki fırtınayla paralellikleri yanında, ondan ayrılan yanları da anlatıldı/ belgelendi; daha da anlatılmalı, belgelenmeli. Çünkü yalnızca bir gençlik hareketi olarak yorumlanamayacak bir dönem söz konusu. Tiyatrosu, şiiri, öyküsü ve afişiyle, bir sanatta yenilenmeden de söz e... Devamını görmek için bkz. |  |
|