ISBN13 978-605-316-421-0
13x19,5 cm, 168 s.
Yazarın Metis Yayınları'ndaki
diğer kitapları
Akıl Tutulması, 1986
Teori ve Pratik Üzerine, 2013
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Alacakaranlık, Monadoloji, Rulet, Değersizleşmiş kavramlar, s. 15-17

Alacakaranlık. — Gerek duyulan ideolojiler ne denli sallantılıysa o denli vahşice yöntemlerle korunmaları gerekir. Sallanan putların korunmasındaki çaba ve dehşetin düzeyi alacakaranlığın ne ölçüde bastırmış olduğunun göstergesidir. Avrupa’da endüstrinin gelişimiyle birlikte kitlelerin kavrayışı öylesine gelişmiştir ki, en kutsal mülklerin bundan korunması gerekir. Bunları iyi koruyanlar kariyerlerini yapmış demektir; basit sözlerle gerçeği dile getireninse vay haline: Genel, sistemli aptallaştırmanın yanı sıra ekonomik yıkım, toplumsal dışlanma, hapis ve ölüm tehdidi bu kavrayışın temel kavramsal iktidar araçlarına erişmesini engelleyecektir. Avrupa’daki büyük devletlerin emperyalizminin Ortaçağın odun yığınlarını kıskanması gerekmez, onun sembolleri Ortaçağ kilisesinin azizlerininkinden daha incelikli düzenekler ve daha ürkütücü muhafızlarla korunur. Engizisyon karşıtları o dönemin alacakaranlığını bir gündoğumu haline getirmişti, kapitalizmin bugün tüm insanlığı tehdit eden alacakaranlığı da insanlığın gecesine dönüşmek zorunda değildir.

Monadoloji. — Bir keresinde filozofun biri insan ruhunu penceresi olmayan bir eve benzetmişti. İnsanlar birbiriyle ilişki kurar, konuşur, ticaret yapar, birbirini izler ama bütün bunları birbirlerini görmeden yapar. Filozof insanların birbirleri hakkındaki fikirlerini de diğer insanların Tanrı tarafından tek tek herkesin ruhuna yerleştirilmiş resimleriyle açıklar. Bu resimler hayat süreci içerisinde dışarıdan hiçbir izlenim eklenmeksizin gelişerek insanın ve dünyanın tam bilinci haline gelir. Ne var ki bu teori tartışmaya açıktır. Bana göre insanların birbirleri hakkındaki bilgileri Tanrı’dan kaynaklanmaz, bahsi geçen evlerin pencereleri vardır ama bunlar dışarıda olup bitenin ancak küçük ve çarpıtılmış bir kesitinin içeriye girmesine izin verir her zaman.

Bu çarpıtma duyu organlarının özelliklerinden ziyade hayatımızda bütün deneyimlerimizin üzerinde şekillendiği ve onlara niteliklerini bahşeden temeli oluşturan endişeli ya da şen, ürkek ya da atak, ezik ya da hâkim, doygun ya da aç, donuk ya da uyanık ruhsal tavrımızdan kaynaklanır. İnsanların birbiriyle anlaşma ihtimali, dış olayların doğrudan etkisinin yanı sıra, bu temele bağlıdır. Şu iki sahne kapitalist toplumda insanlar arasındaki anlaşmanın genel düzeyinin sembolü olarak görülebilir: oyun arkadaşlarının yanından alındığına bozulmuş olan çocuk hasta amcasını ziyaret eder. Galler Prensi yeni üstü açık arabasının direksiyonunda yaşlı bir kadının yanından geçer.

Evlerin pencerelerini daha fazla açabilecek tek bir rüzgâr biliyorum: ortak ıstırap.

Rulet. — Sistemler küçük insanlar içindir. Büyükler sezgi sahibidir, hoşlarına giden sayılara oynarlar. Sermaye ne denli büyükse yanlış çıkmış sezgilerini yenileriyle telafi etme şansı o denli büyüktür. Parası bittiği için oyunu bırakmak, masadan tam ayrılırken niyetlenip de oynayamamış olduğu sayının çıktığını duymak zenginlerin başına gelebilecek bir şey değildir. Zenginlerin sezgileri, fakirlerin kapsamlı bir şekilde denenemediği için her seferinde boşa çıkan zahmetli hesaplamalarından daha güvenilirdir.

Değersizleşmiş kavramlar. — Sosyalizme sempati duyan saygın bir biliminsanı bilimsel konuların konuşulduğu bir masada tarafsız bir katılımcının hümanizmden bahsettiğini duydu. Asil bir öfkeyle yanarak derhal azarladı bu saf şahsı: Hümanizm, “insancılık” onu yüzyıllar boyunca bir örtü olarak kullanan kapitalizmin en iğrenç eylemleri sonucunda değersiz, içi boş bir kavram haline gelmişti. Onurlu insanlar bu kavramı artık ciddi bir şekilde kullanamazdı, onu ağızlarına bile almıyorlardı artık. “Radikal bir biliminsanı!” diye düşündüm. “Peki ama iyi olanı tanımlamak için kullanabileceğimiz hangi kavram kalmıştı ki? Hepsi kötü eylemlerin üzerini örtmek için kullanılarak tıpkı insancılık gibi değersizleşmemiş miydi?”

Birkaç hafta sonra bu biliminsanının Hıristiyanlığın gerçekliği üzerine bir kitabı yayımlandı. Önce şaşırdıysam da sonradan kavramı değil meselenin özünü kaldırıp atmış olduğunu düşündüm.

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2025. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X