ISBN13 978-975-342-508-7
13x19,5 cm, 296 s.
Yazar Hakkında
İçindekiler
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Ertan Keskinsoy, "'Barış' mı hayal etmeli?", Radikal Kitap Eki, 18 Mart 2005

Hayal etmek ile gerçekleştirmek arasındaki çizgi uzaklaşmaya başladığında, insanın umudu da aynı oranda azalıyor. Hayalinizin asla gerçekleşmeyeceğini düşünmeye, sonra onu hayal etmemeye başlıyorsunuz. O hayal 'kırılıyor', erimeden önce. Bugünlerde kırılmaya en müsait kolektif hayallerimizden biri, barış üzerine olan. ABD, Irak'ı işgal etti, Suriye'yi ve İran'ı tehdit ediyor. Rusya, imzalamış olduğu uluslararası silahsızlanma anlaşmasını ihlal etme pahasına, bugüne kadarki en güçlü nükleer bombayı yaptığını göğsünü gere gere açıklıyor. Kuzey Kore çıkıp 'benim de nükleer bombam var' diyor. Afrika, açlık yetmezmiş gibi bir de iç savaşlarla kavruluyor, kırılıyor.

Görülen o ki, umut etmek için pek az neden var. Ama o nedenlerin de sağlam tuğlalarla örülmesi gerekiyor. Barış istiyorsak, nasıl bir barış istediğimizi düşünmek zorundayız. Evrensel Kültürler Akademisi tarafından 2002 sonunda düzenlenen Barışı Hayal Etmek başlıklı forum, bu çabaların en önemli adımlarından biriydi. 1992 yılında kurulan Akademi'nin üyeleri arasında Adonis, Jorge Amado, Margaret Atwood, Saul Bellow, Salman Rüşdü, Amin Maalouf, Octavio Paz, Zülfü Livaneli gibi isimler var. Konuşma yapanlardan bazıları ise, Paul Ricoeur, Umberto Eco, Ariel Dorfman, Julia Kristeva. Konuşmacıların hiçbiri, 'eğitim şart' gibi basmakalıp düşüncelere sığınmamış. Hatta bu tür toplantılarda olduğu gibi iman da tazelenmemiş. Hani, neredeyse, barışın gerekliliği bile masaya yatırılacak denli açık fikirli bir tartışma ortamı oluşmuş.

Durum böyle olunca, bazı düşünürlerin iyimserliği ile bazılarının karamsarlığı arasında, her birinin ileri sürdüğü geçerli nedenler arasında, savrulup duruyorsunuz. Önemli bir diğer nokta ise, oturumun Irak'ın işgalinden önce yapılmış olması. Birleşmiş Milletler'in pabucu henüz dama atılmamışken, Avrupa kendi içinde ikiye bölünmemişken yapılmış bir oturumda, özellikle AB projesinin daha ihtiyatsız okunduğunu görüyoruz. Gerçi bu kadar iyimser olmayanlar da var: Ricoeur, konuşmasında BM'nin hükümetlerarası bir kuruluş olmaktan kurtulamadığını, giriş metninde yer alan "Biz, halklar..." ifadesinin hiçbir zaman yaşama geçmediğini belirtiyor; Eco ise küreselleşme çağında küresel bir barışın artık mümkün olmadığını iddia ediyor. Ancak Eco'nun onun yerine önerdiği 'postmodern' barış, yani yerel barışlar, ne kadar gerçekleştirilebilir, o ayrı bir tartışma konusu.

Tartışmada en büyük iki eksiğin; savaşların ekonomik boyutlarıyla, toplumların birbirini anlaması olasılığının tartışıldığı konuşmaların zayıflığı olduğu söylenebilir. Örneği Ahlmark, demokrasiler arasında hiç savaş olmadığı gibi kısmen dogmatik bir saptamaya başvururken, bir demokrasinin bileşenlerini neler olduğunu tamamen gözardı ediyor. Ama asıl acı olanı, tüm bu iki günlük oturum bittikten sonra, soru-yanıt bölümünde İslam üzerinden dönen sert tartışmalar. Bizim bu topraklardan da aşina olduğumuz tartışmalari iki uygarlığın aslında birbirinden ne kadar kopuk olduğunu, belki de asıl kafa patlatılması gereken şeyin tüm güzelliği ve el değmemişliğiyle 'barış' kavramı değil, tüm meşakkati ile 'birbirini anlama' olduğunu işaret ediyor.

Son bir not ise kitabın kapağıyla ilgili. İçerideki tartışmalara pek uymasa da, kitabın adına bu kadar uyan bir fotoğraf seçiminden ötürü Emine Bora'yı kutlamak gerek.

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X