ISBN13 978-975-342-703-6
13x19,5 cm, 280 s.
Yazar Hakkında
İçindekiler
Okuma Parçası
Yazarın Metis Yayınları'ndaki
diğer kitapları
Peynir ve Kurtlar, 1996
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Önsöz, s. 13-15.

Bu kitapta son on yıl içinde yazdığım, üçü daha önce yayımlanmamış dokuz deneme var. Kitabın altbaşlığındaki "mesafe" kelimesi hem düzanlamda, hem de metafor olarak kullanılmıştır. 1998 yılından beri Los Angeles'ta hocalık yapıyorum. California Üniversitesi'ne devam edenler gibi, etnik ve kültürel açıdan çok çeşitli, entelektüel birikimleri benimkinden çok farklı olan öğrencilerle sohbetlerim, uzun süredir üzerinde çalıştığım araştırma konu ve başlıklarına yeni bir gözle bakmamı zorunlu kıldı. Bu konu ve başlıkların benim için önemi hiç azalmadı, sadece eskisi kadar aşikâr değil. Bildiğimi düşündüğüm bir şeyi daha iyi anladım: Sonuç olarak kültürel aidiyetle alakalı olan aşinalık, neyin geçerli olduğu konusunda bir kriter olamaz. Bütün dünya evimizdir demek, her şeyin aynı olduğu anlamına gelmez; biriyle veya bir şeyle karşılaşınca bazen hepimizin yolumuzu şaşırmış gibi hissettiğimiz anlamına gelir. Yeni bir şey söylemediğimin farkındayım, ama belki de durup bu durumun düşünsel verimliliği hakkında düşünmeliyiz. Derlemenin ilk denemesinde bunu yapmaya çalıştım. İlk yazdığım, temsil üzerine deneme bile (3. Bölüm), çok geniş bir konuyu birkaç sayfaya sıkıştırıp, Avrupa ve İtalya'yı çok geniş bir kronolojik ve mekânsal çerçeve içine yerleştirerek, okurda (öncelikle de yazarda) bu yolunu şaşırmışlık duygusunu uyandırma arzusundan doğdu. Bu denemede çift anlamlı bir belirsizlikle ilgilendim: hem bir tür mevcudiyet olan, hem de mevcut olmayanın yerine geçen imgelerin belirsizliği; ve Yahudiler ile Hıristiyanlar arasındaki, yakınlıkla mesafenin iki bin yıldır çoğunlukla ölümcül sonuçlar vererek iç içe geçtiği ilişkinin belirsizliği. Bu belirsizlikler, kitabın isminin de anıştırdığı ve putlarla imgeler üzerine denemede tartışılan putperestlik temasında birleşiyor. Bu tema, ilk iki emrin yan yana getirilmesiyle aniden sona eriyor: "Kendine bir put ya da herhangi bir şeyin suretini yapmayacaksın" ve "Tanrı'nın adını boş yere ağzına almayacaksın." Mitle ilgili sorgulamamda tekrar kelime ile imgenin yakınlığı konusuna dönüyorum. Eski Yunanlılar tanrılarını hem tasvir eder hem de isimlerini telaffuz ederlerdi; kelimelerin ve imgelerin doğası üzerine akıl yürütürlerdi. Ne var ki Yunanlılar ile Yahudiler arasındaki bu bariz karşıtlık belki de gizli bir simetrinin üzerini örtüyordu: Hem Yunanlıların mit üzerine düşünceleri, hem de Yahudilerin puta tapma yasağı mesafe koyma araçlarıdır. Yunanlılar ve Yahudiler, kendi tarzlarında, gerçekliğin içinde kaybolmadan, ona eleştirel bir gözle bakmalarını sağlayacak araçlar geliştirmeye çalıştılar. Hıristiyanlık ise kendini ikisinin de karşısında konumladı ve ikisinden de çok şey öğrendi.

Ben Katolik bir ülkede doğup büyümüş bir Yahudiyim; hiç din eğitimi almadım; Yahudi kimliğim daha çok baskının bir sonucu. Ait olduğum çoklu gelenek üzerinde düşünmeye, neredeyse farkında olmadan, ona mesafeli ve mümkün olduğunca eleştirel bir gözle bakmaya çalışırken başladım. Bu araştırmaları yaparken de, şimdi de, yeterince hazırlıklı olmadığımın fazlasıyla farkındayım. Birbirini izleyen İncil alıntılarını takip ederken, benim bile tahmin etmediğim bir bakış açısından onları okuyabildiğim, hatta İsa figürünü yorumlayabildiğim bir noktaya ulaştım. Burada yine, beni hep cezbetmiş, bitmez tükenmez bir temayla; yani göstermek ile anlatmak, morfoloji ile tarih arasındaki karşıtlıkla karşılaştım. İkinci, dördüncü, beşinci ve altıncı denemelerde üzerinde çeşitli açılardan akıl yürüttüğüm tema da bu. Yunanlıların başlattığı bir düşünme pratiği imgenin, ismin ve mitin farklılıklarına rağmen bir ortak noktaları olduğunu keşfetmemizi sağlamıştır: Bu ortak nokta, hepsinin doğruluk ve yanlışlığın ötesinde oldukları gerçeğidir. Bizim kültürümüzde, genel anlamda sanata atfedilen bir özelliktir bu. Yine de sanatsal kurgular, yasal kurgular gibi gerçeklikten bahsederler. Alışkanlığı kırma üzerine denememde (birincisi) ve biraz tersine çevrilmiş bir yoldan olmakla beraber Çinli mandarin üzerine denememde (sekizinci) bunu gösteriyorum: Birincisinde doğru mesafe, ikincisinde ise gereğinden fazla mesafe söz konusu; ilkinde empati yokluğu eleştirel mesafeye yol açarken, diğerinde empati eksikliği insanlığın unutulmasına yol açıyordu. Düşüncelerimi harekete geçiren mesafe, düşüncelerimin konusu; yani mesafenin kendisi, tarihsel perspektif (yedinci deneme) haline geldi: ve bu kitabı yazmış olduğumu fark ettim.

Birçok insanın yardımını aldım. Tek tek denemelerle bağlantılı olarak değindiklerimin dışında (kimseyi unutmadığımı umuyorum), profesyonelliğiyle kitabın hazırlanmasına büyük katkıda bulunan Giovanna Ferrari'ye teşekkür etmeliyim. Özellikle yoğun ve faydalı konuşmalar yaptığım insanları da saymak istiyorum: Perry Anderson, Pier Cesare Bori, Saul Friedländer, Alberto Gajano, Stefano Levi Della Torre ve Franco Moretti.

Amos Funkenstein ile tanışıp arkadaş olmasaydım bu kitabı asla yazamazdım. Onu burada büyük bir sevgi ve minnetle anıyorum.

Bu sayfalara veda ederken, en yakın ve uzak arkadaşım, Adriano Sofri'yi; Ovidio Bompressi ve Giorgio Pietrostefani'yi düşünüyorum, masumiyetlerinin yakında anlaşılması umuduyla.

BOLOGNA, ARALIK 1997

Bu kitabı yazmayı Berlin'de, Wissenschaftskolleg'de yoğun ve huzurlu bir çalışma yılı esnasında bitirdim. Bunu mümkün kılan herkese teşekkür ederim.

İlk deneme 1996'da Representations adlı kitapta yayımlandı; ikincisi, I Greci, c. 1, Noi e i greci içinde, haz. S. Setis (Torino, 1996); üçüncüsü, Annales içinde, 1991; beşincisi, Sight and Insight: Essays in Art and Culture in Honour of E. H. Gombrich içinde, haz. J. Onians (Londra, 1994); sekizincisi, Historical Change and Human Rights: The Amnesty Lectures 1994 içinde, haz. O. Huffon (New York, 1995); dokuzuncusu, La Repubblica içinde (Ekim 1997). Hepsi –özellikle de üçüncüsü– kitap halinde yayımlanmak için gözden geçirildi. Kitabın İtalyanca adı Occhiacci di legno'dur (Milano, 1998).

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X