ISBN13 978-975-342-820-0
13x19,5 cm, 104 s.
Yazar Hakkında
İçindekiler
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Yazarla Söyleşiler
KAMPANYADA
Liste fiyatı: 104.00 TL
İndirimli fiyatı: 46.80 TL
İndirim oranı: %55
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
Ayşegül Devecioğlu diğer kitapları
Kuş Diline Öykünen, 2004
Ağlayan Dağ Susan Nehir, 2007
Kış Uykusu, 2009
Ara Tonlar, 2015
Güzel Ölümün Öyküsü, 2019
Arkası Mutlaka Gelir, 2020
Anatomi Dersi, 2022
AYIN ARMAĞANIAYIN ARMAĞANI
Murathan Mungan
Aile Albümü
Murathan Mungan’ın Seçtikleriyle
1. Basım
Liste Fiyatı: 176.00 TL yerine armağan
Diğer kampanyalar için
 
Ayşegül Devecioğlu
Başka Aşklar
Kapak Resmi: Sevinç Altan
Kitabın Baskıları:
1. Basım: Eylül 2011
2. Basım: Nisan 2021

Ablasının yokluğunun farkında bile değildi. Önemli olan, birinin, Koltuk'ta oturmasıydı. Kim olduğu önemli değildi, herhangi biri olabilirdi. Çığlığa benzeyen o sesle bağırdığında onunla ilgilenildiği sürece sakindi.

Ablasının kapalı balkonun penceresinden düşmesinden sonra, başsağlığı için yıllardır kapısını çalmadıkları eve gelen komşular ona bakıp "Bilmiyor, değil mi?" diye fısıldaşmışlardı.

"Yazık, hiçbir şeyin farkında değil, ot gibi işte!"

Konuşacak bir şey olmadığından lafı uzattıkça uzatmışlardı.

"Senin eline bakıyor garip, verirsen yiyecek, vermesen yemeyecek!"

Çekyatlardan birinde öne arkaya sallanarak oturuyor, ölü evine getirilmesi âdetten olan börek, dolma, kek tabaklarına bakıyordu.

Daha önce Kış Uykusu'ndaki öykülerini okumuştuk Ayşegül Devecioğlu'nun. Bu kez altı öykü ile okur karşısında: Koltuk, Tek Çaresi Ölümmüş, En Çok Karşılaştığım Adam, Kötü, Kurşun Memed ve Xet. Birbirinden farklı coğrafyalarda geçen benzemez hayatları anlatsalar da hikâyelerin ortak bir harcı var: aşk; belki varlığından çok yokluğuyla aşk...

İÇİNDEKİLER
Koltuk
Tek Çaresi Ölümmüş
En Çok Karşılaştığım Adam
Kötü
Kurşun Memed
Xet
OKUMA PARÇASI

Koltuk’tan, s. 11-13.

Sabah uyandığında, zihninde beliren ilk şey Koltuk'tu. Uykuyla uyanıklık arasındaki alacakaranlıkta, hep aynı sorunun izini sürerken, karşısına O çıkıyor... Kaçıyor; kim olduğunu, niye uyandığını, niye yaşadığını anımsamaya çalışarak, uçsuz bucaksız boşlukta gizlenebileceği bir çukur arıyor...

Gözlerini açmıyor; odadaki gölgelerin kaybolmasını bekliyor. Gün yavaş yavaş ağarana, caddenin artan uğultusu ölülerin fısıltılarını silene dek bekliyor...

Koltuk salonda, salon diye adlandırmanın, hatta küçük salon diye adlandırmanın –ablası böyle diyordu– düpedüz saçmalık olduğu büyükçe odada duruyordu; başka hiçbir şey yokmuş, camdan görünen o perişan manzara bile yokmuş gibi; tek başına...

Sanki yalnızca bu ev değil kendi varlığı da henüz embriyon halindeyken, bir bulutun içinden belli belirsiz ortaya çıkarken, o zaman bile, bütün bu karanlık anlara eşlik etmek için oradaydı.

Rüzgârdan karışan saçlarını düzeltmeye çalışıyordu ada...

Devamını görmek için bkz.
ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER

Pakize Barışta, "Ayşegül Devecioğlu’nun zamanı donduran hikâyeleri", Taraf Gazetesi, 23 Ekim 2011

Zamana sığmayan, edebiyata sığar.

Çünkü zamanın ruhunu taşır edebiyat.

Zaman, hayatın sürekli artan genişliği ve derinliği karşısında çaresiz kalır çoğu zaman; hayata yoldaşlığında geri kalır hatta.

Oysa edebiyatın hayatı kapsayıcılığı sürekli genişleyen bir ruha sahiptir.

Yazar, hayatı bu ruha sığdırıverir işte; acısıyla, hüznüyle, sevinciyle.

Edebiyat, sözüyle ve yazısıyla, kendine ait bir zamanla karşılamış olur hayatı; özellikle bu coğrafyada hakikati de içinde barındırır.

Edebiyatın hakikat arayışı, taşıdığı zamanın ruhuyla birleşince edebî tarihsel bir hafıza doğar; artık tarih duygusu kayıt altına alınmıştır.

Tıpkı Ayşegül Devecioğlu’nun yazısında olduğu gibi.

Başka Aşklar adlı hikâye kitabında yazar, zihnimizi ters köşeye sıkıştırıyor.

Gözlerimizi kaçırmadan hayat aynasına cesaretle dik dik bakmaya zorluyor; sürdürdüğümüz hayatı a...

Devamını görmek için bkz.

Jaklin Çelik, "Devecioğlu’ndan ‘bir zehirli armağan’", Agos Kitap/Kirk, Ekim 2011

Zaman, mekân ve içinde bulunduğumuz kaçınılmaz olan an. Bellek, anımsama ve yanılsamalarla, mekân ve zamanın izini sürerek onunla bugüne dair somut bir cümle kurmaya çalışır. Ama genelgeçer kanaatin aksine zaman o kadar durağan ve katı ki içinden geçen her şey onun şeklini alır. Her şey gibi cümleler de şeklini kaybeder, sözcükler asılı bir ipten kayarcasına düşer. “Zaman, gündüzleri yapraklar, kuşlar ve belli belirsiz seslere karışıyor, geceleri ağaçların arasında titrek, yorgun bir fısıltıya dönüşüyordu.” Zamanın onca katılığı karşısında vaat ettiği huzur da bir ütopyadır. Tahayyülü bir anlıktır ve gerçek kaskatı bir şekilde karşımıza dikilir. “... Kapı açıldı ve yüksek topuklarla son bulan bir bacak, tıpkı filmlerdeki gibi dışarı uzandı; sarışın, çok gösterişli bir kadın kapıyı sertçe kapattı.” (s. 53) Dolayısıyla zamana mayalanan huzur da bozulmaya hazır pusuda bekler.

Ayşegül D...

Devamını görmek için bkz.

Ömer Özdemir, "Aşkların sustuğu yerde", Kitap Zamanı, 3 Ekim 2011

Kuş Diline Öykünen ve Orhan Kemal Roman Armağanı sahibi Ağlayan Dağ Susan Nehir adlı kitaplarından sonra, okurlarını şaşırtarak Kış Uykusu adlı bir öykü kitabı yayımlamıştı Ayşegül Devecioğlu. Başka Aşklar, yazarın ikinci öykü kitabı. Roman kadar öyküde de kalıcı olacağının işaretlerini veren, kendi öykü dilini en başından kurmuş bir yazarla karşı karşıyayız. Devecioğlu, bir yandan Türk öykücülüğünde epeydir mesafeli durulan toplumsal meseleleri tartışıyor, diğer yandan da bütün bu çabasını parlak buluşların, etkileyici bir kurgunun ve zaman zaman öne çıkan çatışmalı bir dilsel sahnenin önüne çekerek okurunu acıyla yoğrulmuş bir dünyanın eşiğine getiriyor. Yazarın daha önce şehirlerde hayat bulan, 12 Eylül’ün yarattığı tahribatı konu edinen öyküleri bu kez kasabalara, sınır boylarına, başka acılara uzanıyor.

Dile gelmeyen aşk<...

Devamını görmek için bkz.

Şadiye Narin, "Öteki hikâyeler", Taraf Kitap Eki, Ekim 2011

Başka zamanlar ve coğrafyalarda geçse de her gün karşılaştığımız, göz göze geldiğimiz, belki de muhabbet ettiğimiz kadınların unutulmuş, bir kenara itilmiş, karşılığı olmayan aşklarını, arzularını ve hayatı olduğu gibi kabul edişlerini anlatıyor Ayşegül Devecioğlu Başka Aşklar’daki öykülerde.

Eskiden deniz gören evlerin artık görmeyen salonlarında, mutfaklarında, kestane ağaçlarının şahitliğinde, sınırla dağ arasındaki mayınlı bölgelerde sessiz sedasız yaşanan, yaşanmadan biten aşklar ve bu aşkların kadın kahramanlarının hayatlarındaki kırılma noktaları. Birbirinden bağımsız görünen bu öykülerin ortak noktası aşk gibi görünse de aslında kadınlar. Kentli, kasabalı, fakir, zengin, Türk, Kürt, yaşlı, genç, transseksüel…

Bütün bu kadınlar öyle büyük büyük yaşayan kadınlar değil. Gözümüzün önünde olsalar da görmediğimiz kadınlar. Hayatın gündelik rutininin içinde kaybolup giden, seslerini ...

Devamını görmek için bkz.

Yalçın Tosun, "Gülümsedi. Güliz içine çekti", Radikal Kitap, 30 Eylül 2011

Ayşegül Devecioğlu’nun 2009 yılındaki Kış Uykusu adlı öykü kitabını, yeni bir öykü kitabı izledi: Başka Aşklar. Daha önce iki romanı yayımlanmış bir yazarın öyküyle olan serüveninin devam ediyor olması bile başlı başına ilgiyi hak ediyor.

Melih Cevdet Anday’dan bir epigrafla başlıyor kitap: “Çünkü saatler dardır, her şeyi almaz.” Epigrafların kitaplar için kimi zaman tehlikeli ipuçları taşıdıklarını söylerler; bu cümle de, bir uyarı gibi adeta, okuyucuya birazdan okuyacakları öykülerde yaşanmamışlıkların, geç kalmışlık ve pişmanlıkların haberini daha en başından veriyor.

Başka Aşklar başlığı altında toplanan altı öykünün ilki, belki kendini en az ele vereni ve en çok gizleyeni. “Koltuk” adındaki öykü, bu yönüyle, Devecioğlu’nun bir önceki kitabı Kış Uykusu’ndaki öykülere daha bir yakın duruyor; Başka Aşklar içindeki b...

Devamını görmek için bkz.

Aslı Güneş, "Başka aşkın öyküleri", Milliyet Sanat, Eylül 2011

Dizi sezonu başladı. Açık pencerelerden sokağa taşan kakofonide neler yok ki? Yakışıklı erkeklerin, güzel kadınların mendil ıslatan aşkları, iç çekişleri, gözyaşları... Birkaç sezon boyunca tanıklık ettiği, mutlu sonla biten imkânsız aşkların büyüsüne kapılıp şehre sırtlarını dönen insanlar, “Başka Aşklar”ın varlığını da unutur olmuşlar. Oysa, şehrin atkestaneleriyle gizlenen çıkmazlarında, mutaassıp çatıların altında, utangaç eviçlerinde yaşanan başka aşklar da var.

Kent hayatının yalnızlığı

Ayşegül Devecioğlu’nun son kitabında, birbirlerine tematik olarak bağlanan altı öyküde anlattığı aşklar... Kentli yaşama, kentin kaosuna karşı mesafeli ve eleştirel bir duruşun mekânı haline gelen “taşra”larda ya da, adımlarını İstanbul’un hızına bir türlü uyduramayan uzak mahallelerde çatıların altında yaşanan her yaşam bir aşk doğuruyor içinde. Sonuçsuz, yaşamın belirli bir anın...

Devamını görmek için bkz.

Seval Şahin, "'Başka', 'Başka' ve 'Başka Aşklar'...", İAN Edebiyat, Eylül 2015

Ayşegül Devecioğlu’nun Başka Aşklar adlı hikâye kitabı “aşk” teması etrafında dönen anlatılardan meydana gelen bir eser. Fakat eser bize sadece aşkı değil “başka” aşkları anlatıyor.

Eserde öncelikle dikkati çeken unsur, iki kadın ve bazen bir bazen de birden çok erkeğin konu olduğu hikâyelerden oluşması. Bu başka aşkları ise yıllar öncesinde kalmış bir sevgili, oğlunun arkadaşına karşı değişik duygular besleyen bir anne, sürekli karşılaşılan bir adam, apartmana taşınan aykırı kadın, köye gelen yabancı kadınların bahsettiği adam, oğlunu kaybetmiş bir annenin kızı oluşturuyor. Hikâyelerin ortak özelliği anlatıcıların kadın olması ve bize olağanın, sıradanın dışında kabul edilen ilişkileri anlatması.

Kitabın ilk hikâyesi “Koltuk”, kardeşleriyle yaşamış bir kadının hayatındaki aşkı gömmesiyle yaşamının nasıl bir karabasana çevrildiğini anlatıyor. Öyle ki adamın onu ...

Devamını görmek için bkz.
 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X