 |  Bu kitabı arkadaşına tavsiye et | | Türkiye’de yaşam uzun süredir, birbirini izleyen, birbirine eklenen krizlerle ifade ediliyor. Hem yaşanan hem algılanan anlamında "kriz" acaba bir politik strateji, bir yönetsellik biçimi mi? Kuşkusuz bu sorunun yanıtı Türkiye’nin yakın tarihinde, bu tarihe bakış açımızda yatıyor. İki ciltte topladığımız bu makaleler, verimli bir bakış açısına sahip: 2000’li yılların Türkiyesi'nin resmini çiziyorlar – eleştirel perspektifli ve genelde sınıf temelli çözümlemeye rağbet eden bir resim bu. Türkiye'nin sorunlarına daha fazla eşitlik ve demokrasi yolunda çözümler üretmesini talep eden bütün okurların, sosyal bilimlerde benzer konuları çalışan öğrenci ve araştırmacıların, daha iyi bir yaşam umuduyla yazılmış bu yazıları ilgiyle karşılayacağını düşünüyoruz. |
| | Türkiye'de Sınıf, İdeoloji ve Devlet Yayıma Hazırlayan: Semih Sökmen, Bülent O. Doğan Kapak Tasarımı: Emine Bora Hazırlayan İsim: Neşecan Balkan, Sungur Savran |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Mart 2004 |
Sürekli Kriz Politikaları'nda ele alınan konular siyaset üzerinde yoğunlaşıyor: 20. yüzyıldan devralınmış politik miras, devlet-burjuvazi ilişkisi, siyasal çatışma ve uzlaşma biçimleri, milliyetçilik, demokratikleşme, Kürt sorunu, dinsel kimlik siyasetleri ile sınıfların ilişkisi, Faşizmin siyasal stratejileri, Sosyalist Hareket, Avrupa Birliği’yle bütünleşme ve Kıbrıs Sorunu. |
| | Türkiye'de Ekonomi, Toplum ve Cinsiyet Yayıma Hazırlayan: Bülent O. Doğan Kapak Tasarımı: Emine Bora Hazırlayan İsim: Neşecan Balkan, Sungur Savran |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Mayıs 2004 |
Neoliberalizmin Tahribatı ilk cildin kaldığı yerden devam ediyor, ancak bu kez resmin iktisadi veçheleri ele alınıyor: Sermaye birikimi ve küresel kapitalizm, tarım, sosyal güvenlik, eğitim, silahlanma, gelir dağılımı, işçi sınıfı ve sendikacılık, emek piyasaları ve toplumsal cinsiyet rolleri. Türkiye’nin yakın tarihi, “neoliberalizm” diye adlandırdığımız iktisat politikalarının siyasal alanda hiçbir şekilde “liberalleşme” anlamına gelmediğini yeterince açık biçimde kanıtladı. Bu politikaların kutuplaşmayı ve eşitsizliği daha da artırarak Türkiye toplumu üzerinde yaptığı ağır iktisadi tahribatı ise bu ciltte okuyacaksınız. |
| Armağan2. Basım Liste Fiyatı: 405.00 TL yerine armağan |
Diğer kampanyalar için |  |
|
| |  | ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Neşecan Balkan, Sungur Savran, “Sunuş”, Sürekli Kriz Politikaları, s. 7-11 Bu kitap başlangıçta İngilizce bir derleme olarak tasarlandı ve 2002 yılında The Politics of Permanent Crisis. Class, Ideology and State in Turkey başlığıyla Nova Science yayınevi tarafından Amerika Birleşik Devletleri'nde yayımlandı. Böyle bir derlemeyi İngilizce olarak hazırlamaktaki amacımız çok yalın ifade edilebilir. Bazı önemli istisnalar olmakla birlikte, Türkiye hakkındaki İngilizce literatür genellikle sosyal bilimlerin ana akım olarak adlandırılabilecek düşünce ekollerinden kaynaklanır. Standart olarak kullanılan çalışmaların çoğunluğu, ya Amerikalı veya Britanyalı araştırmacıların Batı üniversitelerinin ve sosyal biliminin önyargılarına uygun olarak yaptıkları araştırmaların ürünüdür, ya da Türkiye'de düzen yanlısı bir bakış açısıyla yapılmış çalışmaların. Bizim amacımız, Türkiye'nin politik hayatının bazı boyutlarını, Marksist temelde ya da başka türden eleştirel bakış açılarına dayanarak ele alan araştırmacıların Türkiye üzerine çalışmalarını İngilizce literatüre katarak dünya okuruna alternatif bir yaklaşım sunmaktı. "Dünya okuru" diyoruz, çünkü İngilizce sosyal bilimler literatürü uzun zamandır sadece İngilizce konuşulan ülkelerde değil, bütün dünyada araştırmacıların, öğrencilerin ve sosyal bilimlere ilgi duyan insanların başvurduğu ana kaynak niteliğini taşıyor. Amacımız sadece ABD'nin ya da Britanya'nın sola yatkı... Devamını görmek için bkz. |  |
Saniye Dedeoğlu, "Sindrella'nın Pazara Yolculuğu"(1)/a>, Neoliberalizmin Tahribatı, s. 254-274 Feminist araştırmaların temel hedeflerinden biri, kadınların üretim süreçlerine katılımlarının aile içindeki konumlarında yarattığı değişiklikleri incelemek olagelmiştir. Kadınların liberalizasyonu ya da özgürleşmesi olarak adlandırılan bu değişimlerin, yani kadınların önce kamusal ondan sonra da özel alanda ikincil cins olarak kurumsallaşan 'kadınlık' konumlarındaki değişimlerin ancak üretim alanındaki görünürlüklerinin artması ile sağlanabileceği feminist literatürün gizil varsayımı olmuştur. İşte bu varsayım nedeniyle, kamusal alanda kadın varlığının sayıca tespiti ve bu artan sayının ev içi rolleri nasıl kadın lehine dönüştürdüğü ya da dönüştürebileceği, feminist araştırmaların temel taşlarındandır. Örneğin, gelişmekte olan ülkelerde kadınların sınai üretime katılımını inceleyen geniş bir feminist literatürün asıl sorunsalı, çalışma yaşamının kadının ev-içi karar alma mekanizmalarına katılımını nasıl etkilediğini incelemektir. Bu temel çıkarsamadan hareketle, bu yazıda yapmak istediğim ise yukarıdaki yaklaşımı baş aşağı ederek, Türkiye'de toplumsal cinsiyet rollerinin ve kadının ev içindeki rollerinin kadınların emek piyasalarına katılımını nasıl etkilediğini irdelemektir. İlk bakışta statik bir analiz gibi görünse de, kadının işgücüne katılımını bu bakış açısından incelemek, Türkiye'deki emek piyasal... Devamını görmek için bkz. |  |
|
| |