| Seyyar6. Basım Liste Fiyatı: 78.00 TL yerine armağan |
Diğer kampanyalar için |  |
|
| |  | OKUMA PARÇASI |
"Dört Gözle Beklenen Davet"ten, s. 35-47 Çıkın Çıkmazı'ndan Bay Bilbo Baggins kısa bir süre sonra yüz on birinci yaşgününü debdebeli bir davet ile kutlayacağını ilan ettiğinde Hobbitköy'de büyük bir heyecan yaşanmış ve söylentiler alıp yürümüştü. Bilbo hem çok zengin hem de acayip biriydi; ayrıca tuhaf bir biçimde ortadan yokolup beklenmedik bir şekilde geri dönüşünden beri, yani altmış yıldır, Shire'ın merak konusuydu. Yolculuklarından alıp getirdiği servet yöresel bir efsane halini almıştı bile; yaşlılar ne derse desin hemen hemen herkes Çıkın Çıkmazı'ndaki Tepe'nin ağzına kadar define dolu tünellerle örülü olduğuna gerçekten inanıyordu. Ve bütün bunlar Bilbo'yu ünlü yapmaya yetmezmiş gibi, şayanı hayret bir özelliği daha vardı: Bitmek nedir bilmeyen dinçliği. Zaman, akıp gitse de Bay Baggins'e pek etki etmiyor gibiydi. Doksan yaşında, elli yaşındaki halinden pek farklı görünmüyordu. Doksan dokuz yaşında ona yaşını göstermiyo... Devamını görmek için bkz. |  |
 | ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Sevin Okyay, “Orta Dünya'nın ortak lisanı”, Virgül, Sayı 3, Aralık 1997 Tolkien Hobbit'i gerçekten de çocukları için yazmıştır belki, zaten onları masallarla oyalamak gibi bir huyu vardı. Ama Hobbit'in masalsı, nispeten hafif üslubuyla başlamasına rağmen Yüzüklerin Efendisi gitgide daha esrarengiz, karanlık, karmaşık hale gelen havasıyla fantezinin ayrı bir grubunda yer alır. Fevkalade zengin tarihi, coğrafyası, ve hepsinden önemlisi göz kamaştırıcı lisan çalışmasıyla düpedüz eşi menendi olmayan bir kitaptır. Aslında, kişiliğinin parçalarını toplayıp bir araya getirircesine yazdığı Yüzüklerin Efendisi'ni onun bütünlenmesi, doruğa varması, kendini resmetmesi olarak görsek de, John Ronald Reuel Orta Ülke'de yaşamadı. 3 Ocak 1892'de, Güney Afrika'da, Bloemfontein'de doğdu. Annesi de, babası da Birminghamlıydı ama yeni bir hayat arayarak yurtlarını bırakıp Güney Afrika'ya gitmişlerdi. Babası banka müdürüydü. ... Devamını görmek için bkz. |  |
Zeki Bulduk, “Orta Dünya’dan Kalbe Doğru…”, Kitap Zamanı, 25 Eylül 1998 Romanlarında alegori –benzeşim– yapmadığını, alegorinin sanata yapılacak en çirkin saldırı olacağını belirten J.R.R. Tolkien yazdıklarının gerçekliğine inanmaktadır. Yazarın inandıklarını tartışmak değil niyetim. Fakat teşbih hususunda kendisini yanılttığı kanaatindeyim. Gerçi bu konu Avrupa'da alegori-masal tartışmalarının merkezinde yer aldı ve Tolkien kendisini bu iki grubun yorumlarından da uzak tuttu. (…) Popülarizmin başını alıp gittiği zamanımızda Yüzüklerin Efendisi'ne olan teveccühün fazlalığı (Türkiye şartlarında) elbette güzeldir. Fakat kitaptaki remizlerin sağlıklı okunması için iktidar, irade, ihtiyat, işbirliği, cesaret, sorgulama gibi kavramların altının doldurulması gerektiği kanaatindeyim. Yoksa Tolkien okuyanlar ya da okumayanlardan olmanın hiçbir anlamı yoktur. &... Devamını görmek için bkz. |  |
Bülent Somay, “Bir Kült Kitap: Yüzüklerin Efendisi”, Cumhuriyet Kitap, 20 Kasım 1997 Soğuk, protokol düşkünü, heyecansız, mesafeli, tepkileri ölçülü, resmi, ateş hattında bile beş çayını ihmal etmeyen İngiliz ulusu, hiçbir şeyden kendi yazarlarından çektiği kadar çekmedi. Eşcinseller mi istemezsiniz (Oscar Wilde), roman yazıyorum diye hela maceralarını anlatanlar mı (Jame Joyce)? Zaten zamanında Swift şu İrlanda meselesini karıştırıp saygıdeğer İngilizlerin başını epeyce ağrıtmıştı. D. H. Lawrence soyluların dünyasına cinselliği soktu. Virginia Woolf "İngiliz kibarlığı" maskesi ardında gizlenen "erkek egemen" toplum değerlerini az mı aşındırdı? Bunlara bir de saygıdeğer bir İngiliz dili profesörünün (hiç utanmadan!) peri masallarını roman diye yutturmaya kalkışmasını ekleyin... J. R. R. Tolkien 1937'de Hobbiti yazdığında o kadar da ciddiye alınacak bir durum yok gibiydi. Alt tarafı, üstad çocuklarına anlattığı masalları ... Devamını görmek için bkz. |  |
Bülent Somay (Metis Yayınları Bilimkurgu ve Fantezi Editörü) "Kendi kuralları olan, bambaşka bir tarihi, tanrılar sistemi ve ahlak kuralları olan dünyada gezen fantastik romanlar Tolkien'la başlıyor. Yazarın yarattığı dünyanın temellerini attığı Hobbit'le Yüzüklerin Efendisi arasında 15 seneye yakın bir zaman var. Tolkien, aslında bir dilbilimci, yani işi dille. O yüzden, eski İskandinav dillerini, eski İngilizce'yi gayet iyi biliyor. Artı, bu dillere ait destanları biliyor, kendi dillerinde okuyabiliyor onları. Fantastik bir dünya yaratıp, kendi anlatmak istediği öyküyü o dünyanın sınırlarına koymak fikri, Tolkien'a çok cazip geliyor ve Hobbitle yaşadığı dünyayı, Yüzüklerin Efendisi için oturup baştan yaratıyor. Bu açıdan bakacak olursak Yüzüklerin Efendisi, bir tarihsel romana da benziyor, bir macera romanına da. Tolkien, oturuyor ve romanda bildiğimiz tipleri yaratıyor; Hobbi... Devamını görmek için bkz. |  |
Sevin Okyay, “Gerçek gibi hikâye: Yüzüklerin Efendisi”, Radikal Kitap Eki, 21 Aralık 2001 Hayal gücünün has çocuğu fantezinin yükseldiği bir dönemdeyiz. Bu dönemin en parlak yıldızlarından biri Harry Potter'ın yaratıcısı Joanne Kathleen Rowling'se, bir diğeri de fanteziye hâkimiyetini ilk kez Hobbit'le kanıtlamış olan John Ronald Reuel Tolkien'dir: Her haliyle Victoria devrine has niteliklere sahip, münzevi sayılmasa da şan şöhretten kaçmış, mazbut bir dilbilim profesörü. J.R.R., Hobbitten on yedi yıl sonra yayımlamaya başladığı Yüzüklerin Efendisi'yle benzersiz bir efsanenin de yaratıcısı oldu. Rowling onun yanında her anlamda yeniyetme sayılır. Tolkien, hayranlarına göre, saygın bir dilbilimci ve yazar, özellikle 1960'lı yıllarda ona karşı çıkanlara göre ise, yolunu şaşırıp 'kaçış edebiyatı'ndan bir örnek sunmuş bir akademisyendi. Aynı yılların beat kuşağı ise, 'Gandalflar ölmez', 'Frodolar öl... Devamını görmek için bkz. |  |
Sabri Çuha, "Yüzüklerin Efendisi", kara mecmuA, 2002 "Güzel bir kitap okudum" veya "güzel bir film izledim" demek için kullandığnız kriterler nelerdir? O kitabın ya da filmin sizi içine alıp bambaşka bir gerçeklik içinde bir süre dolaştırıp sonra da "keşke bitmeseydi" duygusuyla koltuğunuza geri bırakması mı? Eğer kriteriniz bu ise, doğrudur, Yüzüklerin Efendisi kitabı ve filmi güzeldir. Ama bence kriter olarak bundan daha fazlasına ihtiyacımız var; çünkü bir eserin "başarısı" ardında büyük kötülükler barınabilir. Özellikle fantastik edebiyatın kilometre taşı olarak kabul edilen Yüzüklerin Efendisi kitabı ve yıllar sonra onun sinemaya uyarlanması bu açıdan incelenmeye değer. Bu inceleme, eleştirel yaklaşımı fantastik edebiyatın, fantastik çizgi romanların ve fantastik sinemanın diğer örneklerine de uygulamak üzere bize bir yöntem sunabilir. Ben kitabı Metis Yayı... Devamını görmek için bkz. |  |
Linda Stark , “Yüzüklerin Efendisi, Harry Potter, Conan: Fantastik edebiyat sinemalar diyarında”, Virgül, Sayı 49, Mart 2002 Birkaç aydır nereye dönseniz ya “Yüzükler” muhabbeti ya da Harry Potter: Film piyasasının kendi dışındaki alanları da nasıl canlandırdığı malum. Oyuncaklardan giyeceklere, hediyelik eşyalardan yiyecek içeceğe kadar varsa yoksa Yüzükler ile Harry Potter... Önce Yüzükler: Otuz iki salon tekmili birden, bazen de tek bir sinemada iki salonda birden Türkiye’de de gecikmesiz gösterime giren Yüzüklerin Efendisi’nin yönetmeni Peter Jackson, J.R.R. Tolkien’ın üç kitabını birden çekmeye koyulmuş. Yedi senelik bir çalışma, beş sene süren çekimler... Hayalinde canlandırdığı Orta Dünya’yı bulamayınca, çekimlerden bir yıl önce sil baştan bir ağaçlandırma işine girişerek, Hobbit diyarının meyve ve çiçeklerini özel olarak yetiştirmiş ve kendi Orta Dünya’sını yaratmış Jackson. Üçlemenin ilki tüm dünyada vi... Devamını görmek için bkz. |  |
|