ISBN13 978-605-316-005-2
13x19,5 cm, 248 s.
Yazar Hakkında
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Yazarın Metis Yayınları'ndaki
diğer kitapları
W ya da Bir Çocukluk Hatırası, 2001
Bahçedeki Gidonları
Kromajlı Pırpır da Neyin Nesi?
, 2010
Uyuyan Adam, 2012
Şeyler, 2012
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Ali Bulunmaz, "Grotesk Bir Şölen", Post Dergi, 31 Ekim 2015

Georges Perec, deneysel metinlerle okuru vatoz gibi çarpan bir yazardı. Kaleme aldıklarıyla bizi bulutların üstüne çıkarmaktan çok ayağımızın yere basmasını sağladı. Perec, kâğıda dökmede tembel davranılan ayrıntıları, anları ve önemsenmeyen kimi olayları önümüze sürmüş bir isimdi aynı zamanda. Yani hareketi seçebiliyor ve bunu sıkıcı olmayan bir matematikle sözcüklere yediriyordu. Burada en büyük yardımcısı zaman ve ritimdi.

Perec, kitaplarında okuru hep şaşırtacak biçemler yakalama ve kullanma konusunda da başı çeken bir yazardı. Bunların içine otobiyografik öğeler de kattı. Üstelik yazma işini “sürekli yürümek” diye nitelediğinden yarattıkları hep ilgiyle izlendi, sonra ne yapacağı da merak edildi. “Bundan edebi bir şey çıkmaz” denen ne varsa hepsini kitaplaştırdı, deyim yerindeyse okurla tatlı tatlı oynadı. Şimdi o oyunlardan biriyle daha karşı karşıyayız: Karanlık Dükkân. Perec, bu sefer bizi rüyalarıyla “huzursuz” ediyor. Yine deniyor, bozuyor ve yapıyor. Rüyalarını kitaplaştırdığında bir bakıma onları yazmak için uyumaya başladığını fark ediyor.

Perec’in zihninden bağımsız hikâyeler

Her kim görürse ve anlatırsa anlatsın rüyalar, hep ilgi çekmiş ama aynı zamanda bir gayya kuyusu olarak da önümüzde durmuştur. Fakat Perec’in gördüğü rüyaları yazıp okura açması ayrı bir parantez istiyor. Karanlık Dükkân‘da verdiği anlatım lejandı, Perec’in zihnine girmemizi kolaylaştırırken düşlerinin hangi kıvrımları izlediğini seçmemizi sağlıyor. Kısacası akıl dışı bir şölenle karşı karşıyayız.

Metinlerine âşina olanlar, Perec’in dolambaçlı yollarını da bilir. Onun bizi düşler âlemine iteklediğini söyleyenler yanılıyor çünkü Perec, yazdığı her kitapta hakikatle düşün arasına, dikkatini sağlam tutan herkes için ince bir çizgi çekiyor. Karanlık Dükkân ise bu çizginin yazar tarafından bilinçli şekilde silindiği bir kitap. Gerçek olan tek şey, dünyada olup bitenlerin Perec’in dinlenen zihninde misafir edilmesi; bir çeşit oyun yani: “İnsan (bazen) oyun oynayarak kendini kurtarabiliyor.”

Hayır, işi ciddiye alacaksak bu metinleri, zihninin Perec’ten bağımsız şekilde oluşturduğu kısa hikâyeler olarak da yorumlayabiliriz. Bir başka ihtimal de Freudlaşıp Perec’in bilinçaltının rüyalarla yüzeye çıktığını söylemek. Tamam ama her ne dersek diyelim vaziyet havada çünkü bunların hepsi rüya. O yüzden bu kitapla ilgili kalem oynatmak hakikaten zor.

Rüyaların tümü, arka arkaya sıralanmış şekilde müthiş bir süratle yol alıyor ve okuyanı içine çekip sonra dışarı fırlatan bir hortum gibi ilerliyor. Öbür taraftan da sanki bir çapraz bulmaca; hem birbirinden bağımsız hem de bir kitapta toplandığından alttan alta birbiriyle ilişkili.

Perec’in anlattıkları, sonradan renklendirilmiş bir filme de benziyor. İçinde komedi, gerilim, macera ve gezi var. Belki de türden türe atlaması Karanlık Dükkân‘ı zorlu bir kitap haline getiriyor. Ancak ne olursa olsun bu satırlar arasında turlamak zevkli. Görüntü bir hızlanıp bir yavaşlarken Perec de bizi labirente davet ediyor. Oradayken bazen içimiz daralsa da çoğu zaman yapbozun parçalarını arıyoruz.

Görkemli bir karnaval ve gerçek dünya

Metinlere baktığımızda iki Perec görüyoruz: Birincisi uyuyan ve rüya gören, diğeri gece gördüğünü yataktan kalkar kalmaz kâğıda döken. İlki, günlük yaşamda ne varsa bozup parçalıyor. İkincisi, onları derleyip topluyor; satışa uygun hale getirip dükkân raflarına diziyor. Hangisi bizimle daha çok muhabbet ediyor derseniz, elbette birincisi. Perec, bazı rüyaları isteyerek kitaptan çıkarmış ve bunları da “//” işaretiyle kodlamış. Dolayısıyla epey rüya anlatıyor ama kaçınılmaz şekilde o koparılıp atılan bölümleri merak ediyorsunuz. En azından kendi adıma bunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Yazılan ya da yazılmayan rüyalar hesaba katıldığında Karanlık Dükkân, Perec’in kendi hazırladığı bir zihin raporu. Rüyalarında pek çok yere gidiyor, bir dolu insanla karşılaşıyor fakat önünde sonunda masasına oturup raporu yazmaya koyuluyor. Bir başka deyişle görkemli bir karnavaldan uyanıp gerçek dünyaya dönüyor.

Kitap, grotesk bir şölen aynı zamanda. Rüyalar, hepimizin bazı geceler daldığı ama gerek tembellikten gerek yoğunluğumuzu öne sürüp bir kenara çiziktirmediğimiz görsel bir muamma. Perec bunların peşini bırakmamış anlayacağınız.

Labirentin içi ve dışı

Peki, Perec rüyalarını hangi güdüyle kaleme almış olabilir? Bunun (elbette kitabı okuyan bizlerin yapacağı yorumlara dayanan) birkaç yanıtı var aslında. Perec’in rüyalarını okura açmasının anlamı, başkalarını o rüyaların içine çekme ya da gördüklerini sözcüklere döküp onu okuyanlara satma girişimi. Bu nedenle kitabın adındaki “dükkân” kelimesi şaşırtıcı gelmiyor. Tabii bu, Perecvari bir ticaret. Ancak o satış, bildiğimiz gibi değil; keza Perec, rüyalarının anlamını ya da Bastide’in dediği gibi “sahiciliğini korumak” için kaleme kâğıda sarılıyor. Yani bizi labirentin dışına taşırmak istiyor.

Bir başka ilginçlik, Perec’in rüyalarındaki saldırganların düzenin tam ortasında bulunması. O sistemi kuran, yöneten ve yayanlar, yazar tarafından rüya kayıtlarında ifşa ediliyor. Rüyada siyaset, rüyayla politika böyle bir şey herhalde; tam Perec eylemi.

Perec, rüyaları bir özgürleşme alanı olarak değil, günlük yaşamın ve toplumsal baskının yinelenmesi olarak görüyor. Dolayısıyla labirent, hem yaşanan hem de bir an önce çıkılması gereken bir yere dönüşüyor Karanlık Dükkân‘da.

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X