ISBN13 978-605-316-291-9
13x19,5 cm, 192 s.
Yazar Hakkında
İçindekiler
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Yazarın Metis Yayınları'ndaki
diğer kitapları
Vitrinde Yaşamak, 1992
Yer Değiştiren Gölge, 1995
Ev Ödevi, 1999
Kötü Çocuk Türk, 2001
Kör Ayna, Kayıp Şark, 2004
Mağdurun Dili, 2008
Benden Önce Bir Başkası, 2011
Sessizin Payı, 2015
İkinci Hayat, 2020
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Seçil Okumuş, "Yazma Biçimleri: Örerek Yazmak, Yazarak Örmek”, DergiPark, 30 Aralık 2023

Nurdan Gürbilek Örme Biçimleri: Bir Ters Bir Düz Fragmanlar’da soruların soruları, cevapların cevapları doğurduğu, metinler arası ilişkinin yoğun olduğu bir zemin oluşturur. Bu zeminde okur metinler arasından Orhan Kemal’i, Oğuz Atay’ı, Walter Benjamin’i, Leonard Cohen’i, Henri Bergson’u, René Girard’ı, Orhan Koçak’ı, Turgut Uyar’ı, Ece Ayhan’ı, Gilles Deleuze’ü, Edward Said’i, Mihail Bahtin’i, Rancière’i, Sevim Burak’ı, Sigmund Freud’u, Charlotte Brontë’yi, Vüs’at O. Bener’i, Edip Cansever’i, Elaine Showalter’ı, Harold Bloom’u, Aristolates’i, Başak Ertür’ü, Umberto Eco’yu, Alenka Zupancic’i, Ülker Gökberk’i selamlama fırsatı elde eder. Gürbilek altı bölüme ayırdığı kitabında okura çeşitli okuma biçimleri sunar. Okur bir taraftan örgünün bir yazı metaforu bağlamında kullanılabileceğini öğrenirken bir taraftan Virgina Woolf’un Kendine Ait Bir Oda’sının 1928’de Cambridge Kadınlar Koleji öğrencilerine “Kadınlar ve Kurmaca” üzerine yaptığı konuşmanın metni olduğunu öğrenir; bir taraftan kendini Bilge Karasu, Latife Tekin metinlerine daha yakın bir temas içinde bulurken diğer taraftan Bahtin ve Adorno ile karşılaşır.

Gürbilek eserinin ilk bölümünü “kadınların gündelik işleriyle sanat arasındaki kalın sınırı yıkan bir modernizmin başlatıcısı” olarak gördüğü Virgina Woolf’a ayırır. “Kadın yazar” kulvarına hapsedilmekten hoşlanmadığını söyleyen Woolf’un kardeşi ressam Vanesse Bell tarafından yapılmış tabloları odağına alarak incelemesine başlayan Gürbilek, üç farklı Woolf imgesinden söz eder. Örgü ören Woolf’un, Mrs. Dalloway’in yazarı Woolf’un bir elinde kitap, diğerinde sigara tutan Woolf’un bu kimliklerinin neyi, ne şekilde temsil ettiğini bulmaya çalışır. Örmek ve yazmanın Woolf’un yaşamında oluşturduğu ilişkinin nasıl bir temsil bulduğunu, Woolf’un kozasından çıkma öyküsünü, Kendine Ait Bir Oda’da geçen bazı paragrafların anlamlarını, Deniz Feneri’ndeki karakterlerin kimleri, ne şekilde temsil ettiğini, bu romanın olağanüstü gücünün nereden geldiğini, Harold Bloom’un ileri sürdüğü etkilenme endişesinin Woolf’un anlatılarında hangi şekle büründüğünü anlatır. İkinci bölümde gelenek zincirinin koptuğu bir çağda Bilge Karasu’nun ozinciri onarmaya çalışıp çalışmadığını sorgulayan Gürbilek, Karasu’da bir gelenek olup olmadığını, us ülkesiyle us dışı ülkesinin Karasu için ne anlam ifade ettiğini ve bu iki ülkenin metinlerde kendine ne şekilde yer bulduğunu, usta-çırak izleğinin ve “el alma” ifadelerinin Karasu için temsil ettiği anlamları, Karasu’nun öz Türkçe’ye bağlı oluşunun ardındaki nedenleri, “iplik” imgesinin Karasu metinlerinde nasıl yer bulduğunu anlatır.

Üçüncü bölümü “yoksullara olan bağlılığıyla yazıya bağlılığı arasında bölünmüş bir yazar” olan Latife Tekin’e ayıran Gürbilek, Tekin’in romanlarına Ayhan Geçgin’in araladığı “halk” kapısından girmeyi ve çıkmayı denediğini ifade eder. Tekin’in yoksullarını yaratırken hangi imgeleri karşısına aldığını, kendi yoksulluk tanımına nasıl ulaştığını, Tekin’in metinlerinde “çatlak”ın kendine nasıl ve ne şekilde yer bulduğunu, Tekin’in söyleşilerindeki “biz” vurgusuna tutunmasının ardındaki nedenleri, “halk” sözcüğünün Tekin’in dağarcığına nasıl girdiğini anlatır. Dördüncü bölümde “korku toplumuyla neşeli inkârı iç içe geçiren bir zamanda gülmenin korku üzerindeki zaferine mi yoksa barbarlığa kapı aralayan neşeye mi kulak vereceğimizi” sorgulayan Gürbilek, bu soruya “bir korku toplumunda yazan” Bahtin’den ve“savaşın acıları üzerine kurulmuş neşeli inkâr toplumunda” yaşayan Adorno’dan söz ederek bir cevap bulmaya çalışır.“Sanatın neşeyle ilişkisi üzerine düşünürken “bir yanda gülmenin korku üzerindeki zaferinden, acı krallığından alınan o neşeli intikamdan söz eden, Rabelais’in “karnavalesk kahkahası”nın takipçisi Bahtin’in, diğer yanda onda onca vahşetten sonra sanatın “şenlikten kendi isteğiyle vazgeçmek zorunda” olduğunu söyleyen Adorno’nun var olduğunu ifade eden Gürbilek, bugüne hangisinin daha parlak bir ışık düşürdüğünü sorgular. Beşinci bölümde Gürbilek, Arjantin’de yaşayan bir Polonyalı yazar olan Witold Gombrowicz’i metnin merkezine oturtur. Adorno’nun “Sanat Şen midir?”ine daha soru sorulmadan önce, bir cevabın Gombrowicz tarafından verildiğini ifade eden Gürbilek, Gombrowicz’in eserlerindeki gülme biçimlerini, anlatılarında çarpışan benlikleri, Gombrowicz’in biçime yaklaşımınıele alır. Altıncı bölümde tekrar Virginia Woolf’a dönen Gürbilek, Woolf’un Deniz Feneri adlı eserinde Freud’tan etkilenip etkilenmediğini, romandaki karakterlerin gerçek hayatta kimlerden, ne şekildeizler taşıdığınıortaya koyar ve Deniz Feneri’ni bir “gözler hikâyesi” olarak yorumlamaya çalışır.

Örme Biçimleri: Bir Ters Bir Düz Fragmanlar’dametinlerin farklı perspektiflerden yeniden ve yeniden yorumlanabildiğini gösteren, metinler arası ilişkiler kurarak anlatımın katmanlı bir yapıya bürünmesini sağlayan Gürbilek, şimdiye kadar yayımlanan kitaplarında olduğu gibi bu kitabında da edebiyatın meselelerinin giriftliğini gözler önüne sererken aslında yazara, metnine, çevresine biraz daha yaklaşarak, diğer metinlerle ilişki kurarak bu giriftliği çözümleyebilmenin mümkün olabildiğini gösterir.

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X