ISBN13 978-975-342-966-5
13x19,5 cm, 144 s.
Yazar Hakkında
İçindekiler
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Yazarla Söyleşiler
Liste fiyatı: 140.00 TL
İndirimli fiyatı: 112.00 TL
İndirim oranı: %20
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
Jacques Ranciere diğer kitapları
Siyasalın Kıyısında, 2007
Filozof ve Yoksulları, 2009
Özgürleşen Seyirci, 2010
Tarihin Adları, 2011
Nasıl Bir Zamanda Yaşıyoruz?, 2018
Kurmacanın Kıyıları, 2019
Sanatın Yolculukları, 2024
AYIN ARMAĞANIAYIN ARMAĞANI
Yücel Kayıran
Son Akşam Yemeği
1. Basım
Liste Fiyatı: 140.00 TL yerine armağan
Diğer kampanyalar için
 
Jacques Ranciere
Cahil Hoca
Zihinsel Özgürleşme Üstüne Beş Ders
Özgün adı: Le maître ignorant
Cinq leçons sur l'émancipation intellectuelle
Çeviri: Savaş Kılıç
Yayıma Hazırlayan: Müge Gürsoy Sökmen
Kapak Tasarımı: Emine Bora
Kitabın Baskıları:
1. Basım: Ekim 2014
8. Basım: Haziran 2023

Felsefenin elması Joseph Jacotot'nun başına düşmüştür: 1818'de sürgünde bir devrimci olan Jacotot, Belçika'da Fransız edebiyatı okutmanı olarak yarı-zamanlı bir iş bulur. Tek kelime Fransızca bilmeyen Flamanlara, kendisi de tek kelime Flamanca bilmediği halde hocalık etmek zorundadır... Fénelon'un ikidilli birTelemak baskısı koşar imdadına; "öğrencileri"nin kendi kendilerine Fransızcayı ve kitabı öğrenmelerine kılavuzluk eder. İnsanın bilmediğini de öğretebileceğini gösteren bu tuhaf deneyin sezdirdiği kaçınılmaz sonucu anlamakta hiç gecikmez Jacotot: Bilen ile bilmeyenin, öğreten ile öğrenenin, kol emekçisi ile zihin emekçisinin, kısacası zekâların eşitliği.

Bu şaşırtıcı hikâyeyi ve Jacotot'nun felsefesini anlatan Jacques Rancière hem eğitim üzerine çok özgün bir düşünce sunuyor hem de zekâların eşitsizliğini ve bilgi hiyerarşisini bahane eden toplumsal eşitsizlik tasavvurlarına önemli eleştiriler getiriyor. "Özgürleştirmeksizin eğiten aptallaştırır," diyen Cahil Hoca, eğitimciler ve eğitim sistemi üzerine kafa yoranlar için olduğu kadar siyaset felsefesiyle ilgilenenler için de ufuk açıcı bir kitap.

İÇİNDEKİLER
I. Zihinsel Bir Serüven  
Açıklayanın Düzeni  
Rastlantı ve İrade  
Özgürleştiren Hoca  
Kudret Döngüsü

II. Cahilin Dersi  
Kitabın Adası  
Kalipso ve Çilingir  
Hoca ve Sokrates  
Cahilin Gücü  
Herkesin İşi Ayrı  
Kör ve Köpeği  
Her şey her şeydedir

III. Eşitlerin Aklı  
Beyinler ve Yapraklar  
Dikkatli Bir Hayvan  
Bir Zekânın Hizmet Ettiği İrade  
Doğru Sözlülük İlkesi  
Akıl ve Dil  
Ben de Ressamım!  
Şairlerin Dersi  
Eşitlerin Cemaati 

IV. Küçümseme Toplumu  
Yerçekimi Yasaları  
Eşitsizlik Tutkusu  
Retorik Delilik  
Üstün Aşağılar  
Filozof-Kral ve Egemen Halk  
Akla Uygun Biçimde Nasıl Akıldışına Çıkılır  
Aventinus Konusunda Söz Almak

V. Özgürleştirici ve Maymunu  
Özgürleştirici Yöntem ve Toplumsal Yöntem  
İnsanların Özgürleşmesi ve Halkın Öğrenimi  
İlerleme İnsanları  
Koyunlar ve İnsanlar  
İlericilerin Döngüsü  
Halkın Başından Aşağı  
Eski Yöntem’in Zaferi  
Pedagojikleştirilmiş Toplum  
Panekastik Masalları  
Özgürleşmenin Mezarı
OKUMA PARÇASI

Giriş bölümünden, s. 9-11

1818 yılında, bugün Belçika sınırları içinde bulunan Leuven kentinin üniversitesinde, Fransız edebiyatı okutmanı Joseph Jacotot’nun başından bir zihinsel serüven geçer.

Uzun ve hareketli meslek hayatı sürprizlere hazırlamış olmalıydı Jacotot’yu: 19 yaşına 1789 yılında basmıştı. O sıralar Dijon’da retorik dersleri veriyor ve avukatlık mesleğine hazırlanıyordu. 1792’de Cumhuriyet ordusunda topçu olarak hizmet veriyordu. Ardından Konvansiyon döneminde Barut Bürosu’nda eğitmen, Harbiye Vekâleti’nde kâtip, Politeknik Mektebi’nde müdür vekili olmuştu. Dijon’a dönünce analiz, “ideoloji” ve kadim diller, saf ve aşkın matematik, ayrıca hukuk okutmuştu. Mart 1815’te yurttaşlarının kendisine duyduğu saygı nedeniyle istemeye istemeye milletvekili olacaktı. Ama Bourbon Hanedanı’nın dönmesiyle birlikte sürgün kaçınılmaz olmuş, Hollanda Kralı’nın cömertliği sayesinde yarım ücretli bir öğretmenlik görevi bulmuştu. Misafirperverlik adabına aşina ...

Devamını görmek için bkz.
ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER

Eylem Özdemir, "Cahillik, hocalık, eşitsizlik", Mülkiye Haber, 12 Aralık 2014

1800’lerin başında, Leuven şehrinde hiç Felemenkçe bilmeyen Fransız bir öğretmen, Fransızca bilmeyen ve öğrenmek isteyen bir grup Felemenk öğrenciyle karşı karşıya gelir. Yani ortak dilleri yoktur. Öğretmen Jacotot, kendince bir yol bulur ve eline geçen bir eserin Fransızca ve Felemenkçe olmak üzere iki dilli bir basımını öğrencilere verir. Tekrarlayarak bu metin üzerinde çalışmalarını ister. Daha sonra metni Fransızca olarak anlatmalarını istediği bir sınav yapar ve öğrencilerin çok başarılı olduğunu görür. Hiç Fransızca bilmeyen öğrenciler Fransızca bir eseri, aktif bir hoca yardımı olmaksızın, Fransızca anlatmışlardır. Jacotot, hayretle bu deneyi resim ve piyano gibi yetkin olmadığı başka alanlarda da uygular. Leuven Üniversitesi’ndeki bu tecrübesi Joseph Jacotot’a öğrencinin özneliğine dayalı bir eğitim felsefesinin ve serüveninin de yolunu açacaktır.

Hikayenin kalan kısmı v...

Devamını görmek için bkz.

Mustafa Günay , "Özgürleşme Olarak Eğitim Mümkün Müdür?", Aydınlık Kitap Eki, Aralık 2015

Geçtiğimiz günlerde yapılan 19. Eğitim Şurasında ileri sürülen önerilerin ve yol açtığı tartışmaların oluşturduğu toz duman içinde akıl, bilim ve felsefenin feneri, yaygınlaştırılmaya çalışılan karanlığa karşı bir umut olarak görülebilir. Zorunlu din dersi saatlerinin artırılmasının yanısıra, ilköğretimin ilk yılından itibaren dinsel değerler eğitimi verilmesi önerisi, nasıl bir toplum nasıl bir ...

Devamını görmek için bkz.

Savaş Kılıç, "Cahil Hoca'nın 'İmkânsız' Eğitimi", Birikim Dergisi, Mart 2015

Bilindiği üzere Türkiye Cumhuriyeti bir eğitim devletidir; kurucusunun vasıflarından biri “başöğretmen”dir. Tabii bununla kastımız eğitimi her şeyin üstünde tutan yücegönüllü bir devlet olduğu değil; daha ziyade, modernleşme projesini eğitimin sırtına yüklemiş bir devlet olduğu. Kurucu kadronun “geri kalmış” halkın “muasır medeniyetler seviyesi”ne ancak eğitimle geleceğine kani olduğu bellidir. Eğitimin birinci araç olarak seçilmesinde, ekonomik girişimler için para birikiminin bulunmaması, yoksul bir devlet olması da önemli bir faktördü ama, zengin bir devlet olsa bile, kurucular belki önceliği yine eğitime verecek bir zihniyetin, eğitimi toplumsal dönüşümün aracı olarak görme zihniyetinin aktörleriydi.

Devlet için eğitim öncelikle milliyet bilincini kazandıracak, imparatorluk bakiyesini ulus-devlete dönüştürecek araçtı. Onun için de eğitim milliyetçi içeriğini, militer ritüellerin...

Devamını görmek için bkz.

Savaş Kılıç, Utku Özmakas, Aydın Çam, Yılmaz Varol, "Cahil Hoca Üstüne Bir Söyleşi", Duvar, no. 21, Temmuz-Ağustos 2015

Yılmaz Varol: “1818 yılında, bugün Belçika sınırları içinde bulunan Leuven kentinin üniversitesinde, Fransız edebiyatı okutmanı Joseph Jacotot’nun başından bir zihinsel serüven geçer” diye başlıyor Cahil Hoca. Klasik 19. yüzyıl romanlarının giriş cümlelerine ne kadar da çok benziyor! Mezar taşında “İman ettim, Tanrı insan ruhunu kendi kendini, hocasız olarak eğitmeye kadir olarak yaratmıştır” yazan Jacotot’nun hikâyesi, normalde felsefecilerin sık yaptığı gibi bir anda anlatılıp bitirilmiyor, hikâye bütün kitaba yayılıyor ve okurken aslında felsefi bir metin mi yoksa bir roman mı okuduğunuzdan çok emin olamıyorsunuz. Okurken, bir felsefi metinde değil de bir romanda karşılaşılması daha muhtemel gerilim duygusunu siz de hissettiniz mi? Genelde felsefe ile romanın yan yana geldiği anlarda, demek felsefi romanlar...

Devamını görmek için bkz.

Demet Ş. Dinler, "Jacques Rancière’in Cahil Hoca’sıyla Bir Diyalog", Ayrıntı Dergi, 21 Ocak 2015

Giriş: Tuhaf Bir Deneyin Öğrettikleri [1]

1970’lerde sonradan Proleterlerin Gecesi ismini alacak kitaba konu olan ondokuzuncu yüzyıl metinlerinin üstüne çalışırken tesadüfen rastlar Jacques Rancière eğitimci Joseph Jacotot’nun ismine. Saint Simoncu entellektüellerle zanaatkâr işçilerin birlikte dergi çıkardıkları tavan aralarında dolaşıyordur o sırada. Entelektüel merakın işçiler için bir lüks değil ihtiyaç olduğunu, burjuvaziyle işçi sınıfı arasındaki farkın tam da entelektüel pratik aracılığıyla silikleştiğini anlatmaya hazırlanıyordur. [2] İlgisini cezbeden, kendilerinden farklı olan kişilere ve yazma faaliyetine yönelen işçilerdir. Jacotot’nun derdi ise daha farklıdır. Yazar ya da ressam olmayı işçiliğe yeğleyenler üstüne değil, entelektüel becerilerden mahrum olduğuna inanan, zaten de öğrenmeye ilgisiz ve kayı...

Devamını görmek için bkz.

Bilge Selçuk, "Eğitim ağlıyor", Birgün Gazetesi, 18 Eylül 2016

İngiltere 18. yüzyılın sonunda Güneşi Batmayan İmparatorluğa dönüştüğünde ciddi bir idari sorunla karşılaşır; o kadar büyük bir coğrafyanın nasıl yönetileceği. Bunun için saat gibi işleyen bir bürokrasiye ihtiyaç vardır ve elbette onu işletebilecek insan gücüne. İmparatorluğun her ücra köşesine atanacak kadar çok sayıda yetenekli idareci bulmak imkânsızdır. Ehil yöneticiler olmadan bu krizin çözülebilmesi ancak sistemin çarkları gibi çalışabilecek bürokratların yetiştirilmesiyle mümkündür. Bunun için geliştirilen eğitim sistemiyle İmparatorluğun her tarafına okuduğunu anlayan, yazdıkları herkes tarafından okunabilen, dört işlemi hatasız yapabilen insanlar yerleştirilir. Bu sistemden çıkanların kuralları öğrenmiş, içlerine sindirmiş olmaları önemlidir. Böylelikle, zaten ezbere dayalı olagelen eğitim, artık tek tip insan yetiştirmeyi de hedeflemeye başlar.

Günümüz eğitim müfredatının kökeninin b...

Devamını görmek için bkz.

Murat Özbek, "Jacotot’nun panekastik yolculuğu", Birgün Gazetesi, 10 Şubat 2016

"Evrensel Eğitim"in anlatan ve anlayan ‘özne’ üzerinden ilerlediği kanısı yaygın olsa da bu eğitimde belirleyici olan anlatan ve anlayan arasındaki mesafedir. Fakat bu mesafe ne zamansal ne de uzamsaldır. Bir ikiliğe sıkışmış olan bu mesafede hareket alanı anlatan ‘özne’nin açıklama edimiyle şekillenir. Dolayısıyla mesafenin her iki tarafındaki sabitlikler hiçbir şekilde mevcut olanın dışına çıkmaz. Mevcut eğitime evrenselliğini veren bu sabitliklerdir. Anlatan ve anlayan arasındaki hiyerarşi “Evrensel Eğitim”in vazgeçilmez bir unsuru olmuştur. Çünkü öğrencinin her zaman bir açıklamaya ihtiyacı olduğu varsayılır. “Evrensel Eğitim” tam da burada devreye girer. İlk düsturu şudur; açıklayan olmaksızın anlama imkânsızdır!

Aptallasmaya karşı zihinsel özgürleşme

Jacques Rancière, Cahil Hoca kitabında Joseph Jacotot’nun penekastik felsefesinin hikâyes...

Devamını görmek için bkz.

Kevser Yıldırım, "Öğrenen Öğretmen, Cahil Hoca Olabilir mi?", gonulokulu.blogspot.com

Aslen Fransız olan Joseph Jacotot 1818’de sürgünde olduğu Hollanda’da Leuven Üniversitesinde Fransız edebiyatı hocasıdır. Hiç Flamanca bilmemektedir. Derslerini dinlemek isteyen; fakat Fransızca bilmeyen öğrencilere nasıl yardımcı olabileceğini düşünürken imdadına o sırada çift dilli baskısı yapılan Telemak isimli kitap yetişir. Jacotot, Telemak’ı öğrencilere dağıtır. Anadillerindeki çeviriyle metnin Fransızcasını karşılaştırıp okuyarak anlamaya çalışmalarını ister. Sonuçta Telemak’ı çift dilli baskıdan okumaya çalışan öğrencilerin Fransızcayı anlama ve öğrenme hızı, başta Jacotot olmak üzere herkesi şaşırtır. İşte Zihinsel Özgürleşme Üstüne Beş Ders alt başlığıyla sunulan Cahil Hoca kitabının hikâyesi, “insanın bilmediğini de öğretebileceği”ni muştulayan bu deneyle başlar.

Günümüzde hâkim pedagojik eğilim, eğitimde “öğretmen”in merkez...

Devamını görmek için bkz.
 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X