ISBN13 978-605-316-035-9
13x19,5 cm, 80 s.
Yazar Hakkında
İçindekiler
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Yazarın Metis Yayınları'ndaki
diğer kitapları
Kim Bağışlayacak Beni, 2005
Ba, 2005
Y’ol, 2006
Soğuk Kazı, 2010
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Kahraman Çayırlı, "Otel odaları yansın: Fakir Kene", Taraf Gazetesi, 4 Nisan 2016

Bir otel odasında binlerce kara bulutla otururken. Karanlık, çok derin bir kuyu gibi. Olduğu gibi aşağı çeken. Hem aşağı hem eskilere. Çok öte evlere. Deniz kokularına, o caddelere, ötelere. Eski zehirlere. Yuvasından dışarı çıkmaya erinen bir örümcek gibi. Kimi defterler tükeniyor. Neşeli, köhne bir kır düğününün orta yerine dökülen sırça bir sır gibi. Yıllar önce, bir gün. İlk kez Birhan Keskin okudum. Sonra aynı şiirleri defalarca. Aradan çok yollar geçti. Yıllar bir de resimler, kitaplar, kağıt parçaları geçti. Tutup getirivereyim diyorum, olmuyor. Oyunlar ötelerde kaldı. Diğer evler.

Onlar bilmez. O suyu, o dağı, dağ yollarını. Diğer evlerde yıllarca ne aradın?

Hangi papatyaları. Bisikletlerle hangi yılanlı dağ yollarını. Sakız ağaçlarını. Tarlaları, nar bahçelerini. Köhne otobüsler gibi.

Uzun bir sessizlik seyahati

Keskin’in sessizlikten güç alan seyahati, doksanlı yılları kat eder önce: Delilirikler (1991) ile başlar, Bakarsın Üzgün Dönerim (1994), Cinayet Kışı (1996), 20 Lak Tablet (1999) ile sürerken, “susmak” türlü vesilelerle şiirinin merkezine yaklaşır. Bir aşk, doğa veya geçmişe özlem şiirinde şair sık sık susar, susmuştur, susmaya çabalar. Şairin bir nevi doğaya saygı duruşu olan Yeryüzü Halleri (2002), bazen bir salyangozun bazen de bir dağın bilgeliğiyle yazılmıştır. Ba (2005) ile Keskin’in susuşu sürer, Y’ol’da (2006) ise kelimelerin son sessiz harflerini uzatır şair. İlk kez ses tonu değişmiş gibidir, üslubunda bir savrulma, bir renk değişimi, bir kırılma olmuştur sanki.

1963, Kırklareli. İstanbul Üniversitesi, Sosyoloji Bölümü mezunu. 2006 yılında Ba ile 10. Altın Portakal Şiir Ödülü’nü alır. Birhan Keskin’in bir önceki şiir kitabı Soğuk Kazı (2010), üç kısımdan oluşur: 25 şiirli ilk kısım (ilk kısmın ismi de Soğuk Kazı), 11 şiirli Dünyanın Katı Huyu ve nihai sarmallı Soğuk Kazı. Bu son kısım, Y’ol’un Sunu (Bir Parça Matematik) kısmını hatırlatır. Yine döneriz. Dönüyoruz. Genel olarak sıcak, kurgulanmamış, matematiğiyle oynanmamış şiirler var Soğuk Kazı’da, bilhassa Dünyanın Katı Huyu kısmında. Turşu şiirinde acıbiberler, soğanlar, sarımsaklar ipe dizilmişken, kayıp ve rüya da girer aynı şiirin içine. Kitabın üçüncü kısmı olan Soğuk Kazı, Ba’nın Dümen Suyu ya da Y’ol’un Bir Parça Matematik’i gibi değildir de başka bir bakışla. Üç sayfalık, içten dışa, dıştan içe bu yanmayı nasıl yorumlamalıydık? Keskin’in şiirinin neresine koymalıydık bu metni? Bu kitaptan hangi sayfaları yırtıp iplere asmalıydık? Mor Kim Bağışlayacak Beni, turkuvaz Ba, turuncu Y’ol’dan sonra bu gri Soğuk Kazı zaman geçtikçe şairin şiir toplamındaki kendi yerini buldu. Şairin Y’ol kitabında aynı harfleri çokladığı şiirleri vardı, Soğuk Kazı’da da: “Ohooooooo…” (s.17) “Hayyyıır diye uyanmamın bir rüyadan” (s.18) “hooohhh” (s.19) “Benimse herrrrr şeyim kayıyor, kaydı beyler” (s.49) “Bu çocuklar korrrrrrrrkunç” (s.57)

Ondokuz emanet taş parçası

Şair, Pu’u O’o’nun sonunda dize ikiliyordu: “Kırdığım buncacık kabuk” (s.13). Tüf’te de: “Sonrasını hatırlamıyor” (s.14). Jospi’de: “Bu dünyada insan dediğin ikiye ayrılır Jospi” (s.17). Suyun Üstünü Kaplayan Şeyler’de şair “Kolaymış, çok kolaymış dedin” dizesini üç kez tekrarlıyordu (s.18) (2. tekrarda virgül nokta oluyor). Flamingo II’de “Öyle çoktum bir gün” dizesi ve şiirin sonuna doğru “diyorlarki” sözcüğü ikileniyordu. Eski Avluda şiirinde “Bir çiçek açtığında / Bir eski avluda / Diyor ki;” (s.26) dizeleri birlikte ikileniyordu. Benzer şekilde Geçmiyor Bu, Sabit şiirinde “Ben geldim / Senden geldim / Sana geldim” (s.29). Artık Her Şey Tüccarların Elinde’de “Sıçradım mı” diye iki kez sorarken şair (s.31), Depozit şiirinde “okkadar” sözünü ikiliyordu. Sulukule 2008 şiirinde 11 dize “Yaz!” emriyle, üç dize “De ki;” diyerek başlıyordu (s.45). İstanbul isimli güzel şiirde “Ben İstanbul’a çok benzerim sevgilim” dizesi üçlenirken (s.46), Sokaktan Bir Tinerci Geçer şiirinin son dizesinde “arkadan dayanan” tarifi ikileniyordu (s.49). Vicdan şiirinde “önümüze” ve “kalem” kelimeleri ardışık iki dizede tekrarlanıyordu. Bu arada Vicdan, kitabın en iyi şiirlerinden biri olarak, Jospi’nin hemen yanında yerini alıyordu (s.53). “Okkadar” lafı Depozit’ten sayfalar sonra Gazze’de selam duruyordu yine (s.56). Kitabı bitiren üç sayfalık Soğuk Kazı ise baştan ayağa bir tekrarlar oyunu idi (Birbirimize baka baka!) (s.61-62-63). Şairin kitap süresince yaptığı harf, dize tekrarları hayatın her şekilde aynı noktaya, başlangıç noktasına dönmesinin bir işareti olarak yorumlanabilirdi...

Biz altı yıldır o kadar çok bekledik ki... Ve nihayet Fakir Kene elimizde. Ondokuz şiir. Defalarca hatmedeceğimiz, ondokuz samimi emanet taş parçası bizim için. Sıkıcı taşra kasabaları lunapark olacak şimdi. Otel odaları yanacak, bulutlar dağılacak. Siz bu yazıyı okurken ben kim bilir Fakir Kene'nin etrafında kaçıncı kez dönüyor olacağım... Birçok şiiri perdelere çoktan yazmış olacağız. Gelecekse bahar, böyle gelecek.

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X