| ISBN13 978-975-342-567-4 | 13x19,5 cm, 376 s. |
Liste fiyatı: 294.00 TL İndirimli fiyatı: 235.20 TL İndirim oranı: %20 {"value":294.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"796","item_name":"Yastıkname","discount":58.80,"price":294.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et Diğer kampanyalar için | |
|
| | Yastıkname Özgün adı: Makura no Soşi Çeviri: Kitap Çevirmenleri Girişimi Ortak Çevirisi Yayıma Hazırlayan: Tuncay Birkan Kapak Tasarımı: Semih Sökmen |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Haziran 2006 | 3. Basım: Eylül 2021 |
Japon kültürünün bin yıllık klasiği şimdi Türkçe'de. Bütün gerçek edebiyat klasikleri gibi bugün bile bizlere söyleyecek çok şeyi olan, benzersiz üslupta bir kitap Yastıkname. Sarayda imparatoriçenin nedimeliğini yapan Sei Şonagon, hep başucunda tuttuğu "defterine" aklına esen her şeyi yazmış: Tanık olduğu küçük, sıradan olayları, anılarını, önemli bulduğu konulardaki fikirlerini; hoşuna giden gitmeyen, muhteşem ya da moral bozucu bulduğu, kalp atışını hızlandıran ya da asabını bozan, "gıcık" ya da hayran olduğu şeyleri... Özel bir duyusallığı ve gözlem yeteneği var Şonagon'un: Kayıt düştüğü inanılmaz ayrıntılara, özgür ve kadınca bir bireyselliğin damgasını vurmayı başarabildiği için olmalı, yüzyılların ötesinden hâlâ bizleri şaşırtmayı sürdürebiliyor. Yastıkname, Kitap Çevirmenleri Girişimi'nden 83 çevirmenin ortak çalışmasıyla Türkçe'ye çevrildi. Dünyada bir ilk niteliği taşıyan bu ortak çalışma aynı zamanda kitap çevirmenlerinin bir meslek birliği içinde bir araya gelişlerini simgeliyor. Çevirmenler birbirine yabancı dil ve kültürler arasında köprü işlevi görürler. Bu kez de öyle oldu: Uzak bir ülke ve uzak bir geçmiş onlar sayesinde şimdi daha yakınımızda... | İÇİNDEKİLER |
Sunuş Yastıkname Notlar Ekler 1. Takvim 2. Yönetim 3. Yerler a. Merkez Bölge ve Komşu Bölgeler b. Başkent Çevresi 4. Giysiler, Evler, vs. a. Giysiler b. Evler c. Vasıtalar d. Mektuplar, Oyunlar, Müzik Aletleri 5. Kronoloji | OKUMA PARÇASI |
Tuncay Birkan, Sunuş, s. 9-27. Kitap ve Yazarı Hakkında Bizim Osmanlı edebiyatıyla analoji kurup Yastıkname adıyla çevirdiğimiz, ama bu tür kaygılar gözetmeyen bir çevirmenin pekâlâ "Başucu Kitabı" da diyebileceği Makura no Soşi, Japon edebiyatında zuihitsu adı verilen türün ilk ve en önemli numunesi sayılıyor. Düz çevirisiyle "kalemi izle", daha dolambaçlı bir çeviriyle de "kalemine ket vurma, hangi konuda olursa olsun içinden nasıl yazmak geliyorsa öyle yaz" denebilir belki zuihitsu'ya. Yani kendi başına bir tür yaratmış bir kitap Yastıkname. Kitabın kaleme alındığı 10. yüzyıl Japonyası'nda daha çok kadınlarca kaleme alınan eserlerle çok güçlü bir günce edebiyatı, seyahatname ve anlatı geleneği oluşmuş, ama bu kitapla birlikte doğan zuihitsu, günce, biyografi, hatırat, şiirler, aforizmalar, listeler, anlatı eskizleri ve bugün Batı kökenli kültürlerde "deneme" adı verilen türün çok özgün bir bileşimi olarak tarif edilebilir. Kenko ... Devamını görmek için bkz. | |
29. Zarif Şeyler Menekşe rengi bir yeleğin üzerine giyilmiş beyaz bir palto. Ördek yumurtaları. Yepyeni gümüş bir kâsede sunulan, içine küçük buz parçaları atılmış liana şurubu. Necef taşından yapılmış tespih taşları. Mor salkım çiçekleri. Karla kaplanmış erik ağacı çiçekleri. Çilek yiyen şirin bir çocuk. 32. Yakışıksız Şeyler Dallı güllü beyaz bir elbise giymiş, saçları kötü görünen bir kadın. Kuru saçlar üzerine takılmış gülhatmi. Kızıl kâğıt üstünde çirkin elyazısı. Sıradan insanların evlerinin üzerinde biriken kar. Özellikle de ayışığı altında acınacak bir manzaradır. Mehtaplı bir gecede sade bir yük arabası, ya da böyle bir arabaya koşulmuş kestane renkli bir öküz. Hayatının baharı bir hayli geride kalmış olmasına rağmen hamile kalmış, soluk soluğa yürüyen bir kadın. Yaşını başını almış bir kadının genç bir kocası olması da hoş değildir zaten, ama kocası birini ziyarete gittiğinde kadının kıskançlığ... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Vedat Çakmak, “Bin yıl ötesinden bir kitap: Yastıkname”, bianet, 7 Temmuz 2006 Kitap Çevirmenleri Girişimi’nden 83 çevirmenin Türkçe’ye kazandırdığı Yastıkname isimli kitap, aydın bir Japon kadının anılarını içeriyor. Bu kitap onuncu yüzyılda yaşamış aydın bir Japon kadınının anıları. Sei Şonagon dönemin yapısını aktarırken, 1000 yıl ve bir o kadar da uzakta yaşananlar, insana o kadar da uzak gelmiyor. Kitabın önsözünü, Çev-Bir Başkanı Tuncay Birkan, çevirmenlerden ve kitabı yayına hazırlayanlardan biri olarak yazmış. Şöyle başlıyor: “Bizim Osmanlı edebiyatıyla analoji kurup Yastıkname adıyla çevirdiğimiz, ama bu tür kaygılar gözetmeyen bir çevirmenin pekala ‘Başucu Kitabı’ da diyebileceği Makuro No Soşi, Japon edebiyatında zuihitsu adı verilen türün ilk ve en önemli numunesi sayılıyor.” 83 çevirmenin biraraya gelip, İngilizce, Fransızca, Almanca, İspanyolca ve Japonca’dan (sıralama, çevrilen dillerdeki bölüm sayılarına göre) çevirdiği bu e... Devamını görmek için bkz. | |
Celâl Üster, “Türkiyeli çevirmenlerin manifestosu”, Radikal Kitap Eki, 7 Temmuz 2006 Japon kültürünün bize hep biraz uzak kaldığı düşünülmüştür. Coğrafì uzaklığın mutlaka bir payı vardır, ama çok önemli olduğunu sanmıyorum. İç içe, kucak kucağa gelişenler, birbirlerinden dolaysızca etkilenenler dışında, hemen tüm kültürlerin birbirlerine uzaklıkları da vardır, yakınlıkları da. Kaldı ki, Japon dünyası, Çin'den onca şey almasına karşın, burnunun dibindeki Asya'ya bile uzak düşebilen, ayrıksı bir dünya değil midir? Engin bir konunun sığlıklarında kulaç atmaya çabaladığımın ayırdında olduğum için, uzatmak istemiyorum. Kestirmeden söyleyeyim: Eski Japon ozanlarının şiirlerini okurken aşkın o güne değin göremediğimiz gizleriyle göz göze geliyorsak, Mişima'nın yapıtlarını okurken ruhumuz allak bullak oluyorsa, Kurosava'nın filmlerini izlerken gelenekle çağdaşlığın akıl almaz görsel harmanıyla kendimizden geçiyorsak, haykularla bir kaşık suda yaratılan imgeleri seyrederken deri... Devamını görmek için bkz. | |
Berna Akkıyal, “83 çevirmenli bir kitap”, Birgün, 8 Temmuz 2006 Kitap Çevirmenleri Meslek Birliği i Mayıs 2006 itibariyle resmen kurulmuş bulunuyor. Birliğin kurulmasından önce çevirmenlerin bir araya gelerek sorunlarını ve olası çözümleri paylaşıp tartıştıkları Kitap Çevirmenleri Girişimi'nin ise mazisi iki sene öncesine uzanıyor. İşte bu ortak girişimin ürünü Yastıkname. Kitabın tam 83 çevirmeni var. Kitabın seçim nedenini, çeviri sürecini ve diğer ayrıntıları, kitabı hazırlayan ve kapsamlı "Sunuşunu yazan Tuncay Birkan'a sorduk. Çevirmenlerin, kitabın çeviri süreciyle ilgili yorumlarından oluşan seçkiyi ise Kül-Edebiyat dergisinin Eylül-Ekim 2005 sayısında yayımlanan "Bir Ortak Çeviri Macerası: 83 Çevirmenin Çevirdiği 1000 Yıllık Japon Metni Yastıkname'ye Dair Birinci Elden İzlenimler" başlıklı dosyadan aldık. Yastıkname çevirisi Kitap Çevirmenleri Girişimi'nin ilk çalışması mı? Aslında "çalışma" babından anab... Devamını görmek için bkz. | |
Murat Belge, “Yastıkname”, Milliyet Kitap Eki, 30 Ağustos 2006 Bu yakınlarda Metis Yayınları'ndan birkaç bakımdan ilginç bir kitap çıktı: Japon edebiyatından bir kitap, Türkçede adı "Yastıkname" olmuş. Japonya'da İ.S. 10. yüzyılda, ilginç bir kadın edebiyatı başlar. Japonya dışındaki dünyada tanınan ilk örneği Murasaki Şikibu'nun yazdığı "Genci Monogatari"dir ("Genci'nin Hikâyesi"). Üniversiteye yeni başladığım yıllarda (yani '60'ların başı) Penguen'in "Dünya Klasikleri" arasında çıkmıştı. O zaman alıp okumuş, ama kültürel farkların büyüklüğünden ötürü fazla bir şey anlamamıştım. Bu "Yastıkname"nin yazarı da Sei Şonagon adında, gene 900'lerin sonlarında yaşamış bir kadın. Yukarıda andığım Murasaki ile birbirlerini tanıyorlar (ve anladığım kadarıyla pek sevişmiyorlar). Japonya'nın 'kadın edebiyatı'ndan başka 'saray edebiyatı' diye de niteleyebileceğimiz bir edebiyatı bence yeterince ilginç. Ama buna gelmeden önce, kitabı görmeyenler için, çe... Devamını görmek için bkz. | |
Aslı Biçen, “Şonagon Hanımefendiye Misafir Olmak”, Cumhuriyet Pazar Eki, 2006 Bazı kitaplar bize kendimizi misafirlikte gibi hissettirir, öyle uzak bir coğrafyada öyle bilmediğimiz bir kültürde buluruz ki kendimizi, hayret duygusunu yitirmemiş eski zaman seyyahları gibi dikkatle etrafımıza baka baka dolaşırız bu kurgu-mekanda. Peki ya mekan kurgu değilse? Bu durumda tarihten bahsetmek gerekir; tarihi gerçeklerden kurulu bir metinden. Memleket tedrisatından geçmiş çoğu bahtsızın yüzünü buruşturmadan telaffuz edebileceği bir kelime değildir tarih. Savaşların, uluslararası ilişkilerin, seçilmiş, elenmiş, kalıbına uydurulmuş tarihi biliriz biz. O yüzden de 1000 yıl önce, yani dünyada daha ancak destanlar varken, oturup kendi hayatını tümüyle öznel bir bakış açısıyla yazmış bir saray hanımefendisinin, yastık-altı defterini karıştırdığımızda bize hiç de tarih gibi gelmeyecektir. Sei Şonagon’un misafirisiniz artık ama sakın ha kaftanınızın eteklerini düzeltip durmayın, eli... Devamını görmek için bkz. | |
Hülya Atakan, “Bir parça beyaz, süslü kâğıt...”, Virgül, Mayıs 2007 Baharda, günün en güzel vakti şafaktır. Hava yavaş yavaş ağarırken, dağların siluetleri ölgün bir kızıla boyanır, üzerlerinde leylak rengi bulut huzmelerinden bir yol oluşur. Doğa güzellemeleriyle bezeli Yastıkname’nin öyküsü, yazarı Sei Şonagon’un bir parça Miçinoku kâğıdına duyduğu özlemle başlar. Bir parça beyaz, süslü kâğıt onu mutlu eden şeylerin başında gelir; hatta bu, kaliteli ve beyaz olduktan sonra düz bir kâğıt bile olabilir. “İmparator Tarihçinin Kayıtları” isimli kitaptan artakalan bir tomar kâğıt... meraklı bir saray nedimesinin on yıl boyunca yaşadığı bir sarayın çevresinde olup biten her şeyi, gözlemleri, düşünceleri ve duygularını en küçük ayrıntısına kadar yazdığı yastık altı notları, bu fazladan bir tomar kâğıt sayesinde günümüze ulaşır. Heian döneminin hüküm sürdüğü binli yılların başıdır. Japon imparatorları, dili, dini başta olmak üzere kültüründen ve yaşam felse... Devamını görmek için bkz. | |
Zeynep Bengü, "Bin Yıl Öncesinden Bir Kadın Yazar: Sei Şonagon", Notos Dergi, No. 98, Eylül-Ekim 2023 Mektuplar sıradan şeylerdir, ama yine de ne muhteşemdirler! […] İnsan bir mektup yazıp duygularını ifade ettiğinde, mektubun henüz yerine ulaşmamış olduğunu gayet iyi bilse de, kendini rahatlamış hisseder. [1] Mektupları, şiir yazmayı, güzel kâğıtları seven Sei Şonagon zamanımızda yaşasaydı yine böyle yazar mıydı bilmiyorum ama yanı başımızdaki güzellikleri görmeyi unuttuğumuz bugünlerde Şonagon’un hatıratını okumak iyi geliyor insana. Zen bilgesi Huineng’in bir haikusunda yazdığı gibi “hayatın anlamı görmektir”. Binyıl önceki Japonya’nın başkenti Heian-kyo, günümüz Kyoto’su, büyük ve sofistike bir şehirdi. Sanat ve edebiyat günlük yaşamda önemli bir yer tutmaktaydı. Japonya’da 784 ile 1185 yılları arasında Heian döneminde yaşamış kadın yazarlardan biri olan Şonagon’un babası ve dedesi de şiirleri birçok antolojide yer almış ü... Devamını görmek için bkz. | |
|