ISBN13 978-605-316-097-7
13x19,5 cm, 168 s.
Yazar Hakkında
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Yazarın Metis Yayınları'ndaki
diğer kitapları
Dönüş, 2009
Çevengur, 2010
Can, 2010
Mutlu Moskova, 2012
Muhteşem Vahşi Dünya, 2014
Birbirimiz İçin Yaşayacağız, 2018
Saklı İnsan, 2022
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Erdem Şimşek, "Platonov: Her şeyin yarasını gören yazar", kahveliokur.com, 26 Ekim 2017

Andrey Platonov’u Platonov yapan öğeler neler? Nedir bu üzerimizde yarattığı tuhaf etkinin sebebi?

Kuşkusuz Rus Edebiyatı onlarca büyük isimle dolu ve herbirinin yeri de hakedilmiş yerler. Andrey Platonov da bu isimlerin yanına biraz geç katılan bir isim. Rus Edebiyatı denince birçoğunun aklına ilk gelen isimlerden birisinin olmamasının ana sebebi kitaplarının eksiksiz ve sansürsüz basımlarının ancak 90’lı yıllarda gerçekleştirilmesi. Türkçe’ye ilk olarak Sel Yayıncılık tarafından yayınlanan Can romanı ile giren Platonov’un Çukur, Çevengur, Dönüş, Muhteşem Vahşi Dünya ve Mutlu Moskova isimli kitapları da dilimize kazandırılmış durumda. Peki nedir Platonov’u Platonov yapan öğeler? Üzerimizde yarattığı bu tuhaf etkinin sebepleri nelerdir? Birlikte bakalım.

Her şeyin yarasını görmek

Muhteşem Vahşi Dünya’yı okurken Platonov hakkında ilk kez net bir kanıya sahip olduğumu düşündüm ve dedim ki: Bu adam her şeyin yarasını görüyor! İnsanın, hayvanın, ağacın, dağın, taşın ve hatta makinenin! Çevengur’da geçen bir bölümde (Sayfa 56, Metis) trenleri seven ve bir garda iş bulan Zahar Pavloviç, ağrıları, sızıları olan bir lokomotifin şikayetlerini dinler. Aralarında düşsel düzeyde bir söyleşi gerçekleşir ve Zahar Pavloviç, ağrının kaynağı olan civataları gevşeterek lokomotife yardım eder. Ancak bu onun üstüne vazife olmayan bir iştir. Lokomotif de mektupları, yakınlarını bekleyen insanlar gördüğünden bahseder. Bu karşılıklı diyalog, bana Platonov edebiyatının billurlaşmış hali gibi gelir. Şefkat, anlayış, yoldaşlık ve her şeyin yarasını görme, o yaraları usulca okşama… Muhteşem Vahşi Dünya’yı değerlendirdiğim bir yazıda şunu yazmıştım: “Platonov’un evreni onun dünyayı tanımladığı gibidir: Bir bakışta her köşesini görmenin mümkün olmadığı gizemli, uzak bir alacakaranlıkta, insana, insanın yaralarını gösterir.” Bugün bu söze ekleyeceğim, yalnızca insanın yarasını görmediği, her türlü mahlukatın yarasını gören ulvi bir bakışa sahip olduğudur. Kalemine rengini de bu bakışın verdiğini düşünüyorum.

Ölüm, yaşam, reenkarnasyon

Başlıkta reenkarnasyonu görenler şaşırabilir. Yer yer kahramanlarına reenkarnasyona inanan cümleler kurdursa da Platonov’un reenkarnasyona inandığına dair hiçbir verimiz yok. Ancak reenkarnasyonu bir metafor olarak kullandığını söyleyebiliriz. Platonov’un eserlerinde ölüm her zaman ortalıkta gezinir. Akşam bütün o olağan haliyle çöktüğünde aslında sayfalar ilerledikçe akşamı getiren rüzgarı hissettiğinizi fark edersiniz. Ama ölüm, çoğunlukla bir simgedir. Hemen sonrasında yoldaşlığa, dostluğa vurgu gelir. Ortadaki yokluğa birikte gözyaşı döken insanlar görürüz. Ya da Çöp Rüzgarı isimli öyküsünde olduğu gibi en derin yaraları gösteren soğuk, kesici bir rüzgara dönüşür her şey. Kitapların sonlarını anlatmamak adına çok ayrıntıya girmiyorum ama reenkarnasyon ifadesini kulağınıza küpe ederek okuyun Platonov’u. Bir yerde “Son olmayan bir son, yiten ama yeniden doğabilecek bir son” karşınıza çıkabilir.

Platonov’un kalbi: Çukur ve Çevengur

Platonov’un iki eseri Çukur ve Çevengur birbirlerinin kardeşleri gibidir. Hem Çukur’da hem de Çevengur’da sosyalizm ideali uğruna çaba sarf eden işçilerin hikayelerini okuruz. Platonov’un sansürlenmesinin ana izlerini de bu eserlerde görürüz. Platonov, doğaya ve topluma çizim kalemiyle idealler çizmenin sonuçlarını gösterir gibidir. İşçiler, çok inandıkları, iyiliği, doğruluğu getirecek düzen için sembolik yapılar inşa ederler. Çukur’da bu, büyük bir yapıdır ve kitap o yapının inşaat çukurundan alır adını. Çevengur’da ise bozkırın ortasında kimsenin uğramadığı, devrimden gelen hararetle kendi kendilerine sosyalizmi ilan etmiş Çevengur isimli bir kasaba. Her iki eserde de burjuva sınıfının tavsiyesi (yani öldürülmeleri, uzaklaştırılmaları) olanca yalınlığıyla aktarılır. Hem Çukur’da hem Çevengur’da onca inanca, ideale rağmen varılan yer arzulanan yer olmaz. Platonov ısrarla yoldaşlığa, dayanışmaya vurgu yapar ama anlatıları totaliter yapılara, tepeden inmeciliğe net birer itirazdır.

Platonov’un gözleri, gördükleri: Öyküler

Dönüş ve Muhteşem Vahşi Dünya Platonov’un Türkçede yer alan iki öykü kitabı. Dönüş, yukarıda bahsettiğimiz gibi daha çok savaşa giden, dönen askerleri merkeze alan bir öykü kitabı. Savaşın yarattığı kesintileri, tahribatları gözler önüne seren hüzünlü bir kitap. Muhteşem Vahşi Dünya ise esasen mühendis olan Platonov’un yol hatıraları gibi. Rusya’nın sert doğası ile insanın ve toplumun uyum çabaları ön planda. Her iki öykü kitabı da Platonov’un o her yarayı gören gözlerini çok farklı pencerelerle sunuyor. Platonov’la tanışmak için öykü kitaplarından başlamanın daha doğru olduğunu düşünüyorum. Yazarları yalnızca büyük romanlarıyla değerlendirmek, çok genel bir yanlışlık. Platonov’un her iki öykü kitabı da en az romanları kadar değerli. Es geçmeyin.

Farklı bir köşede: Mutlu Moskova

Mutlu Moskova’nın açılışı, bir film sahnesi gibidir. Hiçbir eserinde yapmadığı kadar vurucu bir noktadan girer. Romanın kahramanı ismi Moskova olan bir kadındır. İsmiyle paralel bir şekilde Mutlu Moskova, diğer kitaplarına göre daha sembolik bir dil içerir. Sanki biraz Zamyatin havası (kısa öykülerindeki) vardır. Bu yüzden Mutlu Moskova’yı ilk kez Platonov okuyacak kişiler tavsiye etmiyorum. Mutlu Moskova, kaharamanlarındaki, hamurundaki farklılıkla, yine ince bir ışık taşıyan ama okuru da kahramanları kadar meçhulde tutan bir roman. Az odunla yanan bir ateşin yanında gibiyiz, yine de o ateşle ısınıyoruz. Belki hikayeye vurulmuyoruz ama anlatanın sesini seviyoruz.

Varlıkların dili

Andrey Platonov’un Rus ve dünya edebiyatının başına gelen en güzel şeylerden birisi olduğunu çekinmeden söyleyebilirim. Eleştrdiği şeylere karşı kendisini konumlandırdığı yer, aklımızla, düşünerek değil, hislerimizle bulabileceğimiz bir yer. Platonov, durduğu noktada tüm olağanlığıyla dururken, bize de görkemin, yüceliğin peşinde koşmadan önce her türlü varlığa dokunmamız ve onları dinlememiz gerektiğini hatırlatıyor. Çünkü her şey, yarasının dilinden konuşur.

Yaklaşan İstanbul Kitap Fuarı, Platonov ile tanışmak için güzel bir fırsat olabilir. Uzun bir süredir baskısı olmayan Çukur’un geçtiğimiz günlerde Metis Yayıncılık tarafından yeniden basıldığını da ekleyelim.

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X