| ISBN13 978-975-342-361-8 | 13x19,5 cm, 536 s. |
Liste fiyatı: 396.00 TL İndirimli fiyatı: 316.80 TL İndirim oranı: %20 {"value":396.0,"currency":"TRY","items":[{"item_id":"563","item_name":"Yüksek Topuklar","discount":79.20,"price":396.00,"quantity":1}]} |
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et |
Mahmud ile Yezida, 1980 | Osmanlıya dair Hikâyat, 1981 | Taziye, 1982 | Kum Saati, 1984 | Son Istanbul, 1985 | Sahtiyan, 1985 | Cenk Hikâyeleri, 1986 | Kırk Oda, 1987 | Lal Masallar, 1989 | Eski 45'likler, 1989 | Yaz Sinemaları, 1989 | Mırıldandıklarım, 1990 | Yaz Geçer, 1992 | Geyikler Lanetler, 1992 | Yaz Geçer - Özel Basım, 1992 | Oda, Poster ve Şeylerin Kederi, 1993 | Omayra, 1993 | Bir Garip Orhan Veli, 1993 | Kaf Dağının Önü, 1994 | Metal, 1994 | Ressamın İkinci Sözleşmesi, 1996 | Murathan ' 95, 1996 | Li Rojhilatê Dilê Min / Kalbimin Doğusunda, 1996 | Başkalarının Gecesi, 1997 | Paranın Cinleri, 1997 | Başkasının Hayatı, 1997 | Dört Kişilik Bahçe, 1997 | Mürekkep Balığı, 1997 | Dağınık Yatak, 1997 | Oyunlar İntiharlar Şarkılar, 1997 | Metinler Kitabı, 1998 | Üç Aynalı Kırk Oda, 1999 | Doğduğum Yüzyıla Veda, 1999 | Meskalin, 2000 | 13+1, 2000 | Erkekler İçin Divan, 2001 | Soğuk Büfe, 2001 | Çocuklar ve Büyükleri, 2001 | 7 Mühür, 2002 | Timsah Sokak Şiirleri, 2003 | Yazıhane, 2003 | Yabancı Hayvanlar, 2003 | Erkeklerin Hikâyeleri, 2004 | Eteğimdeki Taşlar, 2004 | Çador, 2004 | Kadınlığın 21 Hikâyesi, 2004 | Bir Kutu Daha, 2004 | Beşpeşe, 2004 | Elli Parça, 2005 | Söz Vermiş Şarkılar, 2006 | Büyümenin Türkçe Tarihi, 2007 | Kâğıt Taş Kumaş, 2007 | Yedi Kapılı Kırk Oda, 2007 | Kullanılmış Biletler, 2007 | Dağ, 2007 | Kadından Kentler, 2008 | Eldivenler, hikâyeler, 2009 | Bazı Yazlar Uzaktan Geçer, 2009 | Hayat Atölyesi, 2009 | İkinci Hayvan, 2010 | Gelecek, 2010 | 227 Sayfa, 2010 | Stüdyo Kayıtları, 2011 | Kibrit Çöpleri, 2011 | Şairin Romanı, 2011 | Şairin Romanı - Ciltli, 2011 | Doğu Sarayı, 2012 | Aşkın Cep Defteri, 2012 | Bir Dersim Hikâyesi, 2012 | Tuğla, 2012 | Mutfak, 2013 | 189 Sayfa, 2014 | Mezopotamya Üçlemesi, 2014 | Merhaba Asker, 2014 | Kadınlar Arasında, 2014 | İskambil Destesi, 2014 | Harita Metod Defteri, 2015 | Güne Söylediklerim, 2015 | Solak Defterler, 2016 | Aşk İçin Ne Yazdıysam, 2016 | küre, 2016 | Dokuz Anahtarlı Kırk Oda , 2017 | Edebiyat Seferleri İçin Vapur Tarifeleri, 2017 | Tren Geçti, 2017 | Çağ Geçitleri, 2019 | Hamamname, 2020 | Aile Albümü, 2021 | Devam Ağacı, 2021 | Erkekler Yalnızlıklar, 2021 | Evrak Çantası, 2022 | Işığına Tavşan Olduğum Filmler, 2022 | 995 km, 2023 | Otelde Bulunmuş Kitap, 2024 |
Diğer kampanyalar için | |
|
| | Yüksek Topuklar INFO IN ENGLISH | |
Yayın Yönetmeni: Müge Gürsoy Sökmen Kapak Resmi: Esat Tekand |
Kitabın Baskıları: | 1. Basım: Mayıs 2002 | 10. Basım: Temmuz 2024 |
Şair ve yazar Murathan Mungan’ın bu ilk romanı. Bu hacimli kitap orta yaşın kıyısındaki yalnız bir kadının 5 yaşında bir kız çocuğuyla başbaşa geçirdiği beş günde geçiyor. Kolay üstesinden gelinmiş bir zaman dilimi değil ama. Adeta minyatür bir günümüz kadın prototipi olan minik Tuğde ile yaşadıkları roman kahramanı açısından zengin ama ıstıraplı bir deneyime dönüşüyor ilerleyen sayfalarda. Yüksek Topuklar, Murathan Mungan’dan İstanbul, özellikle de Beyoğlu ekseninde gezinen uzun bir gözlem ve deneyim kılavuzu olarak okunabilir. | OKUMA PARÇASI |
"İçimdeki Bir His", s. 11-18 Buundan birkaç yıl önce yazmaya karar vermiştim bu öyküyü. Güzel ve uzun bir öykü olsun istemiştim. Her zamanki gibi onca iş, onca uğraş girdi araya; gündeliğin hayhuyunda başka öyküler, başka öykücükler; yalnızca yazılan, yazılmayı bekleyenler değil, yaşananlar da geçit vermedi... Sonunda, "Bir gün yazarım, nasıl olsa bir gün yazarım," diye beklettiklerimden biri olup çıktı bu da... Kimi zaman, yazdığımda, kim bilir nasıl müthiş bir kitap olacağını düşleyip, heyecanlandıklarımdan biri olarak geliyordu aklıma; kimi zaman da yazamadıklarımın yüreğimi daraltan ağır çeki taşlarından biri olarak... Bu tür "muhasebeler" içinde bulunduğum ruh haline göre değişiyordu; belki yazacağı onca şeyi üst üste yığıp yıllar boyu onlarla birlikte gezen bütün yazarlarda böyle oluyordur. Artık onları bilemem. Ama her zaman söylerim, yazıp da, düşlediklerinizin ne kadarını yazabildiğinizi görmektense, "bir gün yazdığımda nasıl müthiş bir şey olacak kim bilir... Devamını görmek için bkz. | |
| ELEŞTİRİLER GÖRÜŞLER |
Sırma Köksal, “Hayatımızı zindan eden karakterler”, Radikal Kitap Eki, Mayıs 2002 Bu yazıyı bir hastane odasında yazıyorum. Odanın penceresinden şu yeni, yüksek binalarla dolu mahallelerlerden biri görülüyor. çok katlı, çok daireli olmanın, birbirinin tam penceresine bakmamak üzere tasarlanmışlığın rahatlığı olsa gerek hemen tüm pencereleri yalnızca tül perdeler koruyor, onların ise içerde yanan ışıklara rağmen içerisini dış gözlerden sakınabilmek gibi bir becerikliliği yok. Neler görünmüyor ki... Birincisi hemen tüm bir apartmanın televizyonlarının aynı köşede olduğu dikkatimi çekiyor. Bu da demektir ki oturma gurubu denilen koltuk kanape öbeği aynı şekilde yerleştirilmiş olmalı bütün dairelerde. Oysa hepsinde tek tek göze çarpan özenden, bu evlerin her birinin kendi başına benzersiz bir 'yuva' olmasının amaçlandığı belli oluyor. Ama hepsi de birbirine ne kadar çok benziyorlar. Bu sevimsiz mimari mi onları böylesine aynı kılan yoksa insanların 'eşsizlik' halinden ... Devamını görmek için bkz. | |
A. Ömer Türkeş, “Kadının gizemli dünyası, solcu eskileri, müreffeh kahramanlar: Benzeşmeler”, Virgül, Sayı 53, Temmuz-Ağustos 2002 Yüksek Topuklar’ın beş güne sığdırılan hikâyesinde, kahramanı Nermin üzerinden, 80 sonrası Türkiye’sinin “genellikle solcu bir geçmişi olan” küçük burjuva kadınlarının toplumsal ve psikolojik analizini yapmaya soyunmuş Murathan Mungan. Hikâyenin kahramanı da kırk yaşına merdiven dayamış, bekâr, yalnız yaşayan, “eğitimli insanlar tarafından çekici bulunduğunu düşünen” bir kadın. Nermin, sosyalizm, feminizm, anarşizm, yoga, Uzakdoğu felsefesi, Taocu seks, ikebana kursları, parapsikoloji, sağlıklı beslenme, çevre duyarlığı, yeşil politika gibi çok çeşitli şeylere bulaştıktan sonra şimdi evinde nihilistçe oturuyor ve çevresindeki hemen her şeye, herkese zehirli bir dille, aşağılama dozu yüksek bir alaycılıkla yaklaşıyor. Eh, buraya kadar belli bir zaman diliminde İstanbul’un dar bir coğrafyasına sıkışıp kalmış bir insan stereotipi ola... Devamını görmek için bkz. | |
İmran Gündüz Alptürker, ''Yüksek Topuklar'', okuryatar.com, Ekim 2011 ''Kimlik kartımı gösterip, izninizle öyküme geçmek istiyorum. Adım Nermin, değişen durumlara göre bazen çok iyi, bazen çok kötü bulduğum bir medeni hâlim var: Bekârım. Yalnız yaşıyorum. İstanbul’da yalnız yaşayan bir kadın olmanın ne anlama geldiğini anlatacak değilim. Bazı şeyleri okurun hayal gücüne bırakmak gerektiğine inanırım. Evet, kendimi güzel buluyorum. Sokaktaki adam için çarpıcı biri değilsem bile, eğitimli gözler beni fark ediyor. Sosyalizm, feminizm, anarşizm, yoga, uzakdoğu felsefesi, taocu seks, ikebana kursları, parapsikoloji, sağlıklı beslenme, çevre duyarlığı, yeşil politika gibi çok çeşitli şeylere bulaştıktan sonra, şimdi evimde nihilist nihilist oturuyor ve “Bu memleket adam olmaz kardeşim”, diyorum. Hepimizin, bütün gençliğimiz boyunca büyüklerimizden hemen Allah’ın her günü duyduğu bu yavan sözü söyleyebilmek için, niye bu kadar zaman kaybettiğimi, bu sıradan gerçeğe ... Devamını görmek için bkz. | |
|