ISBN13 978-605-316-293-3
13x19,5 cm, 264 s.
Yazar Hakkında
İçindekiler
Okuma Parçası
Eleştiriler Görüşler
Yazarın Metis Yayınları'ndaki
diğer kitapları
Mahmud ile Yezida, 1980
Osmanlıya dair Hikâyat, 1981
Taziye, 1982
Kum Saati, 1984
Son Istanbul, 1985
Sahtiyan, 1985
Cenk Hikâyeleri, 1986
Kırk Oda, 1987
Lal Masallar, 1989
Eski 45'likler, 1989
Yaz Sinemaları, 1989
Mırıldandıklarım, 1990
Yaz Geçer, 1992
Geyikler Lanetler, 1992
Yaz Geçer - Özel Basım, 1992
Oda, Poster ve Şeylerin Kederi, 1993
Omayra, 1993
Bir Garip Orhan Veli, 1993
Kaf Dağının Önü, 1994
Metal, 1994
Ressamın İkinci Sözleşmesi, 1996
Murathan ' 95, 1996
Li Rojhilatê Dilê Min / Kalbimin Doğusunda, 1996
Başkalarının Gecesi, 1997
Paranın Cinleri, 1997
Başkasının Hayatı, 1997
Dört Kişilik Bahçe, 1997
Mürekkep Balığı, 1997
Dağınık Yatak, 1997
Oyunlar İntiharlar Şarkılar, 1997
Metinler Kitabı, 1998
Üç Aynalı Kırk Oda, 1999
Doğduğum Yüzyıla Veda, 1999
Meskalin, 2000
13+1, 2000
Erkekler İçin Divan, 2001
Soğuk Büfe, 2001
Çocuklar ve Büyükleri, 2001
Yüksek Topuklar, 2002
7 Mühür, 2002
Timsah Sokak Şiirleri, 2003
Yazıhane, 2003
Yabancı Hayvanlar, 2003
Erkeklerin Hikâyeleri, 2004
Eteğimdeki Taşlar, 2004
Çador, 2004
Kadınlığın 21 Hikâyesi, 2004
Bir Kutu Daha, 2004
Beşpeşe, 2004
Elli Parça, 2005
Söz Vermiş Şarkılar, 2006
Büyümenin Türkçe Tarihi, 2007
Kâğıt Taş Kumaş, 2007
Yedi Kapılı Kırk Oda, 2007
Kullanılmış Biletler, 2007
Dağ, 2007
Kadından Kentler, 2008
Eldivenler, hikâyeler, 2009
Bazı Yazlar Uzaktan Geçer, 2009
Hayat Atölyesi, 2009
İkinci Hayvan, 2010
Gelecek, 2010
227 Sayfa, 2010
Stüdyo Kayıtları, 2011
Kibrit Çöpleri, 2011
Şairin Romanı, 2011
Şairin Romanı - Ciltli, 2011
Doğu Sarayı, 2012
Aşkın Cep Defteri, 2012
Bir Dersim Hikâyesi, 2012
Tuğla, 2012
Mutfak, 2013
189 Sayfa, 2014
Mezopotamya Üçlemesi, 2014
Merhaba Asker, 2014
Kadınlar Arasında, 2014
İskambil Destesi, 2014
Harita Metod Defteri, 2015
Güne Söylediklerim, 2015
Solak Defterler, 2016
Aşk İçin Ne Yazdıysam, 2016
küre, 2016
Dokuz Anahtarlı Kırk Oda , 2017
Edebiyat Seferleri İçin Vapur Tarifeleri, 2017
Tren Geçti, 2017
Çağ Geçitleri, 2019
Hamamname, 2020
Aile Albümü, 2021
Devam Ağacı, 2021
Erkekler Yalnızlıklar, 2021
Evrak Çantası, 2022
Işığına Tavşan Olduğum Filmler, 2022
Otelde Bulunmuş Kitap, 2024
Bu kitabı arkadaşına tavsiye et
 

Mahmut Mutman, "Tanık olarak yazar ya da edebiyatın özgürlüğü", Bianet, 5 Kasım 2023

Genel kültür içinde yazmak ve okumak verili aldığımız edimler. Yazarlar yazar, okurlar okur. Yazarlar yeteneklidir, okurlar bağlı. Peki ama nedir bu basit görünen, verili aldığımız yazma ve okuma eylemleri, edebiyat bir başka üretim-tüketim döngüsü mü? bianet’in 9 Ekim 2023 tarihli haberine göre, son romanı 995 km için Murathan Mungan ilginç bir şey söylemiş: “Anter cinayetini anlatıyorum, ama siz Elçi diye de okuyabilirsiniz.”

“Faili meçhul” cinayetlerin yer değiştirilebilirliğine verilen bu referans adeta bizatihi cinayetlere verilmiş bir yanıt değil mi? İstediğiniz kadar faili meçhul kılın, edebiyat faili biliyor. Ama neyi, kimi biliyor, nasıl bir “bilgi” bu, özellikle söz konusu olan şey, hukuki değeri olan bir bilgi, bir kanıt, vb. olmadığına göre? Devam edelim, yazarı dinlemeye:

“Musa Anter bizim hısmımızdır, akrabalık ilişkimiz vardır ve bu kitaba sembol cinayet olarak ölümünün arkasındaki perdeyi aralamak iddiasında asla olmadım. Sakın ha kitabımı Musa Anter cinayetini anlatıyor diye okumaya kalkmayın. O günden bugüne dek işlenmiş bütün cinayetler için bir sembol cinayettir. Bu, belgesel değil, belgesel bir roman değil. Çok belgeden yararlandım, çok okuma yaptım. Dönem gazetelerini taradım. Özellikle adı geçen İslami tarikatlar üstüne okumalar yaptım. Kitabı yazarken Diyarbakır’dan başlayarak kitabın bütün geçtiği yerlerde iki kez yolculuk ettim. Kitabın ana kişisi olan katilin gezdiği yerleri gezdim. Bazı söyleşiler yaptım. Mesela okuyacağınız gar sahneleri, otobüs sahneleri için ya da okuduğunuz o dönemin otobüs şoförlerinden bilgiler topladım. Benim bilemeyeceğim detayları onlardan aldım.”

Sık sık yazarların çağının, olayların tanığı olduğunu söyleriz, ama nedir bir tanık? “Orada” olan, gören, duyan, işiten, kim, tanık? Gelin bu soruyu açık bırakalım, yanıtı kolay olmasın. Çünkü yazar bir bakıma bize tanıklığın hiç basit olmadığını anlatmaya çalışıyor. Bir hikayenin gerçekliğini, gerçeklikten değil gerçekliği kuran hikayeden aldığı gerçekliğini kurabilmek araştırma gerektiriyor. Yazar da bize bunu anlatıyor: Olayların örgüsünü, dokusunu kurabilmek için hikayenin geçtiği yerlerden geçtiğini, faillerin dünyalarını tekrar tekrar okuduğunu. Ama edebiyatın bildiği bu değil; tüm bunların yeterli olmadığını, olamayacağını biliyoruz. İşin en zor, en çetrefilli kısmı bu değil. Asıl zorluk şu: Anlattığı insanların hiçbirisi bu yazarın içinde yaşadığı dünyanın insanları değil, onlar başka bir dünyaya ait. O kadar başka ki, yazarı, bu satırları yazan beni ve muhtemelen okuyan sizi yaşatmak istemeyen, canımıza kastetmiş bir dünyanın insanları.

Örneğin, romanın “kahramanı” ya da baş faili, “tetikçi”, gözünü kırpmadan insan öldürür. Onun yer aldığı gizli teşkilattaki “Eğitmen” ayrıntılı suikast planları kurar, insanları görevlendirir ve planı uygulatır, ama resmi bir toplantıda hiçbir şeyle ilgisi yokmuş gibi oturur ve ortamı başarıyla manipüle eder. Gizli İslamcı örgütün lideri “Hoca” sorgu, işkence ve cinayetlerden kutsal bir görevmiş gibi söz eder vb. Ama hiçbir yazar bunları açık bir mesafe alarak anlatamaz. Eğer yazdığınız şey gazete metni değil de bir romansa, yani söz konusu olan edebiyat ise yazarın böyle bir hakkı yoktur. O bir biçimde anlattığı insanların görüş açısına, duygularının ve düşüncelerinin içine yerleşmek zorundadır. Hiçbir yazar, yazdığı karakterlerden bir biyoloğun böceklerden söz ettiği gibi söz edemez. Bu da ister istemez, aynı zamanda bu karakterlerin her birinin korktuğunu, merak ettiğini, çay içtiğini, soru sorduğunu, yani insanlığını, herkes gibiliğini, aleladeliğini anlatabilmek demektir. Yazar yazarken, ben okurken, onlarla yürüyor, onlarla yemek yiyor, konuşuyor ve soluk alıyoruz. Başkalarını anlatabilmenin, hayali dünyalar yaratabilmenin kendi için bir zorluk teşkil etmediği ya da bir hüner haline geldiği, kendinde başka dünyaları hayal edebilen, kurabilen, çoğaltabilen, kendinden çıkıp başkalaşabilen bu insan türüne yazar diyoruz. Daha doğrusu, bu başkalaşma, dünyalar yaratma gücüne edebiyat ve sanat diyoruz.

Bu nedenle edebiyat, engellenmesi imkansız bir özgürlüğün, hayal gücünün pratiğidir. Tabii ki güç kullanarak her şey engellenebilir, ama edebiyat vakasında bu engellenemez bir şeyin engellenmesidir. Ve edebiyatçı eğer çağına ve olaylara tanıklık edebiliyorsa, bunun nedeni sadece gözlem yetisinden, hatta dikkat ve duyarlığından bile değil, insanlardan esirgenmiş, saklanmış olanı, hakkında somut, elle tutulur hiç bir şey bilmediğini bile düşünebilme ve kurabilme gücünden kaynaklanır. Yazara araştırma yaptıran, kentten kente, bir otobüsten ötekine dolaştıran, bir ayrıntıdan diğerine sürükleyen hayal etme ve anlatma tutkusunun gücü.

Edebiyat yok olmuş izlerin, olaya veya olana ait bile olmayan ama hala izlenebilen izlerin zayıf ve ısrarlı gücüdür. Bu özgürlük aynı zamanda edebiyatın sorumluluğudur ve her sorumluluk gibi bu da yazarın içinde dolaştığı o uçsuz bucaksız öznelliğin, dünyaların labirentinde düğümlenir: “Eğitmen”, “Teyze”, “Hoca”, “tetikçi”. Murathan Mungan’ın yarattığı her biri benzersiz bu karakterlerin yaptıkları insanlık dışı değildir; tam tersine, gözlerini kırpmadan icra ettikleri kötülük, fesat, cinayet, işkence insanlığın ayrılmaz bir parçasıdır. Belki de yazarın ve edebiyatın en önemli dersi, ilk veya son sözü budur: sizin insanlığınız da bizden sorulur, bizden bilinir.

Varsın “faili meçhul” olsun.

 
 

Kişisel Veri Politikası
Aydınlatma Metni
Üye Aydınlatma Metni
Çerez Politikası


Metis Yayıncılık Ltd. İpek Sokak No.5, 34433 Beyoğlu, İstanbul. Tel:212 2454696 Fax:212 2454519 e-posta:bilgi@metiskitap.com
© metiskitap.com 2024. Her hakkı saklıdır.

Site Üretimi ModusNova









İnternet sitemizi kullanırken deneyiminizi iyileştirmek için çerezlerden faydalanmaktayız. Detaylar için çerez politikamızı inceleyebilirsiniz.
X